2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
121
Okunma
Koltuk
Nice mutluluk gördü nice gözyaşı ölüm
Çayın deminden içti bir sakarın elinden
Yaramazlar etse de kimi gün ona zulüm
Sabırla yüklenmişti kurtuldu ecelinden.
Bazıları sarayda çeşit çeşit rengârenk
Üzeri süslenmişti altın yaldız nakışlı
Olmayan kulağına doldurdu nice ahenk
Bir ustanın elinden çıktı mağrur bakışlı.
Arada başı döndü devirirken devrildi
Yok olunca bilindi onun asıl kıymeti
Doymak bilmeyen gözler üzerine çevrildi
Küllerinden doğarak yuttu çok hükümeti.
Konuk etti kimleri hayatın çemberinde
Tarihin sayfasında açıklanacak elbet
Gelen gidecek mutlak o kalacak yerinde
Adı silinmeyecek koltuğun ilelebet.
“Koltuk” Şiirinin Ontolojik Çözümlemesi
Önce Ontolojik çözümleme hakkında:
Ontoloji, varlığı ve var olanın niteliğini inceleyen felsefe dalıdır. Ontolojik çözümleme ise bir edebî eseri yalnızca içerik bakımından değil, onun nasıl bir varlık olarak ortaya çıktığını incelemeyi amaçlar. Bu yöntem, şiir gibi çok tabakalı sanat eserlerinin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlar. “Koltuk” adlı şiir de ontolojik çözümlemeye oldukça elverişlidir.
Şiir: Edebiyatın dilsel ve estetik türüdür. Bu şiirde somut bir nesneden (koltuk) yola çıkar, fakat soyut ve simgesel anlamlar üretir. Tek tabakalı değil, çok tabakalıdır.
Ses (Fonetik) tabakası: Uyaklar düzenlidir (ölüm / zulüm…) Akıcı ve anlatıma uygun bir ritim vardır. Bu ritim, koltuğun zaman içindeki sürekliliğini destekler. Şiirin varlığı yalnızca anlamda değil, işitsel yapıda da ortaya çıkar.
Anlam tabakası: Şiirde koltuk gerçek anlamıyla bir eşyadır: Üzerine oturulan eskimeyen, sabreden nice insan gören bir nesne fakat yalnızca eşya değildir: “Nice mutluluk, nice gözyaşı gördü” “Kimi gün ona zulüm” Koltuk, tanıklık eden bir varlık hâline gelir.
Şiir var, yalnız söz sanatıdır; şiir var, duyguları, düşünceleri söyler; şiir var, ses oyunları ile bir musiki olmak ister; şiir var, ders vermeye çalışır. Normali ve güzeli aynı oranda karıştırabilmektir.
Şiirin temelinde “koltuk” kelimesi yer alır. İlk bakışta koltuk, somut ve gündelik bir eşya gibi görünmektedir. Ancak şiir ilerledikçe bu nesne, sıradan anlamının ötesine geçerek sembolik bir kimlik kazanır. Şair, koltuğu konuşturarak ve ona insanî özellikler yükleyerek (teşhis) onu tanıklık eden bir varlık hâline getirir. Böylece koltuk, nice mutluluklara, gözyaşlarına ve iktidar değişimlerine şahit olan bir unsur olarak karşımıza çıkar.
Ontolojik açıdan şiirin ilk tabakası sestir. Şiirdeki uyak ve ritim, anlatımı akıcı hâle getirir ve şiirin bütünlüğünü sağlar. Anlam tabakasında ise koltuğun hem gerçek hem mecaz anlamda kullanıldığı görülür. İmge tabakasında koltuk; güç, makam ve iktidarın simgesi hâline gelir. “Devrilmesi” iktidarın kaybını, “küllerinden doğması” ise gücün yeniden el değiştirmesini çağrıştırır.
Şiirin duygusal yönünden bakılırsa eleştirel ve ironik bir anlatımın hâkim olduğu görülür. Şair, insanların makama verdiği aşırı değeri sorgular. Değer tabakasında ise şiir, kalıcı olanın insanlar değil, onlara anlam yüklenen makamlar olduğu düşüncesini tartışmaya açar. Böylece şiir yalnızca bireysel değil, toplumsal bir eleştiri niteliği de kazanır.
Sonuç olarak “Koltuk” şiiri, somut bir nesneden yola çıkarak soyut ve evrensel anlamlara ulaşan çok tabakalı bir sanat eseridir. Ontolojik çözümleme yöntemi sayesinde şiirin estetik, anlamsal ve felsefi yönleri ortaya konulmuş olur.
Not:
“ Madem şiirden uzak duramıyorum, madem yeniden yazamıyorum, öğrenip deneyerek şiir incelemesi yapmaya çalışıyorum.”
afetlesiir.blogspot.com/
5.0
100% (3)