Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
cakirismail
cakirismail

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 4

Yorum

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 4

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

28

Okunma

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 4

MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 4

BÖLÜM 7 – BELKİ BU SON AKŞAMDIR

Ay, gökyüzünde ağır ağır ilerliyor; yıldızlar geceye nöbet tutuyordu. Kudüs’ten ayrılalı beş gece olmuştu. Gündüzleri terk edilmiş harabelerde, ağaç kovuklarında, bazen çobanlardan gizlenerek bir zeytinliğin taşları arasında dinleniyorlar; geceleri ise yolları görünmez yapan bir sessizlikle yürüyüşe geçiyorlardı.

Aba giymiş yedi genç, gece rüzgarında ince bir gölge gibi ilerliyordu. Ay ışığı, ayak izlerini taş yollara düşürüyordu. Kıtmir, önden giderken ara sıra durup arkaya bakıyor, sanki “acele edin” diyordu.

O gece, yüksek bir tepeye vardıklarında durdular. Uzakta, bir köyün silueti karanlığın içine dağılmıştı. Gecenin yorgunluğu her birinin yüzüne sinmişti.

İlyas dizlerinin üzerine çöktü, derin bir nefes aldı:

“Daha ne kadar yürüyeceğiz?” dedi. “Ayaklarımda derman kalmadı.”

Yusuf sessizce yanına oturdu. Elindeki su kırbasını paylaştı:

“Mehlika Sultan’ın bakışı her aklıma geldiğinde... sanki acılar da susuyor içimde. Ama… bu yol bitmeyecek gibi.”

En küçükleri Ahmet, yıldızlara bakarak konuştu:

“Ben rüyamda da bu yola düştüm. Yolun sonu yoktu. Ama onun sesi vardı. Her adımda kulağımda yankılanıyordu: ‘Yeter ki içindeki sesi duy…’”

Selim başını gökyüzüne kaldırdı. Pleiades hâlâ oradaydı, ışıkları azalmış ama yönlerini yine de belli ediyordu.

“Her günün ufkunu sardıkça gece,” dedi usulca, “ben de kendi içime bürünüyorum. Belki bu... belki bu son akşamdır…”

Derin bir sessizlik oldu. Ateş yakamıyorlardı. Işık ihanet ederdi. Ama yüreklerindeki yangın, hepsine yetiyordu.

O an, Musa konuştu. Normalde pek konuşmazdı ama o gece sesi daha bir tok, daha bir kararlıydı:

“Biz, aşkın peşinden gidenleriz. Yolculuğun sonu, vuslat ya da yokluk. Fark etmez. Mehlika Sultan’ın gözlerindeki o çağrı, bu yolda ölmekse… ben razıyım.”

Kıtmir havladı. Sanki onay veriyordu.

Yusuf yerden bir taş alıp parmaklarının arasında döndürdü:

“Karanlıkta yürüdüğünüz sürece ışığa kavuşamazsınız. Biraz daha ışıkla birlikte yürüyün ki karanlık sizi yakalamasın.” Böyle demişti Yuhanna 12:35 değil mi?

İlyas başını salladı. Hafif bir tebessüm belirdi dudaklarında:

“Evet... Ama o ışık bazen bir mum olur, bazen bir yıldız… Bize düşen, ne kadar cılız olursa olsun o ışığı takip etmektir. Çünkü Mehlika Sultan, karanlığın arkasındaki ışığın adıdır belki de.”

Ve o gece, kaya gölgesinde diz dize, yürek yüreğe yattılar. Kıtmir de ön ayaklarını uzatıp yanlarına sokuldu. Gözlerini kapattılar ama kalpleri açıktı. Mehlika Sultan’ın sesi yine geceye karıştı.


“Sen yolda yürümeye razıysan, yol da sana razı olur.
Yeter ki adımlarını yüreğinle at…”


BÖLÜM 8 – YANSIMADA BİR GİZLİ CİHAN

Yolculuklarının yedinci gecesiydi. Ay gökyüzünde, örtülü bir yüz gibi solgundu. Gündüz güneşin altında yürümüş, geceye doğru yorgun düşmüşlerdi. Ne bir çeşme ne de bir kaynakla karşılaşmışlardı. Sırtlarındaki mataralar sabah tükenmişti. Dudaklar çatlamış, boğazları kurumuştu. Her adımda susuzluk, ağızlarında taş gibi büyüyordu.


Selim, çatlayan sesiyle mırıldandı:


“Yine de devam etmeliyiz... Belki bu son akşamdır...”

Bedenleri tükenmişti. Kudüs’ten beri yürüdükleri yollar, onları taşlı patikalardan, sarp vadilerden geçirmişti. Su kaynakları kurumuştu. Mataralar boştu. Gece soğuktu. Gündüzse kavurucu. Ama adımlar durmamıştı.

Ay ışığı, dağın eteklerinde bir silueti aydınlattı:
Bir kuyu.
Kovası yoktu. Zinciri yoktu. Ama taşları hâlâ sağlamdı. Onu görünce yedi genç neredeyse koşarcasına başına üşüştü.

İlyas içeri baktı:


“Su var... Ama çok derinde...”

Selim gözlerini kıstı:

“Bu… sıradan bir kuyu değil. Ben bu yeri rüyamda gördüm. Mehlika Sultan buradaydı. Gözleriyle bu suya bakıyordu. Gözyaşları kuyuyu dolduruyordu. Sonra bana dönüp ‘Yüreğindeki her şeyi buraya bırak’ dedi…”

En küçükleri, Ahmet, biraz geride duruyordu. Parmaklarıyla cebinde tuttuğu küçük bir nesneyi yokladı. Sessizce kuyunun kenarına yaklaştı. Diğerleri merakla döndü.

Ahmet, başını eğdi. Elinde gümüş bir yüzük vardı. İnce, zarif… üstünde bir isim oyuluydu. "Safiye". O yüzüğü ona, nişanlısı vermişti. Bu yolculuktan önce. Belki son bir umutla döner diye.

Gözleri doldu ama elleri titremedi. Derin bir nefes aldı.

“Ben… onu çok severdim. O beni tanıyordu. Gözümün içine bakarak, ‘Bu yüzük parmağında kaldıkça ben seninleyim’ dedi. Ama artık başka bir yolda yürüyorum. Kalbimde Mehlika Sultan’ın çağrısı var. Ve bu yolda, o sevdaya yer yok. Tüm dünyevi aşkları terk etmeliyim.”

Yusuf başını eğdi.
İlyas dudaklarını ısırdı.
Selim ellerini dua eder gibi birleştirdi.
Ahmet, yüzüğü dudaklarına götürüp öptü. Sonra, gözlerini kapatıp usulca suya bıraktı.

Pıt...

Yüzük, suya düşerken yankı yaptı. Sessizlik. Sonra, kuyunun yüzeyinde bir daire oluştu. Daireler büyüdü. Ve suyun içinden bir görüntü belirdi.

Sisli bir ormanda, servi ağaçlarıyla çevrili bir düzlükte, Mehlika Sultan onları bekliyordu. Gözleri parlaktı. Saçları rüzgârla savruluyor, elini uzatıyordu.

Ahmet fısıldadı:


“Nişanlımı sevdiğimi sandım. Ama bu… başka bir aşk.”

Yusuf diz çöktü:

“Bu yolculuk, bir kalbi terk ediş değil… Bir kalbe kavuşma yolculuğu.”

Selim, kuyunun taşlarına dokunarak mırıldandı:

“İnsan, sevdiğini suya atarsa... ya delirmiştir, ya ermiştir.”

Karanlıkta, Mehlika Sultan’ın bakışı bir kez daha yandı. Gençlerin gözleri bu sefer sadece suyu değil, içlerindeki karanlıkları da aydınlatmıştı.


Yüzük dibe çökerken, bir bağ çözülmüş, bir yol açılmıştı. Ve o gece, yedi genç biraz daha hafiflemiş, biraz daha yanmış ama çok daha yakınlaşmıştı aşkın hakikatine.

DEVAM EDECEK...

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Mehlika sultan'a aşık yedi genÇ 4 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mehlika sultan'a aşık yedi genÇ 4 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MEHLİKA SULTAN'A AŞIK YEDİ GENÇ 4 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL