0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
53
Okunma
Mahallem Affan dan bir esinti
Bazen eski fotolara bakıyorum hepsi birbirinden muhteşem hikâyeler aktarıyorlar bana.
Herkesin kılık kıyafeti, o kadar naif ve yerli yerinde ki, hazırlanırken gidecekleri yeri çok önemseyip emek vermişler besbelli. Hanımların saçları, bukle- bukle bakımlı. Fileli saçlar bile gördüm. Makyajlar abartısız tam kıvamında, kıyafetler zarifçe. Beylerimizin de onlardan geri kalır yönleri yok hani. Dudağın üst tarafını ince bir çizgi gibi kaplayan ya da üst dudağın tam ortasına konuşlandırılmış diş fırçası tipi bıyıklar; briyantinli saçlar, jilet kıvamında ütülenmiş pantolon, kolalı gömlekler, kravat ve diğer aksesuarlar ancak bu kadar çağdaş olur.
Yüz ifadeleri o kadar güzel ki bence mutlulukta tavan yapmışlar.
Amaç yaşarken mutlu olmaksa başarmışlar.
Aslında biraz kendimi en azından o günlerin bir kısmını yaşayabildiğim için şanslı görüyorum.
Ve o günlerin anıları bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden.
“Çiçekli entarisiyle annem geliyor aklıma,
Ütülü gömleğiyle babam
Tarçınlı karanfilli çayda dedem,
Gece sohbetlerinde anneannem
Kuyu ustasında ve pardösü fötr şapkada dayılarım,
Sonsuz bir merhamet taşıyan yüreği ile teyzem,
Bonkör ikramlarıyla komşular,
Fırıncı Ahmet
Manav Bahri amca”
Ve Affan’ı şenlendiren, renklendiren daha nice yaşam kahramanını anımsıyorum.
Ne kadar insanca yaşamışlar diye düşünüp gururlanıyorum.
Birazda hayıflanıyorum tabi ki, kıymetini bilmediğimiz, birlik, beraberlik ve dostluk kokan harika bir kültür vardı elimizde.
Şimdiyse apartman dairelerinde herkes kendi acısını içine aktarıyor.
Kim kime komşu onu bile bilmiyoruz. Sahi biz bu kadar güzel şeyden sonra
Ne ara bu kadar yabancılaştık birbirimize…