SON İSTEĞİN NEDİR MAHKUM?
SON İSTEĞİN NEDİR MAHKÛM?
15 kişiyi yakarak katletmekten elektrikli sandalye cezası verilen bir mahkûmun infaz günü gelmişti. İki görevli onu sandalyeye götürüyordu. Elleri kelepçeliydi. Kelepçeler sadece mahkûmun elini değil, hayatını da sımsıkıya bağlar. Bu mahkûmda aynen öyle bir durumdaydı. Sandalyeye getirip oturttular. Kelepçeleri çözdüler. Sandalyenin olduğu oda loştu. Görevliler net olarak seçilmese de, mahkûmun olduğu sandalye aydınlıktı. Görevliler birbirlerine bakarak vaktin geldiğini ifade eden bir edayla bakıştılar. Adetten bir soru soracaklardı.
“ Son isteğin nedir mahkûm?”
Mahkûm, hafif gülümseyerek bir sigara istedi. Son isteği bir sigaraydı. Odadaki bir görevli dışarı sigara almaya gitti. Döndüğünde mahkûm da hala aynı yüz ifadesi vardı. Sigarayı uzattılar. Mahkûm sigarayı eline aldı ve parmakları etrafında bir tur attırdı. Sigarayı ağzına götürürken duraksadı “ Bu sigarayı bir hayat olarak düşünelim” dedi ve gülümsedi. Ağzına götürdü. Görevlilerden biri çakmakla sigarayı yakmak istedi ama mahkûm elini tuttu engelledi. “ Birinci kural, hayatını kesinlikle başkasına yaktırmayacaksın. Hayatta her işi kendin yapacaksın “ dedi mahkûm ve görevlinin elinden çakmağı aldı, kendi yaktı. Görevliler şaşırdılar ama karşı koymadılar. Sigarasını içmeye başlamıştı ve bir anda tekrar konuşmaya başladı. “ Daha demin sigarayı hayat olarak göstermiştik. Hayatımızı ne olursa olsun kendimiz yakalım, kendimiz tutuşturalım ve kendimiz söndürelim.” Dedi. Görevliler dikkatle dinlemeye devam ettiler. “ Şimdi de sigarayı, öldürdüğüm insanların hayatı olarak görelim. Hayatlarını yaktım, hepsini tutuşturdum aynı sigara gibi, ve hepsini söndürdüm aynı sigara gibi…” Görevliler hafif ürkmüştür. Mahkûm arada sırada öksürmektedir. Sigarayı içmekte güçlük çekiyordur. “ İkinci kural, kimsenin hayatına karışmayacaksın. Ben karıştım ve sonum burası gördüğünüz gibi” Zaman akıp geçmektedir. Mahkûmun sigarası da bitmeye başlamıştır. “ Üçüncü kural, sigara bir hayat ise dibini göreceksin. Aynen ben şimdi hayatımın dibini göreceğim gibi”.
Görevliler artık zamanın geldiğini söylerler. Ve mahkûmun ellerini elektrikli sandalyeye bağlarlar. Mahkûmun kafasına ve kollarına kablolar takılır. Ve başlayın işareti verilir. Mahkûm son kez ağzını açar
“ Dördüncü kural, bilmediğiniz şeyi yapmayacaksınız”
Görevliler, işareti verir ve infaz gerçekleşir. Mahkûm can verir. Kurallarıyla birlikte hayata gözlerini yumar.
—2 sene önce-
O gün yine işine geç saatte gelmişti. Evi işyerine uzaktı. Bu yüzden işe gitmeye çok zorlanıyordu. Tüp fabrikasında çalışıyordu. Tüpleri kalite kontrol yapıyordu. Az para alıyordu ama geçinimini sağlıyordu. İş yerine geldiğinde hemen işinin başına geçti. Onun dışında 14 kişi daha kalite kontrolde çalışıyordu. Yan yana iş yapmaktaydılar. 5 saniyede bir eline bir tüp geliyordu. Test edip damgalıyordu. Telefonu çaldı. Evinden arıyorlardı. Açtı konuştu. Acilen hemen tüpü bırakarak çıktı. Hemen oradan bir çırağı çağırdı. “ 5 dk benim yerime tüpleri kontrol et. Ve sakın sigara içme” Dedi ve çıktı. Çırak tüplerin başına geçti. Bu konuda bir bilgisi yoktu. Diğer kişilere bakıp o da aynı şeyi yapmaya çalışıyordu. Bilmediği bir işti. Gelen tüplerden biri hafif şişikti. Gaz sıkışması vardı. Çırak bu tüpe de geçerli damgası vurdu. Diğerlerinin yanına bıraktı. 5-6 tüpü de aynı bu şekilde diğer gazı sıkışmış tüpün yanına yolladı. O tüp arada sıkıştı. “Tıs” diye bir ses duyuldu. Ve korkunç bir patlama gerçekleşti. İçerdeki 14 görevli ve çırak yanarak feci şekilde can verdi. O sırada iş yerinden çıkan adam işe dönmüştü. Alevleri görünce şoka uğradı. Acil işi ise komşusunun kalp krizi geçirmesiydi. Karısı misafirlikteyken kriz başlamıştı. Ve karısı haber vermişti. O da koşup acilen bakmıştı. Geldiğinde arkadaşlarının yanarak can verdiğini gördü. Polisler sorgu üzerine adamı götürdüler.
Mahkemede adam 15 kişiyi öldürmekten suçlu bulundu. Savunmasını gerçekleştiremedi. Çünkü o uğradı şokla aklı zarar görmüştü. “15 kişiyi yakarak katletmekten elektrikli sandalye cezası verilmiştir” dedi hakim. Ve mahkeme dağıtıldı. Polisler, alev alev yanan işyerinden izmarit külleri bulmuştu. Sigaradan çıkabileceği şüphesi de uyandı. Fakat tüpün başka şekilde patlatıldığı ortaya çıktı. Tek bir şey kalmıştı, o da adam tarafından kundaklatıldığı oldu. Hastane raporlarında mahkumun şu ana dek sigara kullanmadığı bildirilmişti. Ama kanıtlar adamın kurtulmasını sağlayamadı. Eğer mahkûm çırağa sigara içme demese belki de raporlarda sigaradan patladığı anlaşılacak ve suç çırağın olacaktı. Mahkûm başkasının işine karışmıştı. Ve çırağa işi devretmemeliydi. Çünkü çırak işi bilmiyordu. Bilmediğin işi yapmayacaksın. Ve her zaman kendi işini kendin yapacaksın…
Yazılarımın hepsi kendime aittir ve noterden tasdikleri bulunmaktadır. Değerli yorumlarınızı esirgemezseniz çok sevinirim... Saygılarımla…