0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
37
Okunma
bunu paylaşmazsam eksik kalır müzik tarihi.
nur yoldaşın son albümü olarak biliniyor 1983 tarihli.
sanki eksik bir şey var hayatlarda lirizmin eski tadı vermeyişiyle.
şarkılar güzel aslında şairlerin dünyasını bize açmakla.
ahmet kaya nasıl yorumlardı bu şarkıları kirlenmişliğin dilimize sirayet ettiği demlerden uzak tutarak şarkıları.
bir müzik dehasının şarkıları bunlar.
bir kargaşa yaşanırken ideolojilerde.
zamanın seçkisiyle bize kalan hatıralar bir yana nasıl tanımlamalı yeni çağın karanlığını.
artık gazinolar çalışmıyor yeni şarkılar için sosyal medya yıkılırken.
bir yanlışlık var hayatlarda kim kaldı sabuha şarkısıyla anlatılan.
bunu kabullenmek kolay değil bu sorumsuz hayatın içinde.
yıka yıka ilerliyoruz çağın iflasına doğru.
bizi uyaracak yalvaçlarda kendi yalnızlığıyla meşgül.
bir aslan gibi yaşamın keyfine dalmış nostaljiye kapılmanın rahatsızlığı.
şarkıları dinledikçe hayatın kolaylaşmasını nelere borçlu oluşumuz sesleniyor damıtırken sorumsuzluğu.
çünkü türk müziğini tadından yoksun bırakıyor umursamazlık.
uyandırma lambamızı bunu anımsatıyor gibi.
atilla ilhanın dünyası yalpalıyor işkencelerdeki gençlerin kısılan seslerinde.
zaman geçiyor içimizdeki korkunun panik atağa dönüşüyle yılların içinde.
hiç acımıyor bize dünyanın efendileri.
nede olsa sürdürmek gerekiyor vahşeti.
ucuz panayırlar sahiplenmiş çığlığımızı.
ya sabır çekiyor tenorlar eski dünyanın hatıralarıyla.
yapılması gereken suçlamakmıdır hüznü yalnızlığa taşıyanları
neyin kanıtlanması gerekiyor bu kaçtığımız hayatı sorgulayanların günahlarında.
böyle bir şey elde var hüzün albümü.
kalan hüznün korkusuyla karanlığa doğru konuşmakmıdır ibretlik hayatlar için.
kavga bitmiş değilmi bu varılan hayatlardaki ucuzluğun onaylanma zorluğuyla.
12 eylül böylesine eleştirilmedi sanatsal duyarlılığın kime seslendiği sorusuna karşın.
ihmal edilmiş bir gereklilik üzerinde düşünmenin anlamsızlığı kadar yatkındır dilimize aşk.
şairin elinde şarkısı ayaklanmayı bastırıyorsa.
bunlar ne anlam ifade ediyor bu yalnız hayat için kaçındığımız fedakarlıkların ensemizdeki soluğuna inanıyorsa halkın çoğunluğu.
madımak yangınıda halen yüreklerde sızlıyor arkasındaki barbarlığa tanık oldukça hayatlar.
28 şubatın dayatmalarıyla geçen yıllar.
birileri nasıl olsa bir bedel ödüyor.
bunun eksik bıraktığını 15 temmuz tamamlamış aydınların gözünde.
işte sokaklara taşan direnişin acıya düşürdüğü görüntü yalnızca ıslık çalmak gibi karanlıkta.
halkın yoksulluğu göze çarpıyorsa şehir kültürü aramanın hayal kırıklığı içinde.
buna neden olarak gösteriliyor inanç sömürüsü.
onların vicdanı kanıyorsa ihanetlerin sıktığı kurşunlarla.
yeni bir hayat çıkarmanın umudu içinde eskiye bakışın anlamsızlığı var faşizmin şaşkınlığında.
sık sık danseden insanların görüntüsüde anlamsız tatmin olma hissini hedef aldığından.
insan doğası bu tür bir ucuzluğu satın almıyor ne yazıkki.
çünkü reklamlarla kamufle edilen hayatın ucuzluğudur satın alma gücüyle paralel gelişen lüks hayat özentisi için.
neyi ihmal ederek yaşıyor zihnimizdeki bu mücadelenin kullanışlı olması.
bunun karşılığında bir teselli yok şarkılarda var olan.
böyledir bizim sevdamız diyor zülfü livaneli arabeske rağmen soylu bir sevdaya tutunmanın ahenginde yalnızlığı aramışsa.
ilkay akkaya ve sevinç eratalay gibi müzisyenler yeni bir nesle öncülük ediyorsa tutkumuza göz dikmişlere inat.
yolda oluşumuz hatırlatacak acıları daima.
bu nedenle gençliğinde idolu olmuş bu eski zaman yalnızlıkları.
anlaşılmaz kılıyor suskunluklar acıları.
bu nedenle sevda büyütmek sosyalizmin ilkeleri demek devletsiz bırakılmışsada yoldaşlar.
örgütlü mücadele ve sendikal haklardır yasaklanmış olan.
kapitalizmde bulunmaz yaşama sevinci insan harcamanın kıyısında yaşarken devrimlerle başetme ülküsü.
uykusuzluktan kan çanağına dönen gözlerde var hayatı inkar ne kadar yıldızlara uzak düşmüşse umutlar.
mahvolmanın biriktirdiği efsunlarda suskun kalmış acılarda.
bir bayrak bekliyorsa rüzgar yaprakların kımıldamadığı bu çöl ikliminde.
hindiba şarkısındaki umutta yitirmenin şafağında keşfedilmiş yarındır sevinçle koşan yılkı atları için.
prorest müzik bir isyan değil yalnızca özlem özdildeki gibi yakalanmak baharın kokusuna.
pir sultan abdal günümüz ozanlarına bu kavgayı bırakmış insan olmanın mücadele demek olduğu zannına karşılık.
aykut kuşkaya eşref ziya ve ömer karaoğlu ezgilerle biliniyor günümüzdeki yunusun sevdası için yaşamalarıyla.
grup yeni çağ necip fazıl gibi şairleri bestelemiş yakın tarihimizin bir belgesi gibi.
bunlar sevdalanmanın acısı gibi yoğrulmuş isyanlarla.
rejimler değişti 20.yüzyılşa gelindiğinde.
ancak liberalizmin beklentisi neydi toplumdan ideolojik kuşkuları yersiz görenler için.
ahlaksızlığın neresinde toplum bir denetlemenin dışındayken insan.
bunlar tartışılıyor sosyal medyada kazanma hırsıyla bir mağdur sınıfa üstün gelmenin ayrıcalığıyla harcanıyorsa umutlar.
bunları dillerdirmenin uzağındaysa insan.
bir aydın sınıf vardı eskiden sanat ve kültürün içinden gelen.
bunu kaybetmenin zenginliğiyle kazandırılırmı toplum.
çürümenin nefes aldırması güç mücadeleye fedakarlık bekleniyorsa devrimci bilinçten.