0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
33
Okunma
Bir kalbi kaybetmekle kazanmak arasında, çoğu insanın farkına bile varmadan geçtiği incecik ama derin bir çizgi vardır. O çizgi ne sözün doğruluğudur ne de niyetin saflığı… O çizginin adı üsluptur. Çünkü insan, çoğu zaman ne söylendiğini değil; kendisine nasıl söylendiğini hatırlar. Kalpler kelimelerle değil, kelimelerin taşıdığı hisle kırılır ya da onarılır.
İnsan haklı olmanın sarhoşluğuna kolay kapılır. Doğruyu söylediğini düşünür, hatta buna inanır. Ama doğru, yanlış bir dille söylendiğinde haklılık anlamını yitirir. Ses biraz yükselir, kelimeler sertleşir, cümlelerin ucu sivrilir. O an her şey yolundaymış gibi görünür belki; fakat içten içe bir kalp sessizce geri çekilir. Ne kapıyı çarpar, ne hesap sorar… Sadece susar. En derin kırgınlıklar gürültüyle değil, sessizlikle başlar. Çünkü kırılan çoğu zaman sözün özü değildir; sözün dokunuşudur.
Üslup, insanın iç dünyasının dışarıya sızan hâlidir. İçinde öfke varsa, en doğru cümle bile yara olur. İçinde merhamet varsa, en ağır gerçekler bile şifa niyetine dokunur. Aynı kelime, bir ağızda bıçak olurken; başka bir ağızda merhem olabilir. Farkı yaratan şey kelime değil, yüreğin tonudur.
Üslup; karşındakinin kalbini incitme ihtimalini düşünme erdemidir. Konuşurken yalnızca “ben haklıyım” demek değil, “o ne hisseder?” diye durup düşünmektir. Bazen susmak, uzun uzun konuşmaktan daha anlamlıdır. Bazen alçak bir ses, bağırarak söylenen bin cümleden daha etkilidir. Çünkü kalp, kendisine yukarıdan bakıldığını değil; yanına oturulduğunu hissetmek ister. Anlaşılmak, haklı çıkmaktan çok daha derin bir ihtiyaçtır.
Ne çok kalp, “iyi niyetle” ama hoyrat bir dille kaybedildi. Ne çok bağ, bir anlık öfkenin ağzından çıkan birkaç kelimeyle paramparça oldu. Oysa aynı söz, biraz sabırla, biraz incelikle söylenseydi; belki bir kopuş değil, bir yakınlaşma yaşanacaktı. Üslup, insanın karakterinin konuşan hâlidir. Dil ne kadar sakinse, yürek o kadar güçlüdür. Sertlik güç değildir; asıl güç, incitmeden söyleyebilmektir.
Kalp kazanmak, sesi yükselterek değil; gönlü alçaltarak olur. Üslup, insanın hem kendine hem karşısındakine duyduğu saygının en görünür hâlidir. Ve insan, ne kadar doğru konuşursa konuşsun; üslubunu kaybettiği anda, en kıymetli şeyi yavaş yavaş yitirir: İnsanı…
Çünkü kelimeler unutulur, ama üslubun bıraktığı iz, kalpte uzun süre kalır.
5.0
100% (1)