İYİ BİR DERS
İYİ BİR DERS
Gece yeni bir günün başlangıcında, geçen güne veda etmiş,nihayetinde sabah olmuş evlerin ışıkları da hemen hemen ,teker teker sönmüştü.
Koskoca bir semt güneşin doğuşuyla yeni bir güne başlıyordu.
Bu sabah yine diğer sabahlar gibi Elif Hanım erkenden kalkmış, kahvaltıyı hazırlamak için aşağı inmişti. Elif Hanımın arkasından eşi Murat Bey hazırlanıp aşağı indi. Elif Hanım kahvaltıyı hazırlayıp kızları yağmur’u uyandırmak için yağmur’un odasına çıktı. Elif Hanım kapıyı aralar aralamaz geceden beri yanan ışığı fark etti. Elif Hanım önce ışığı kapayıp daha sonra Yağmur’u uyandırdı. Elif Hanım öncelikle ışığın açık kalmasına bir tepki göstermedi. Kahvaltı sonrasına bırakmış olmalıydı ki, kahvaltı bitiminde eşi Murat Bey kalkmadan yağmur’la bu tutumsuzluğunu konuşmak istiyordu. Oysa ki; yağmur bunu bir defalık
yapmıyordu. Çoğu geceler ışığı açık bırakıyor, çoğu zamanlar suyla oynuyor, defalarca kez uyarıldığı halde sürekli tekrar ediyordu. Sonunda
Elif Hanım bir kez daha şansını denemek istedi:
_’Biliyor musunuz? Yağmur bu gece yine ışığı açık bırakmış.’ Ardından Murat Bey ekledi:
_’Bir önce ki günde banyoda suyla oynarken suyu açık bırakmıştı, bir an önce fark etmeseydik evi su basacaktı’.
Yağmur bu sözlere tepki olarak öncelikle kaşlarını çattı, asice itiraz etti:
_‘Ama anne, biliyorsun karanlıktan korkuyorum, hem suyla oynamak da çok zevkli, niye anlamıyorsunuz ki beni? Hem siz hiç çocuk olmadınız mı? Elif Hanım karşılık verdi:
_’Evet bizde çocuk olduk ama senin yaptıklarını yapmadık. Biz suyla oynamazdık hem oynamak bir yana suyu ziyan ediyorsun, kim bilir şimdi hangi semtte kaç insan susuz kalıyor bunları düşünebiliyor musun?’
Yağmur cevapta gecikmeden:
_’ Evet, ama bizim suyumuz var. Öyle değil mi? Hem benim okula gitmem lazım, gecikiyorum.’ Dedi.
Anne ve baba aldıkları cevaba çok şaşırmış bir yandan da üzülmüşlerdi. Çünkü kızları duyarsız biri olarak yetişiyordu. Anne ve baba buna seyirci olarak kalamazlardı, kalmadılar da. Murat Bey işe gitmeden önce evde bazı değişikler yaptı. Anlaşılan bu akşam bayağı güç geçecekti. Zaman hızla ilerlemiş, akşam olmuş Yağmur okuldan dönmüştü. Yağmur gelir gelmez çantayı bırakıp televizyona koştu. Televizyonu açmak istedi ama başaramadı. Çünkü elektrikler yoktu oysa ki uzun zamandır elektrikler gitmemişti. Yağmur sık sık annesine elektriklerin ne zaman geleceğini soruyor, anne ise bunu bilemeyeceğini, kentte elektrik sorununun olduğunu söylüyordu.
Zaman geçmiş Murat Bey işten dönmüştü. Haliyle manzara tahmin ettiğinden de vahimdi. Yağmur evin içinde dört dönüyor sürekli oflamalar çekiyordu. Akşam oluşuyla beraber evin içerisi karanlıklaşmış, bir tek mum evi aydınlatmakta yetersiz kalmıştı. Zaman durmadan ilerliyor, Yağmur sabırsızlığına yenik düşüyor, yavaş yavaş pişmanlık sözleri diline dolanıyordu. Haliyle bir yandan da sitem ediyordu. Yağmur bu sefer:
_’Kim, niye boşa harcıyor bu elektriği? Niye insanlar sadece kendilerini düşünüyor? Bak gördün mü, şimdi elektriksiz kaldık!’
Anne ve baba uzun bir kahkaha attılar. Yağmur bu kahkahalara kızmıştı:
_’Ya niye gülüyorsunuz? Haksız mıyım?’ Anne ve baba bir ağızdan:
_’Haklısın haklısın ama dün gece elektriği açık bırakıp yatan ben miydim acaba! Hem öncekileri de unutmadık. Yağmur biraz düşündü. Evdeki gerginlik yerini sessizliğe bırakmıştı. Bu sefer sessizliği bozan Yağmur’un pişmanlık dolu açıklamasıydı:
_’ Evet evet hepsi benim ve benim gibilerin yüzünden. Benim gibi umursuz insanların yüzünden. Biz hiçbir şeyin kıymetini bilmediğimiz gibi onların değerini ancak kaybettiğimiz zaman anlıyoruz. Şey ben çok pişmanım, bir daha yapmayacağım.’
Baba bu sözlerden sonra tek şeyi sordu:
_’Söz mü?’
_’Söz babacım bir daha olmayacak.’
Baba istediği cevabı alınca bir fener bularak elektrik saatinin yanına gitti. Bastığı bir tuş elektriklerin gelmesini sağlamıştı. Yağmur bunun küçük bir ders olduğunu anlayınca başta biraz kızdı, birazda şaşırdı. Daha sonra doğruları görebildiği için çok sevindi. O geceden sonra bir daha hiç karanlıktan korkmadı. Artık Yağmur bu tutumsuzluğundan arınmış, her şeyin değerini biliyordu. Yağmur bu haline çok çabuk alışmış ve tutumlu bir insan olmanın meyvelerini toplamaya bile başlamıştı.
ARİFE BOLAT
TOKAT/ERBAA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.