...Öfke Ve Yaratıcılık ...
İnsanların sinirlendikleri anlar en Yaratıcı oldukları anlardır .Yaratıcılık insanın doğayı dize getirmek için çözümler bulmasını sağladı . İnsan uçmak istedi . Uçan canlıları gözlemledi taklit etti ve alet geliştirdi . Burada beynin evrimleşmesi ile teknolojinin evrimlerşmesi arasında bir paralellikvar . İnsanlar yetersiz kaldıkları anlarda sinirlenirler bu da çözüm arayışlarını getirir , yaratıcılığı arttırır .
İnsanlar madenleri , daha sert madenleri kullanarak işler iken , madenleri eriterek kalıba sokabileceğini öğrenmesi arasında ikibinyıl geçti . Bu sonuç yapılan kazılardan , elde edilen buluntulardan çıkarılıyor . İnsan doğayı istediği kalıba sokmaya çabalıyor , başarılı da oluyor . Ama insanlar insanları da kalıba sokmaya çalışıyor . Bu karşısındaki insanı sıradan bir madde yığını olarak görmesinden kaynaklandığını düşünüyorum .
İnsan doğada özel bir varlıktır .Maddeyi işlerken emeğinin madde üzerindeki etkisini görüp gözlemler yapıyor . Farklı işlemlerde farklı sonuçları karşılaştırarak yeni sonuçlar elde ediyor . Fikirler üretiyor .
Bazı insanlar zanaatkardır .Yaptıkları işi tekrar ederek uzmanlaşırlar ama farklı bir şey istendiğinde bocalarlar . Elleriyle beyinleri arasındaki derin bağlantıyı keşfedemezler . Ama ürünleri mükemmeldir . Bazı insanlar da aynı şeyi tekrar etmemek için denemeler yapar .hataları çoktur ama karşılaştırmalardan aldıkları sonuçlarla yeni üretim biçimlerini keşfederler . Bu yeni üretim biçimini güzelleştirmek zanaatçıların işi .
Gözlem ve araştırma iki itici güç . Bunlar için ilgi gerekiyor . İnsan çevresinde olup bitenleri gözlüyor . Doğayı , insan davranışlarını inceliyor. Edebi ürünlerin sunulduğu sayfamızı ele alalım. Herkes birşeyler alıyor ve verebildiğini veriyor . Verebildiklerini üretirken belirli kalıplara girmeye mecbur mu ? Ortam içinde dolaşan kelimelerle kısıtlı kalmaya mecbur mu? . Her insanın ilgi alanları doğrultusunda oluşturdukları birikimleri var . Elbetteki bu birikim bir şekilde yansıyacak . Burada bir sorun var mı ? yoksa diğer paragrafa geçiyorum .
Tartışma ortamları en sevdiğim ortamlardır . Ben beslenirim sizi bilemem . Tartışma esnasında saldıran yada savunan beyninin tüm olanaklarını kullanarak , farkında bile olmadan biliç yada bilinçaltından çıkan yöntemlerle savaşır . Burada savaş aletleri kelimeler ve cümleler. İnsan yine alet geliştiriyor yani yaratıyor . Aslında insanın içinde olan potansiyel bu , bazıları bunu kullanmayı çok iyi becerir . Bazıları da haklı olduğu konularda bile kaybedebilir . Karşılıklı görüş alışverişi olarak tartışmaya üçüncü kişilerin katkısı verimliliği zirveye çıkarır . Tartışmanın kuralları biliniyorsa tabi .
İnsanlarda temel bir yanılgı ; Herşeyi bildiğini zannetme . Esas olan tek gerçek hiçkimsenin hiçbirşey bilmediğidir . Bildiğimizi iddia ettiğimiz anda öğrenmeye karşı direnç göstermiş oluruz . Oysa karşımızdakinin söylediklerini iyi analiz etmiş olsak birşeyler alabiliriz. Çünkü , salt doğru ve salt yanlış diye birşey yoktur . En doğru bilinenlerde dahi yanlışlar en yanlış kabul edilenlerde dahi doğruluk payları vardır .
İletişim ; Nasıl ki el insanın hammaddeyle olan iletişiminde yataklık ediyorsa , İnsanların biribirleriyle iletişiminde dil ( yazı ,şiir , konuşma ... ) yataklık eder .
Bu sayfada biryerlerde yaptığım bir yorumda şöyle dedim . Ben buradan edebi anlam da ihtiyacım kadarını alıyorum ve verebildiğim kadarını veriyorum . Evet bende birşeyler karalıyorum işte bence anlamı var . Başkalarınca olup olmadığını bilemem . Ne kadar kişinin beni okuduğu ve ne aldığı inanın benim için hiç önemli değil . Ben sadece borcumu ödediğimi düşünüyorum . Belirli bir karşılık ve takas anlayışı gözetmeden . Çünkü yazdıklarımdan birşeyler almak isteyen alır bunu kimsenin gözüne sokacak değilim .
Not : bugün işlerim olduğundan sayfaya giremedim . girer girmez de bunları karaladım .kurgu hatası yazım yanlışları olabilir. Ben yazarken kurguya önem vermeyen biriyim . Yazmaya başlar ve yazarım . Değişiklik yapmayı da pek sevmem . ama yapıcı eleştirilerde hak verdiğim noktalarda , hatamı da kabul ederim .
YORUMLAR
Öncelikle Not: unuza bir cevabım olacak Sevgili Taymaz.
kurgunuz oldukça kuvvetli ve bilginizin aktarımını/çeşitliliğini içeriyor. Sizi ısrarla takip etmemim tek sebebi bu. Çok geniş ve derin açılımlı bilgiye sahipsiniz.
Yazım yanlışlarınızı beyin akımı ile gerçekleşen yazınız bittikten sonra derin bir nefes aldıktan sonra okursanız düzeltebilirsiniz. Fazla değil çünkü. İmla ise ona keza.
Konuya hakimiyette zamanla sağa- sola kaymalar olmuşsa bile güzel derlenmiş toplanmış bir yazı.
Zorunluluklar yeni keşiflerin anasıdır.
Pratik zeka ise zorlukların altından kalkabilmeniz için gerekli, kullanılabilecek bir silah...
yeni paylaşımlarınızı bekliyorum...
sakin yazılmış:)
sevgimle kalın.