Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
MuratKEREMk
MuratKEREMk

Halid bin Velid(r.a) : Allah’ın Kılıcı

Yorum

Halid bin Velid(r.a) : Allah’ın Kılıcı

0

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

128

Okunma

Halid bin Velid(r.a) : Allah’ın Kılıcı

Halid bin Velid (r.a.): Allah’ın Kılıcı

Yazar: Murat Kerem


Çölde Yükselen Bir Yıldız

Tarih bize kimi zaman öyle isimler gösterir ki, onların hayatı yalnızca kendi çağlarını değil, yüzyılları etkiler. Kılıcının gölgesinde ordular sarsılır; ama aynı kılıç imanla birleştiğinde bir medeniyetin en güçlü sembolüne dönüşür. İşte Halid bin Velid’in hayatı da böylesi bir dönüşümün ibret dolu hikâyesidir.

Mekke’nin kızgın kumları üzerinde bir genç koşuyor… Kureyş’in güçlü Velid ailesinin oğlu. Çocukluğundan beri cesur; atının üstünde rüzgârla yarışır, kılıcıyla çağının en maharetlileriyle boy ölçüşürdü. Daha genç yaşında Arap yarımadasında adı duyulmaya başlamıştı: Halid bin Velid.

Onun hikâyesi, sadece bir savaşçının değil; aynı zamanda bir kalbin dönüşümünün hikâyesidir. Dün Uhud’da Müslüman ordusunu dağıtan, bugün Peygamber’in sancağı altında savaşan… Dün kılıcını İslâm’a doğrultan, bugün o kılıcı İslâm’ın en güçlü silahı yapan bir adam…


Cahiliyenin Kılıcı

Halid, Mekke’nin ileri gelenlerinden biriydi. Savaş meydanları onun için hem oyun hem de şöhret vesilesiydi. Özellikle Uhud Savaşı’nda, taktik zekâsıyla İslâm ordusunun arkasını çevirerek büyük bir zafere imza atmıştı [1]. O gün birçok sahabe şehit oldu ve Halid’in adı korkuyla anılmaya başladı.

Ama zaferlerin gururu gönlünde huzur doğurmuyordu. İçinde bir boşluk vardı. Kazandığı her savaş, kalbine yeni sorular bırakıyordu:
“Ya bu Muhammed (s.a.s.) gerçekten Allah’ın elçisiyse? Eğer öyleyse ben neredeyim?”


İslâm’a Yolculuk

Hudeybiye Antlaşması sonrası Mekke’nin havası değişmişti. Müslümanlar büyüyor, güçleniyordu. Halid bu yükselişi hayranlıkla izliyordu. Hatta bir gün kendi kendine şöyle dedi:
“Bu işin sonu belli… Muhammed’in yolu galip gelecek. Ben hâlâ neden bekliyorum?”

Kardeşi Velid bin Velid, daha önce Müslüman olmuştu. Ona sık sık mektuplar göndererek şöyle diyordu:
“Ey kardeşim! Senin gibi akıllı birinin hâlâ kararsız oluşuna hayret ediyorum. Resûlullah seni soruyor, ‘Halid nerede?’ diyor.” [2]

Bu sözler Halid’in yüreğini daha da derinden yaraladı. Günlerce düşündü. Sonunda kararını verdi. Gece vakti Mekke’den ayrıldı, Medine yollarına düştü. Yolda Amr bin Âs ve Osman bin Talha ile karşılaştı; onlar da aynı amaçla gidiyorlardı. Hep birlikte Medine’ye vardılar.

Allah Resûlü’nün huzuruna girdiklerinde Halid’in dili tutuldu. Yıllardır korkusuzca savaşan bu yiğit, şimdi mahcup bir çocuk gibiydi. Efendimiz (s.a.s.) ona tebessüm ederek şöyle buyurdu:
“Geç kalışın canımı sıktı ey Halid! Ama Allah seni buraya getirdi.” [3]

Halid o anda kelime-i şehadet getirdi ve Müslüman oldu. Hayatının geri kalanında, adeta bu geç kalışın telafisini yapmak istercesine bütün gücünü İslâm için harcadı.


Allah’ın Kılıcı

Mute Savaşı… Rum ordusunun yüz binlerce askeri karşısında Müslümanlar sadece birkaç bin kişiydi. Komutanlar birer birer şehit düştü. Sıra Halid’e gelmişti. Daha yeni Müslüman olmuştu ama sancağı eline aldı. Günlerce süren çetin savaşta zekâsı, taktikleri ve cesaretiyle orduyu bozgundan kurtardı [4].

Medine’ye döndüğünde Peygamber Efendimiz (s.a.s.) onun için şu sözü söyledi:
“Halid, Allah’ın kılıçlarından bir kılıçtır.” [5]

O günden sonra adı hep böyle anıldı: Seyfullah – Allah’ın Kılıcı.


Zaferden Zafere

Huneyn’de, Tebük’te, Yermük’te… Halid bin Velid’in ismi hep zaferlerle anıldı. O, sadece savaş meydanlarının kahramanı değil; aynı zamanda stratejinin ustasıydı. Düşmanı şaşırtan manevraları, az ordularla büyük zaferler kazanması onun dehasını gösteriyordu [6].

Ama o hiçbir zaman, “Ben kazandım” demedi. Hep şunu söyledi:
“Zaferi kazanan Allah’tır. Biz sadece O’nun kullarıyız.”


Teslimiyetin Zirvesi

Hz. Ebubekir döneminde Halid, İslâm ordularının başında nice fetihler yaptı. Onun sayesinde Arabistan’ın büyük bir kısmı İslâm’a açıldı. Fakat Hz. Ömer halife olunca farklı bir karar aldı: Halid’i komutanlıktan aldı [7].

Bu karar, dışarıdan bakıldığında şaşırtıcıydı. Ama Hz. Ömer’in gerekçesi açıktı: İnsanlar zaferleri Halid’e nispet ediyor, “Onu yenmek imkânsız” diye düşünüyorlardı. Oysa zaferin sahibi Allah’tı.

Peki Halid ne yaptı? Ne kırıldı; ne isyan etti. Sadece şu sözü söyledi:
“Ben Allah için savaşıyordum, Ömer için değil.” [8]

Ve sıradan bir asker gibi orduda görevine devam etti. İşte bu teslimiyet, onun gerçek büyüklüğünü gösterdi.


Veda ve Miras

Hicri 21’de, Humus’ta hastalık yatağında son nefeslerini verirken dudaklarından şu sözler döküldü:
“Benim üzerimde kılıç yarasından sağlam bir karış yer yok. Ama kaderime bakın ki yatağımda ölüyorum. Korkakların gözü aydın olsun!” [9]

Onu toprağa verdiklerinde, İslâm dünyası sadece bir kumandanını değil; aynı zamanda imanla yoğrulmuş bir yiğidini uğurluyordu. Gözler yaşlı, dillerde dua vardı; gönüllerde ise onun mirası yankılanıyordu.


Cesaretin ve Teslimiyetin Abidesi

Halid bin Velid (r.a.) bize şunu öğretiyor: Cesaret, imanla birleştiğinde gerçek bir güce dönüşür. Ve asıl büyüklük, makamda değil; Allah’a teslimiyettedir.

Onun hayatı, çölde koşan bir gençten İslâm’ın kılıcına uzanan bir yolculuktur. Bizim için de bir davettir:
“Hayatın kılıcını doğru yerde, doğru niyetle kullan.”

Bugün bizler için de sorular aynı: Gücümüzü, yeteneğimizi, imkânlarımızı hangi yolda harcıyoruz? Zaferi kendimize mi yazıyoruz, yoksa Allah’a mı teslim ediyoruz? Halid’in hayatı bir ayna gibi önümüzde duruyor. Bize düşen, o aynaya bakıp kendi yolculuğumuzun istikametini belirlemek.


Kaynakça

[1] İbn Hişâm, Sîretü’n-Nebî.
[2] İbn Sa’d, Tabakât, III, 279.
[3] Taberî, Târîh, II, 403.
[4] Vâkıdî, Kitâbü’l-Meğâzî, II, 759.
[5] Buhârî, Meğâzî, 44.
[6] Halid Mahmud, Halid bin Velid: Seyfullah.
[7] İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, VII, 93.
[8] Taberî, Târîh, III, 287.
[9] İbn Asâkir, Târîhu Dımaşk, II, 123.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Halid bin velid(r.a) : allah’ın kılıcı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Halid bin velid(r.a) : allah’ın kılıcı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Halid bin Velid(r.a) : Allah’ın Kılıcı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL