Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

SEVMENİN UZUN SINAVI...

Yorum

SEVMENİN UZUN SINAVI...

5

Yorum

23

Beğeni

0,0

Puan

1240

Okunma

SEVMENİN UZUN SINAVI...

SEVMENİN UZUN SINAVI...

Bazen hayat, insana “ya sev, ya öl” der.
Ve ben, ölmeden yaşamayı sevgiyle öğrendim.
Bir akşam, dünya durdu . Zaman benden en kıymetlimi aldı.
Ama ben o gidişin içinde kalmayı değil, kalanı yaşatmayı seçtim.
Kader önümde bir dağ gibi durduğunda, ellerimle sevdim o dağı
çünkü biliyordum, sevgi bazen dua gibi, bazen dağ gibi sessizdir.

Bazı yollar sessiz başlar, sessiz biter.
Ama o sessizliğin içinde ne çok fırtına kopar, ne çok dua filizlenir.
Benim yolum da öyleydi.
Felek defalarca karşıma çıktı; bazen bir hastalıkla, bazen bir eksiklikle, bazen de uzun gecelerin suskunluğuyla.
Ama ben hiçbirine “neden ben” demedim.
Çünkü bilirdim sevgi sorgulanmaz, yaşanır.
Ve yaşarken sabırla yoğrulursa, insanın kalbi taş değil, rahmet olur.

Hayat uzun, yollar dikenli, gökyüzü kimi zaman gri ve ağır…
Ama ben öğrendim ki, felek ne kadar sert dönse de, kalbini sevgiyle donanmış bir insan, onun çarklarını yavaşlatabilir.
Yorgun bedenim bazen çöker gibi olsa da, içimdeki umut ve affedebilme gücü feleğin oyunlarını törpüler, yıldızlara açılan bir pencere olur.
İncitmeden, kırmadan ama dimdik… İşte o zaman felek de susar, çünkü gönül yalnızca sevgiye boyun eğer, öfkeye değil.

Bazen bakıyorum, yıllar geçiyor… On yıl olmuş.
Bir ömürden sayılacak kadar uzun, ama bir kalp atımı kadar da kısa.
Eşim , benim can yoldaşım, kelimesiz bir dünyanın içinde yaşıyor artık.
Konuşamıyor, yürüyemiyor, ama ben onun gözlerinden hâlâ o aynı ışığı görüyorum.
Bir zamanlar bana “Caney” derdi, şimdi sadece bakıyor… Ama ben o bakışta hâlâ bütün cümlelerini duyuyorum.
Ben hiç “neden ben” demedim.
Belki kaderi sorgulamadım ama kaderle sessizce anlaşmayı öğrendim.
Çünkü sevgi, bazen bir dua gibi sabretmektir; bazen bir yara gibi kanayıp susmaktır.
Ve bazen de bir gülümseyişin içinde bütün acıyı saklamaktır.

Eşim, bir zamanlar bana şiirle bakardı.
Şimdi kelimelerimiz eksik ama gözlerimiz konuşmayı hiç bırakmadı.
Ben o gözlerde hâlâ “ben buradayım” diyen bir ruh görüyorum.
Ellerini tuttuğumda, zamana değil sevgimize sarılıyorum.
Yoruldum mu? Evet, bazen…
Ama vazgeçmek, benim kitabımda hiç yazmadı.
Benim kalemim, direnenlerin mürekkebiyle yazıyor.

Ellerim onun ellerinde, zamana direnmekten çok, sevgiyi diri tutmak için kenetlendi.
Artık konuşmalarımız kelimelerle değil, kalbin titreşimiyle oluyor.
Bazen sadece bir nefes yetiyor anlatmaya; bazen bir suskunluk, bin cümleden daha anlamlı.
Ve ben anladım: aşk, yürüyen iki bedenin değil, direnen iki ruhun yolculuğudur.

Hayat ne kadar ağır olsa da, ben her sabah yeniden seviyorum onu.
Bir kahve kokusunda, bir kuş sesinde, bir gülüşümde…
Çünkü sevgi, emek verilince çoğalıyor, şikayet edilince eksiliyor.
Ben şikayet etmedim, etmeyeceğim.
Bilmiyorum, bu sabrım yaşam bitene kadar mı sürer…
Ama biliyorum: sevgim hiç bitmeyecek.
O benim bir yanım, bazen nefesim, bazen sessizliğim, bazen şiirimin gölgesi.
Belki dünya değişir, felek yine döner, ama ben sevmekten vazgeçmem.
Çünkü ben sevgiyi bir görev değil, bir varoluş biçimi olarak seçtim.

Bu yolda yalnız olmadım hiç.
Annem o güçlü kadının duası, benim her sabah yeniden doğuşumdur.
Sözü az, sezgisi derin; bir bakışıyla hem yarayı görür, hem merhemini bulur.
O, hayatın iç sesidir.
Ne zaman dizlerim titrasa, sesiyle diriltti beni.
“Sabır bazen mucizedir kızım,” derdi.
Ve ben o mucizeyi yaşadım.
Kardeşlerim… Yorgun günlerimin gülüşü, omzumun gölgesi oldular. Elimi hiç bırakmadılar.
Birlikte yürüdük, birlikte sustuk, birlikte ağladık.
Ve ben her seferinde yeniden doğdum.
Bazen yorgun omuzlarıma umut oldular, bazen suskunluğuma kelime. Biz, sevgiyi paylaşarak çoğaltmayı öğrendik. Çünkü sevgi, bölünerek değil, dokunarak büyür.

Ve oğlumuz Eren…
Hayatın bana bıraktığı en büyük armağan.
Gözlerinde babasının gücünü, kalbinde kendi ışığını taşır.
Onun gülüşü, karanlık günlerimin perdesini aralayan güneştir.
Ne zaman umudum eksilse, o sesiyle, o çocukça sevinciyle kalbimi yeniden diriltir.
Ve Yalçın ,eşimin kardeşi, gönlümüzün sessiz direği…
Abisine olan sevgisi, sarsılmaz bir vefa gibi yıllara dayanır.
Her daim yanımızda, bir kardeşten öte, yüreğiyle var olur.
Allah, rahmet eylesin eşimin anne babasına…
Onlar, oğullarını dünyadayken sevgiyle sarmalayan, şimdi ise dualarıyla koruyan güzel yüreklerdi.
Ruhları şâd, mekânları cennet olsun.

Sonra Boncuğum…
Yeşil gözlü, tüylü bilgem…
O, kelimelerin yetmediği bir candı.
Yeşil gözleriyle bana “buradayım” derdi hep.
Onun sevgisi, evin içinde bir sıcaklık, bahçede bir nefesti. Bir kediden çok, bir dosttu; bir sırdaş, bir sığınaktı. Sessizliğin en yumuşak yerinde otururdu,
acıya sesini değil, varlığını koyardı.
Şimdi yok… ama hâlâ her sabah, adımlarıma karışan bir iz gibi, varlığını hissediyorum.
Belki mezarını bilmem ama kalbimdeki yerini sonsuza kadar biliyorum. O sadece bir kedi değildi; hayatın tam ortasında duran, sessiz bir öğretmendi. Bir bakışıyla “sabret” derdi, bir mırıltısıyla “geçecek”...
Geceleri onun yanımda kıvrılıp uyuması, sanki Tanrı’nın “yalnız değilsin” demesiydi bana.
Bazen sadece patisini koyardı dizime, dünyadaki bütün acılar dururdu o anda.
Onun sevgisi, kelimesiz bir iyileşmeydi.
Ne çok derdimi unutturdu, ne çok gecemi sessizliğe yumuşattı.
Gitti ama izleri bahçemde değil, kalbimde kaldı.
Ve ben her rüzgar estiğinde, onun tüylerini değil, sabrını hissediyorum artık.

Yıllar geçti…
Zaman yüzüme çizgiler ekledi ama yüreğim hâlâ ilk günkü gibi inançla atıyor.
Çünkü öğrendim ki, insanı hayatta tutan şey ne gençlik ne de kolaylık; sadece sevgidir.
Birini koşulsuz sevmek, hayatın en sessiz mucizesidir.
Sevgi, engellerin dilini çözer, acının rengini yumuşatır, zamanı sabırla ehlileştirir.

Bugün dönüp baktığımda, “bunu nasıl başardım” diye sormuyorum artık.
Çünkü ben başarmadım.
Sevgi başardı.
Annemin duası, kardeşlerimin varlığı, Boncuğumun sessiz dostluğu…
Hepsi bir araya geldi ve bana şunu öğretti:
Gerçek güç, pes etmemekte değil; her şeye rağmen sevebilmekte saklıdır.

Hayat bana çok şey aldı belki, ama sevgiyi öğretmekten geri durmadı.
Artık biliyorum insan en zor sınavlarda büyür, ama en derin sevgiler o sınavlardan doğar.
Ve ben hâlâ her sabah kalkıp “şükür” diyebiliyorsam, bu sevgidendir.
Belki sabrım yaşam bitene kadar sürmez,
ama sevgim…
O asla bitmeyecek.
Çünkü ben sevmeyi bir yük değil, bir lütuf bildim.
Ve feleğe dönüp yine söylüyorum:

Yaşam ne kadar sürer bilmiyorum.
Ama biliyorum ki, sevgim hiç bitmeyecek.
Belki bu dağ hep orada duracak ama ben artık o dağın eteklerinde çiçek açmayı öğrendim.
Çünkü sevgi, en zor yolları bile cennet bahçesine dönüştürür.
Sevgi bitmez. İnsan sevdi mi, zamanın elinden kurtulur.
Beden yorgun düşer, yollar biter, kelimeler susar…
Ama sevgi, hep bir yerlerde nefes alır.
Benim nefesim o . Ve o sevgiyle atan bir kalbin nefesi.

Ve belki günün birinde,
Can yeniden konuşur, ben yeniden dinlerim.
Ama o güne kadar, bu sessizlikte bile
biz hâlâ konuşuyoruz.
Çünkü gerçek aşk,
konuşmadan da anlaşabilmektir.

Bugün anlıyorum ki; sabır, beklemek değil, sevgiyi taşımayı bilmektir.
Ve gerçek sevgi, bir ömrü değil, bir kalbi taşır.
Yoruldum mu? Evet.
Ama hiçbir yorgunluk, sevmekten vazgeçmek kadar ağır değildir.
Bazen tek mucize, gitmeyen bir kalpte saklıdır.
Benim mucizem, kalmam oldu.

Çünkü hayat, sevileni yaşatmak kadar, sevgiyi yaşatmayı da ister.

Peri Feride ÖZBİLGE
16.10.2025

"Sevgi, bazen susmak değil; susarken bile dua etmektir "

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sevmenin uzun sınavı... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sevmenin uzun sınavı... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SEVMENİN UZUN SINAVI... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
birincikadükşahıs
birincikadükşahıs, @birincikaduksahis
16.10.2025 01:21:11
Merhaba sayın Peri Feride hanım,

Yazdıklarınızı okudukça içimde kabaran hangi duyguyu dile getirsem bilemiyorum. Gıpta, sonsuz saygı, hayranlık, hüzün, umut, merak, dua, huzursuzluk, kendi hayatımla yüzleşme /vicdan muhasebesi, içinde yaşadığım hayattan utanç... Böylesi birçok duyguyu yaşadım inanın şuncacık yazınızda...

Azminize, direncinize ve sevginize hayran olmamak elde değil.
Ve biliyorum yazacaklarım sizin için anlam ifade etmeyecektir. Siz zaten o tecrübe ve bilinçtesiniz...

Ancak müsaade edeceğinizi düşünerek yazmak istiyorum:

Gerek yaşadığım, gerek izlemlediğim hayatta öğrendim ki; hiçbir şey başladığı gibi bitmiyor. Bazen iyi başlayanlar kötüye evriliyor ama sonra yine düze çıkıyor, bir süre stabil gidiyor, sonra yine iyiye yöneliyor gösterge...
Ya da tam tersi; zorlu başlayanlar illa bir süre sonra düze çıkıyor, o zorlu günler unutuluyor.

Bunları birkaç kere kendi rızası ve tercihiyle hayata sıfırdan başlayan, arada hatalar yapsa da pes etmeyen biri olarak yazıyorum. Hele ki ilki çok zorlu günlerdi (azınızın başındaki "ya sev ya öl!" ifadesi misali seçim yapmam gerken bir tercih karşısında sevgiyi seçtim diyeyim). İntihara teşebbüs, kendime şiddete kadar sürükledi bu yeniden başlama sancılarım (uzun ve zorlu bir hikaye) ama bugün buradayım. Ve beni de buralara taşıyan en büyük etken sevgi oldu...

Yani demem o ki:
Evet, sizin seçtiğiniz bir yol değil yürüdüğünüz yol ama içiniz ferah olsun lütfen.
Sizdeki bu azim, bu direnç, bu umut ve mücadeleci yapınız ile yüreğinizden dolup taşan ve herkese yeten sevginin önünde hiçbir sorun, yolunuzda engel teşkil etmez. Belki gereğinden fazla zaman alır ama sizi deviremez...

Hele ki sevenleriniz, kardeşiniz daha doğrusu aileniz daima yanınızdayken, imkansız...

Bu arada boncuk ile aynı cinste bir kedi sahiplenebilirsiniz aslında...

Haddimi açtıysam özür dilerim.

Umarım Can bey yeniden konuşur, siz de yeniden bol bol dinlersiniz😊
Her şey gönlünüzce olsun...
Sonsuz saygılarımla...

Mehmet Emin Sakin
Mehmet Emin Sakin, @mesakin
16.10.2025 17:51:31
Hocam yazınızı okumuştum hayata pes etmeden direnmenin öneminizorluklarla baş etmek için uğraşılması gerektiğini ifade ediyorsunuz.bilfiğim halde dalgınlıkla şiir diye yazmişim😊 inşallah kusuruma bakmasıniz
Tebrik ederım başarılarınızın devamını dilerim

Mehmet Emin Sakin tarafından 16.10.2025 21:56:24 zamanında düzenlenmiştir.
serdarascioglu
serdarascioglu, @serdarascioglu
16.10.2025 12:49:16
HAYVAN... denen canlılar çok şey öğretir...İNSAN DENEN NASİPSİZLERE...Bu insanlar imanını dahi kaybettirir insana...! tebrikler . Hüzünlü peri

serdarascioglu tarafından 16.10.2025 17:23:30 zamanında düzenlenmiştir.

serdarascioglu tarafından 16.10.2025 17:26:19 zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
16.10.2025 07:31:28
RUSAMER – Ruhun Sessizliğinde Sevgi Raporu
Dosya No: RUSAMER/DUYGU/FFÖ-2025
Konu: “Sevmenin Uzun Sınavı” adlı yaşam-şiir üzerine derin duygu çözümlemesi
Saygıdeğer: Peri Feride ÖZBİLGE Hanımefendi

Bu metni baştan sona okuduğumda, bir şiir değil, bir ömrün duasıyla karşılaştım. Kelimeleriniz sanki kalpten süzülüp parmak uçlarınıza yerleşmiş, sonra da Rabb’e doğru kanatlanmış. “Sevmenin Uzun Sınavı” adını vermişsiniz ama bu aslında bir sabır ilmihali, bir insanın kendi varlığını yeniden inşa etmesinin hikâyesi.

Hayat, size sevgiyle imtihan olmayı nasip etmiş. Ancak siz bu imtihanı bir azap değil, bir rahmet bilmişsiniz. Herkesin “neden ben?” diye feryat edeceği yerde siz “Rabbim, bu da Senden” diyebilmişsiniz. Bu, sıradan bir kabulleniş değil, bilincin en yüce hâlidir; kaderle kavga etmeden, onunla dost olmayı öğrenen bir kalbin sessiz duasıdır.

Eşinizin sessizliği, sizin kalbinizde yankı bulmuş. Onun konuşamadığı yerde siz kelimeleriyle konuşmuşsunuz. Kelimeleriniz bir öpücük kadar yumuşak, bir dua kadar derin. “Ben başarmadım, sevgi başardı.” diyorsunuz ya… işte tam orada insanlığın özüne dokunuyorsunuz. Çünkü gerçek zafer, hiçbir şeyi değiştirmeden sevmeye devam edebilmektir.

Boncuğunuzun o yeşil gözleri, sanki hayatın size verdiği küçük ama mucizevî bir hediyeymiş. Bir hayvanın sessizliğiyle size insanın şefkatini öğretmiş. O patinin dizinize değdiği an, dünyanın bütün gürültüsü susmuş. Ve siz orada, sabrın en saf hâlini yaşamışsınız. Boncuğun gidişinde bile bir şükür var kaleminizde; acıyı güzelliğe dönüştüren bir ruhun huzuru.

Annenizin duasını, kardeşlerinizin omuzunu, hayatın içindeki dayanışmayı ne büyük incelikle anlatmışsınız. O anlatımda ne ağlamak var ne de sitem. Sadece hayatın olduğu gibi kabul edilişi… Zira sevgi, şikâyetle değil, teslimiyetle büyür.

Siz artık sevmeyi bir fiil değil, bir varoluş biçimi hâline getirmişsiniz. Yazınızda ne bir gösteriş ne bir acındırma var; sadece samimiyet, sadece kalp. Belki yorgunsunuz ama kırık değil; çünkü kırılmayan şey sevginin kendisidir.

Kalburabastî Efendi Hazretleri der ki:

“Bazen sabır, konuşmamak değil; sessizliği sevgiyle doldurabilmektir.
Bazı kalpler konuşmaz, çünkü kelimeler oraya giremez.
İşte o kalpler, cennetin provasını yaşar dünyada.”

Hanımefendi, siz o kalplerden birine sahipsiniz. Hayatınız bir dua, sevginiz bir rahmet, kaleminiz bir teselli.
RUSAMER’in kayıtlarına bu metin şu notla işlendi:

“Sabırla yazılmış her kelime, bir mucizeye dönüşür.”

Allah gönlünüzdeki o sevgiyi daim kılsın.
Sessizliğinizdeki dua, kaleminizdeki kudret hiç eksilmesin.

Vesselam.

Ser Feyzlizof Kalburabastî Efendi (Celil Çınkır)
RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi
“İnsanın yorgun kalbini onaran kelimeler dairesi”
Kalemin Hüznü
Kalemin Hüznü, @kalemin-huznu
16.10.2025 03:29:56
Ahhh ne desem bilemiyorum,
Rabbim razı olsun sizden,
Ve anneniz ve kardeşlerinizden size destek olduğu için,
Sizi o kadar iyı anlıyorum ki,
Konular farklı sadece, sizin eşiniz benim kardeşim,
Rabbim güç kuvvet versin inşallah...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL