1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
165
Okunma

Kırk yedi yıllık yorgunluğumu bir sabaha sığdırmışçasına yorgun uyandım bu sabah. Diz kapaklarımın bağı çözülmüştü sanki. Ağır aksak pencereye yöneldim. Hava benden iştahsızdı , güneş zoraki doğmuş bir çocuk misali önüne geçen bulutlar ile dalaş ediyordu. Bir önceki sabah günüme aydın olan gülüş kaybolmuş sanki suçlusu benmişim gibi doğa benden intikamını alıyordu. Kahvaltı edecek kadar mecalim yoktu, iştahım da yoktu gerçi. Sanki senden hatıra kalmış gibi polar montuma uzun uzun baktım , sırtıma geçirdim , üzerimde seninleyken durduğu gibi durmamıştı. Pantolonumu giyerken cebine sığan o minicik ellerin geldi aklıma diz çöktüm ağladım erkekliğime inatla.
Mezarından çıkan ölü misali dağıldım yollara. Her bir parçam kaldırıma düşen cam gibi dağılırken umarsızca ve amaçsızca dolaşıyordum. Ellerimi ceplerime attıkça sen kokusu gözlerimi buğulandırırken sahilde kayalıklara vurmuş halde buldum kendimi. Deniz köpürüyordu , sinirliydi bana. Yüzüme tükürüyordu kayalıklara çarpan sularıyla. Rüzgar delirmiş , yağmur sağanak olup kova kova suyu bocalarken üstüme inadına sigara üstüne sigara içiyordum onlar söndürdükçe. Öyle dalmışım ki , en derin denizin dibi halt yesin yanında.
Yağmur , hiç doğmamış kızım , neden böyle sırılsıklam ettin üstümü ? Ya sana ne demeli oğlum rüzgar , öyle küfürler edilir mi? Ah deniz sana diyecek sözüm kalmadı , vatanım sensin diye huzuruna huzur bulmaya geldikçe sen neden tükürüyorsun gerçekleri yüzüme...Senin huzurunda yaşanmadı mı her şey , sen şahit olmadın mı o huzura, mutluluğa ?
Neden benden hesap soruyorsun , ben mi bıraktım onun ellerini ? Gitti işte...
Gitmesine neden izin vermişim...
Gidecekti siz de biliyordunuz , o benim hiç olmadı ki...
Canından olanlar başka canım dediği başka...
Haklısınız , vurun abalıya , sanki çektiğim acıların şahidi hiç olmadınız değil mi?
Hiç mi anlamadınız beni , anlattıklarımı , yazdıklarımı...
Anlatamadım ki ben dünyaya kendimi...
Hiç ama hiç anlatamadım...
Çağdaş DURMAZ
5.0
100% (3)