Kur’an, İslam inancının temel kitabıdır ve bu kitabın oluşumu, tarihsel olarak önemli bir konudur. Geleneksel anlayışa göre, Kur’an, Allah tarafından vahyedilmiş ve Nebimiz Muhammed tarafından insanlara aktarılmıştır. Ancak bu iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Kur’an yalnızca vahiy olarak aktarılmakla kalmayıp, aynı zamanda Nebimiz Muhammed tarafından kitap haline getirilip düzenlenmiştir. Bu görüş, hem hadislerde hem de Kur’an ayetlerinde desteklenmektedir. İlk olarak, gelenekselci İslam alimlerinin kabul ettiği dört delili inceleyerek, Kur’an’ın Nebimiz Muhammed tarafından kitaplaştırıldığı görüşünü ortaya koyalım:
1. Kur’an’ın ’el-Kitap’ Olarak Anılması: Kur’an’ın bir isminin ’el-Kitap’ olması, onun yazılı bir metin olarak varlık bulduğunu gösterir. ’El-Kitap’ kelimesi, ’yazılı metin’ anlamına gelir ve bu ifade, Kur’an’ın bir kitap olarak düzenlendiğini ima eder.
2. Hadis Delili: Nebimiz Muhammed’e ait olduğu iddia edilen hadiste, "Benden, Kur’an’dan başka bir şey yazmayınız. Kim benden Kur’an’ın dışında bir şey yazmışsa onu imha etsin" şeklinde bir hadisle, yalnızca Kur’an’ın yazılmasını onayladığını belirtmiştir. Bu hadis, Kur’an’ın kitaplaştırılmasına dair bir delil olarak kabul edilebilir.
3. Ömer’in Kız Kardeşi Fatıma’nın Sahifesi: Halife Ömer’in kız kardeşi Fatıma’nın elinde, Tâhâ Suresi’nin baş kısmının yazılı olduğu bir sahife bulunması, Kur’an’ın yazılı hale gelmesinin örneklerinden biridir. Bu yazılı metinler, Kur’an’ın belirli bir düzen içerisinde yazıya döküldüğünü gösterir.
4. Abdullah b. Ömer’in Sözü: Abdullah b. Ömer, "Biz, Kur’an üzerimizde iken düşman ülkesine gitmekten men edilmiştik. Bunun sebebi, o yazılı metinlerin düşman eline geçme korkusu idi" şeklinde bir ifade kullanmıştır. Bu söz, Kur’an’ın yazılı olarak korunduğunu ve bu metinlerin oldukça değerli kabul edildiğini gösterir.
Bu geleneksel deliller, Kur’an’ın kitaplaştırılma sürecini doğrulayan önemli unsurlardır. Geleneksel delillerin ötesinde, Kur’an’ın kendisinde de kitaplaştırılma süreci ve Kur’an’ın bir kitap olarak düzenlendiği açıkça ifade edilmiştir.
1. Müzemmil Suresi, 4. Ayet: Bu ayette, "Ev zid’aleyhi ve rettil-il-Kur’ane tertiylen" ifadesi yer alır. "Veya Kur’an’ı belli bir düzen içinde (tertil üzere) düzenle" şeklinde çevrilebilecek bu ayet, Kur’an’ın düzenli bir şekilde kitaplaştırılmasını öğütler. ’Tertil’ kelimesi, düzenleme, sıralama anlamına gelir ve bu, Kur’an’ın belli bir plana göre yazıya dökülmesini ifade eder.
2. Tur Suresi, 2. Ayet: "Ve kitabim mestur" ifadesi de Kur’an’ın yazılı bir kitap olduğunu belirtir. Burada "mestur" kelimesi, satırlara dökülmüş, yazılı hale getirilmiş anlamına gelir. Bu ayet, Kur’an’ın kitaplaştırıldığını net bir şekilde ortaya koyar. Ayetin çevirisiyse; "Satır satır yazılmış kitaba."
3. Kalem Suresi, 1. Ayet: "Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun." ifadesi, Kur’an’ın yazılı hale geldiğine dair bir başka güçlü delildir. Buradaki "kalem" kelimesi, yazma eylemini simgeler ve Kur’an’ın yazılı metinler haline geldiğini gösterir.
4. Abese Suresi, 11-14. Ayetler: Bu ayetlerde, "Hayır! Şüphesiz o bir öğüttür. Dileyen kimse ondan öğüt alır. Değerli sayfalardadır. Yükseltilmiş, temizlenmiş." denir. Buradaki "değerli sayfalar" ifadesi, Kur’an’ın yazılı hale getirildiğini ve bu yazılı metnin öğüt verme amacını taşıdığını belirtir. Nebimiz Muhammed, Kur’an’ı sadece insanlara okumakla kalmamış, aynı zamanda onu kitaplaştırıp düzenleme görevini de üstlenmiştir. İslam’ın ilk yıllarında başlangıçta imkânların yetersizliği nedeniyle zorluklar yaşanmış olsa da, zamanla Müslümanlar ekonomik olarak daha iyi bir duruma gelmişlerdir. Bu sayede Kur’an, yazılı metin haline getirilmiş ve düzenli bir şekilde kitaplaştırılmıştır. Kur’an, sadece Allah’ın vahyi değil, aynı zamanda Nebimiz Muhammed tarafından kitaplaştırılmış ve düzenlenmiş bir metindir. Hem hadislerde hem de Kur’an ayetlerinde, Kur’an’ın yazılı hale getirildiği ve düzenli bir kitap olarak insanlara aktarıldığına dair birçok delil bulunmaktadır. Bu durum, İslam’ın ilk yıllarındaki yazılı metinlerin korunması ve öğretilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Kur’an, zaman içinde hem yazılı olarak hem de sözlü olarak nesilden nesle aktarılmış ve böylece ilahi mesajın doğru bir şekilde ulaşması sağlanmıştır.