İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
cakirismail
cakirismail

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 6

Yorum

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 6

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

31

Okunma

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 6

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 6

BÖLÜM 11 – PUTLARIN GÖLGESİNDEKİ ŞEHİR

Günler süren yolculuktan sonra, yedi genç bir tepenin yamacında durdu. Önlerinde uzanan vadinin ucunda, güneşin ışıklarını üstüne çekmiş altın renkli taşlardan yapılmış bir şehir görünüyordu: Efes.

Selim kımıldamadan şehre baktı.

“İşte… Orası olmalı,” dedi. “Rüyalarımızdaki ışık… Mehlika Sultan’ın bizi çağırdığı yer…”

Rafi parmaklarıyla gözlerini ovuşturdu:

“Peki... Orada bizi bekliyor mu hâlâ? Onu duyan var mı? Onun adını bilen kaldı mı?”

İlyas’ın kaşları çatıldı. Vadinin içinden yükselen yankılar dikkatini çekmişti. Uzaktan gelen boru sesleri ve gümüş çanların tınıları, ardından yüksek sesli bir bağırış:

“Duyduk duymadık demeyin! Roma’nın kutsal buyruğudur! Her vatandaş, güneş batmadan önce Artemis Tapınağı’na varıp tanrılara secde edecektir! Emre uymayanlar şehre giremez! Girdiyse de... artık orada kalamaz!”

Ahmet gözlerini kısmış, şehir surlarına bakan bir devriye birliğini fark etmişti. Ellerinde mızrak taşıyan askerler, şehir kapısına yaklaşanları sırayla durduruyordu. Kapının tepesindeki bir tahta platformda biri yüksek sesle konuşuyordu:

“Tanrılara kurban sunmayan, kutsal ateşe el sürmeyen hiçbir ruh Efes’in topraklarına ayak basamayacak! Tanrılar buyruk gönderdi: Her tapmayan, her itaatsiz kişi—kendi canıyla ödeyecek!”

Yusuf başını öne eğdi. Dudaklarından neredeyse görünmeyecek kadar hafif bir dua döküldü.

“Rabbimiz... bu zulümden bizi sakla...”

O sırada Kıtmir, kuyruğunu kısmış, surlara doğru hırıldayarak havladı. Bir şeylerin ters olduğunu hissediyor gibiydi. Gençler birbirine baktı. Kalplerine Mehlika Sultan’ın sesi bir kez daha dokundu; ne rüzgar vardı ne yankı, ama onu duyduklarına emindiler:

Selim gözlerini göğe kaldırdı. Pleiades, gün doğumuna rağmen hâlâ silik bir iz gibi batı ufkunda duruyordu. Yolun sonuna geldiklerini hissediyordu ama aynı zamanda yeni bir başlangıca adım atıldığını da.

Ve İlyas, sessizce fısıldadı:


“Şehre tapmadan girilmez… O hâlde biz tapmayanlardan olacağız. Ve bir daha çıkamayacağımız bir şehre gireceğiz.”


BÖLÜM 12 – SUR DUVARLARINDA

Gün, yavaş yavaş dağların ardına çekilirken, Efes’in surlarında hareket artmıştı. Şehir kapısında, gün boyunca pagan ayinlerine zorla götürülen insanlar, tapınaklardan çıkan tütsü dumanına bulanmış halde geri dönüyordu. Tapınak çanları hâlâ susmamıştı. Roma muhafızları, kapının iki yanında duruyor, geceye dek kontrolü sürdürüyorlardı.

Yedi genç bir zeytinlikten şehri izliyordu. Kıtmir sessizce yere çökmüştü, sanki nefesini tutmuştu.

Selim fısıldadı:

“Ana kapıdan girersek, bizi de tapınağa sürüklerler. Tanrılara secde etmeyenlerin kanı akıtılıyor burada…”

İlyas başını salladı, gözlerini şehir surlarının batı yakasına çevirdi:

“Orada... bakın. Duvar, toprağa yakın. Ve gece bastığında muhafızlar içeri çekiliyor. Eğer hızlı olursak oradan atlayabiliriz.”

Gece çökerken, ay ışığı toprağı ince bir sır gibi örttü. Gençler, sessiz adımlarla surun gölgelerine yaklaştılar. Duvara en önce tırmanan Yusuf oldu. Ardından Ahmet’in minik bedeni duvarın kıyısından süzüldü. Sonuncu atlayan Selim, içeriye geçerken duvarın öte yanındaki taş bir vazoyu devirdi.

Bir ses yükseldi içeriden:

“Kim var orada?”

Gençler, gölgeler arasında hızla dağıldılar. Birkaç sokak ötede yeniden bir araya geldiklerinde nefesleri birbirine karışıyordu.

Şehir sessizdi ama pusuda gibiydi. Dar sokaklar arasında dolaşan hafif duman, tapınakların etrafındaki meşalelerden yükseliyor, duvarlara pagan tanrıların kabartmaları gölgeler düşürüyordu.

Ahmet, bir çeşmenin başında bekleyen yaşlı bir kadına yaklaştı. Başını örtmüştü, gözleri derin ve sorgulayıcıydı.

“Anne,” dedi titrek bir sesle. “Burada... Mehlika Sultan adını duydunuz mu?”

Kadın gözlerini kıstı. Kırışık elleriyle ağzını kapattı.

Bir sessizlik çöktü.

Ve o anda, uzaklardan bir boru sesi duyuldu. Ardından sert bir erkek sesi:

“Gece yasağını delenler yakalansın! Tapınak emri var! Dolaşanlara ceza verilecek!”

Kıtmir kulaklarını dikti, homurdandı. Gençler göz göze geldiler.

Artık şehirdeydiler.
Ve artık, her adımları izleniyordu.
Ama onlar Mehlika’nın izini sürmeye kararlıydılar.

DEVAM EDECEK...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Mehlika sultan'a aşık yedi genÇ 6 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mehlika sultan'a aşık yedi genÇ 6 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 6 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL