0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
132
Okunma
Doğanın Elektrik Harikaları ve Allah’ın “Nur” İsminin Tecellisi
Yazar: Murat Kerem
Karanlığı yaran küçücük bir ışık huzmesinin insan ruhunu nasıl rahatlattığını hiç düşündünüz mü? Gece vakti ormanda ansızın parlayan bir ateş böceği, derin denizin zifiri karanlığında beliren bir balığın ışığı ya da gökyüzünü aydınlatan bir şimşek… Hepsi bize görünmez bir hakikati fısıldar: Karanlık hiçbir zaman mutlak değildir. Allah’ın “en-Nûr” isminin tecellisiyle, varlık âleminin en kuytu köşelerinde bile bir ışık yanar. Bu ışık bazen yol gösterir, bazen hayat verir, bazen de sadece kalbe huzur taşır.
Doğanın Elektrik Harikaları
İnsanlık elektriği yalnızca son iki asırdır üretebiliyor: ampuller, kablolar, bataryalar, santraller… Oysa doğa, milyonlarca yıldır hiçbir kabloya, pile ya da teknolojiye ihtiyaç duymadan elektriği üretmekte.
• Elektrik yılan balığı, vücudundaki elektrosit adı verilen özel hücreler sayesinde 600 volta kadar elektrik şoku üretebiliyor. İnsanların ölümcül akımları dahi zor ürettiği bir enerjiyi, o tek bir kas hareketiyle ortaya çıkarıyor.
• Elektrikli vatoz, 200 volta kadar enerjiyle avını sersemletiyor.
• Ateş böcekleri, vücutlarında gerçekleşen biyolüminesans reaksiyonlarıyla gecenin karanlığını süslüyor.
• Derin deniz balıkları, milyonlarca yıl boyunca karanlık sularda “biyolojik fenerleriyle” yolunu buluyor.
Bunların hiçbiri laboratuvar ürünü değildir. Her biri doğuştan bu yetenekle donatılmıştır.
Işığın Kaynağı ve İlâhî Tecelli
Kur’ân’da Allah’ın isimlerinden biri “en-Nûr”, yani ışık ve aydınlatandır. Nur ismi, sadece gözle görülen ışığı değil; aynı zamanda hakikati açığa çıkaran aydınlığı da ifade eder.
Kur’ân buyurur:
“Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nûr, 24/35) [1]
İmam Taberî bu ayeti tefsir ederken nurun hem hakiki ışık hem de hidayet anlamına geldiğini belirtir [2]. Yani Allah, hem gözleri aydınlatan ışığın hem de kalpleri aydınlatan hakikatin kaynağıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle dua etmiştir:
“Allah’ım! Kalbimde nur, gözümde nur, kulağımda nur, sağımda nur, solumda nur, üstümde nur, altımda nur, önümde nur, arkamda nur kıl. Allah’ım! Bana nur ver.” (Buhârî, Daavât, 9) [3]
Bugün bir ateş böceğinin ışığında, bir denizanasının parıltısında ya da bir yılan balığının ürettiği enerjide Allah’ın “Nur” isminin küçük bir yansımasını görebiliriz:
• Çünkü ışık, karanlığı dağıtır.
• Çünkü enerji, hayata canlılık verir.
• Çünkü nur, hakikati görünür kılar.
İmam Gazâlî, el-Maksadü’l-Esna adlı eserinde şöyle der:
“Nur, kendisi zâhir olup başkasını da zâhir edendir.” [4]
İnsan aklıyla ürettiğimiz ampul, projektör ya da telefon ışığı sınırlıdır. Bir gün bozulur, söner, tükenir. Oysa doğadaki nur tecellisi milyarlarca yıldır sürmektedir; denizin dibinde, ormanın kuytusunda, çölde ve gökyüzünde…
Bilim ve İman Arasında Köprü
Bilim bize nasıl olduğunu anlatır: hücrelerdeki elektrositlerin iyonları hareket ettirmesi, biyolüminesansın kimyasal tepkimeleri…
İman ise bize niçin olduğunu fısıldar: Her şey, Allah’ın kudret ve “Nur” isminin bir yansımasıdır.
Bediüzzaman Said Nursî şöyle der:
“Evet, nur, vücudu gösterir, vücudun alâmetidir. Her şeyin vücudu nurla bilinir. Nursuz hiçbir şey bilinmez.” (Sözler, 33. Söz) [5]
Ateş böceği bir lamba, yılan balığı bir jeneratör, denizanası bir projektör gibidir. Ama aslında hepsi, kâinat kitabında yazılmış ilahî bir ayettir.
İnsan teknolojisi, doğadan ilham alarak ışık üretmeye çalışır. Oysa Allah’ın “Nur” ismi, doğada ezelden beri tecelli ediyor. Her ışık huzmesi, her enerji kıvılcımı bize şunu fısıldar:
“Karanlıkları dağıtan bir Kudret var.”
Mevlânâ’nın dediği gibi:
“Güneş doğunca mumların ışıkları söner. Allah’ın nuru doğunca da bütün nurlar kaybolur.” (Mesnevî, II/1192) [6]
Ve Kur’ân’ın veciz ifadesiyle:
“Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nûr, 24/35) [1]
Tefekkürün Daveti
Ey insan! Gözünün önünde parlayan küçücük bir kıvılcımdan bile Rabbinin nurunu görebiliyorken, hâlâ karanlıklarda kalmaya razı olacak mısın?
Her ateş böceği sana “Bir ışık var!” derken, her şimşek “Kudret konuşuyor!” diye haykırırken, sen hâlâ sessiz mi kalacaksın?
Artık karanlıklardan aydınlığa yürümeyecek misin?
Kaynakça
[1] Kur’ân-ı Kerîm, Nûr Sûresi, 24/35.
[2] Taberî, Câmi‘u’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân.
[3] Buhârî, Sahîh, Daavât, 9.
[4] İmam Gazâlî, el-Maksadü’l-Esna fî Şerhi Esmâillâhi’l-Hüsnâ.
[5] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 33. Söz.
[6] Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî, II/1192.