ÖlÜmsÜzlÜĞÜ Arayan Habersİz KİŞİ
Dünyanın belirli bir kaosu içerisinde, kanat çırpmaya çalışan ufacık bir kelebek misali yaşamını sürdürüyordu. Ölmekten, bu güzel yaşamdan kopmak istemiyordu. Bu yüzden servetini, ölümsüzlüğü bulmak için harcayacaktı. Gezecek, kesinlikle ölümsüzlüğün sırrını bilen bir kişiyi bulacaktı.
Ölüm teması dinlerle ilgili bir husustu. Bu yüzden dünyanın her bir bölgesindeki din bilginlerini bulacak ve onlardan ölümsüzlüğün sırrını isteyecekti. Onlar da bilmiyorsa başka kişilere gidecek gerekirse uzaya bile çıkacaktı.
İlk önce işe Hıristiyanlığın en büyük papazlarından biri sayılan kişinin yanına gitti. Bu yolu tepmek için çaba sarf etmişti ve yol kat etmişti. Papazın yanına geldi. Ve “ Bana ölümsüzlüğün sırrını söyleyin” dedi. Papaz “ Bana servetinizin yüzde yirmisini verirseniz sizi kutsayarak ölümsüz yaparım” dedi. Ölümsüzlüğü arayan kişi hemen servetinin yüzde yirmisini verdi ve papaz tarafından kutsandı. Adam sevinçle hoplayıp zıplayarak ölümsüz olmasını kutladı. Artık ölümsüzdü.
3 gün sonra
Papazdan ölümsüzlükle kutsanan adam, 3 gün sonra papazın öldüğü haberini alır. Adam dolandırıldığını anlar. Ölümsüzlüğü kutsayan papaz ölmüştü. Adam, ölümsüzlüğü kutsayabilen bir papaz olsaydı kendisine yapardı ve ölümsüz olurdu diye düşündü. Ve kandırıldığını anladı.
Aylar geçti. Adamın yolu İsrail’e düştü. Orda Musevi bir hahambaşı buldu. Ona ölümsüzlüğü sordu. Hahambaşı “ Ölümsüz olman için bizim topraklarımızda büyümen, bizim soyumuzdan gelmen lazımdı. Bu yüzden ölümsüz olamazsın. Ölümsüzler bizlerizdir demiş” Adam, bu hahambaşının da yalan söylediğini anlar. Çünkü Havraya(Musevilerin ibadet ettikleri yer) tabut gelmiştir. Bu topraklarda da ölümsüzlük olmadığını anlar.
Tekrar yolculuğa çıkar. Bu sefer yeri Asya tarafıdır. Çin’e gelir. Bir Budist rahibi görür. Ölümsüzlüğün sırrını sorar. Budist rahip “ Ölümsüzlük, Buda’nın ruhuna tapıp arınma sanatıdır. Bu yüzden Buda’ya tapmalısın” der. Ama adama bu mantıksız gelmektedir. Ona göre bir kutucuğa tapmak çok mantıksızdır.
Umutlarını kaybettiği bir vakit yolu Türkiye’ye düşer. Bir Din bilgini bulur. Ona ölümsüzlüğün sırrını sorar. Din Bilgini “ Bizim dinimizde ölümsüzlük, ölmekten geçer evladım. Şu anda tüm insanlar uykudadır. Ancak öldüklerinde uyanacaklardır. Kimisi sancılı kimisi ise sancısız uyanacaktır. Ama elbet ölümden sonra gerçek ahir yaşam başlayacak ve bizim asıl dünyamız olan ahirete sonsuz ölümsüz yaşama gideceğiz.”
Din bilgini, adama İslam hakkında daha geniş bilgi verir. Ve adam İslamiyet’i benimser. Gerçek huzurun olduğu, gerçek ölümsüzlüğün olduğu İslam’ı seçer. Artık adam için yaşamanın ve ölümsüzlüğün bir anlamı vardır…
Yorumlarınızı esirgemeyin arkadaşlar. Saygılarımla dostlarım...