0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
298
Okunma
Doğup büyüdüğüm evde her şeyden önce yalnız kalmayı ve ne olursa olsun kendi başımın çaresine bakmayı öğrendim. Şimdi dönüp baktığım zaman, çocukken yaptığım bütün hatalarımın ve yalanlarımın tamamının bu yalnızlıktan kurtulmak için atılan sessiz yardım çığlıkları olduğunu görebiliyorum. Hâlâ yaşımı almaya devam ettikçe, sessizce yardım bekleyişim ne kadar değişmiş olursa olsun, benim haricimdeki kimse bırakın beni zamanında görmeyi, sonradan dahi olsa bir farkındalığa ulaşamadı.
İnsanlar, çocuklukta zorunlu öğretilmişlikleri büyüyüp bir yetişkin olduklarında da bilinçli olarak tercih etmeye devam ederler. Ben de büyüdükçe çocukken en iyi öğrendiğim şeyle hayatımı şekillendirmeye devam ettim. Bütün sancılarına ve zorluklarına katlanmak zorunda kalsam da, her koşulda yalnız olabilmeyi sürdürdüm. Yavaş yavaş, fark etmeden öyle bir evreye geldim ki, istesem de kimseyi gerçekten tam anlamıyla hayatıma dahil edemedim. Bana gerçekten el uzatan, yalnızlığımın içinden çekip çıkarmaya çalışan insanları bile görmezden gelmek zorunda kaldım. Çünkü artık yalnız olamayacağıma inancım ve yalnız kalmamaya ihtiyacım yoktu.
Vaktinde beni duymayan, görmeyen herkes, gün gelip ben kendimi sakladığımda, onların hiçbir hataları yokmuşçasına beni suçlamaya başladılar. Baş edemediğim konularda dahi bir çıkış yolunu hep kendim bulmaya çalışıp işleri elime yüzüme bulaştırdığımda da beceriksizliğimden ve inadımdan şikâyetçi oldular.
İşte o zaman anladım ki, insanoğlu bir gün zamanı geldiğinde yalnızlığa her şekilde zaten mahkûm kalmak zorunda olacak. O yüzden kaçıp kurtulmaya çalışmaktansa, susup kabullenmek ve yalnızlığı kendinize arkadaş edinmeyi bilecek olgunluğa gelmek, gösterebileceğiniz en güçlü duruş olacak.
5.0
100% (1)