0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
167
Okunma
21.07.2003 / Cide
saat 10.30 civarıydı broma geldiğimde..bir iki müşteri ’veli nimet’var..
onlarla uğraşırken ortalık birden daha da aydınlandı..
eski petrol lambası yanarken birden lüx lambası yakılmış..
lüx lambayla aydınlanırken elektrik lambası hem de yüz mumluğu
ortalığı aydınlatmış..edison ışığıyla, ya da dolunayla aydınlanırken birden
sabah güneşi doğuvermişti de loşluk nurdan bir ışığa bürünmüş..
nurani bir aydınlıkla aydınlanmış gibiydi bromuz ve içimiz !..
göz alıcı değil gönül alıcı.. beyin yorucu değil, okşayıcı, dinlendirici,
huzur verici, sevindirici bir aydınlık içinde buluvermiştik birden, kendimizi!..
ve bu ruhu dinlendirici, mehtap aydınlığı içinde, tılısımlı bir ses; ses değil sada!..
kulağa, kalbin kulakçığına: ”günaydınlar!..” deyip, fısıldayan, kılcal tellerini titreten,
sihirli bir flüt, sihirli bir nefes bir tını
kalbim bir hoş olmuş, beynim uyuşmuş.. büyülenmiş bir haldeyim!
o sihirli, nurani aydınlığa, o sihirli büyüleyici sese yöneldiğimde:
mevsimlerdir beklediğim, görmek istediğim mor karanfille boyandı gözlerim.
gül fidanı boyu, endamı, edası…sarı yazma çiçeği defne kokusuyla bambaşka
bir çiçekti, Cide sahillerinin bu mor karanfili!.. hafif rüzgar esintisiyle
ırgalanımı, salınımı.. hele kaş altında sızın bakışı.. ceylan şehlası mı desem,
kurşuni bulutlar arasına ışıldayan güneş şulesi mi, gecelerin süsü mehtap
tülüne bürünmüş dolunay mı, yolda kalmış yolcunun, dağ doruklarında
bekleşen çobanların umut ışığı sabah yıldızı mı desem!..
onlara uzanırcasına, onları kucaklaşırcasına
fırlamışım yerimden, yönelmişim, daracık mekanın içinde, şimşek, elektrik akımına
dokunacakmışım korku ve heyecanıyla ,uzatıp elimi: “hoş geldin!..” dememle,
sağ ellerimizin bir mıknatısın zıt kutupları gibi kıvılcımlandığı
hissiyle ; onun sakin ince, nazik elinin benim titrek, ürkek ellerimin parmakları arasında
sanki içimin elektrik akımı, atomlarımın elektronları onun ellerine akıyordu ki
başını çevirmesiyle;
beynim ve yüreğim söz birliği etmişçesine
“hayır, hayır!.. bu kez bir öpücük… kendini çok özlettin, çirkin kız!..” hep öyle derdim.
O da çirkin olmadığını bildiği için olacak alınmaz, kinayeen söylediğimi bilir
hafif gülümser.. yine öyle oldu, soğukça olsa da gülümsedi… mor karanfil
başını uzattı... kutsal bir mabedi, saygı duyulan, uhrevi bir varlığı niyaz eder gibi
alnından niyaz ettim… evet ona öpme denmez.. kelimenin ta anlamıyla yürekten ve
beyinden gelen en kutsal duyguyla niyaz eyledin alnından çirkin kız dediğim,
güzelliğini şirinliğini Cide’den almış mı desem Cide güzelliğini şiirselliğini
ondan almış olmalı mı desem...cihan cihan olalı görmemiş olmalı böyle
cihan güzeli civan bir Cihan’ı !..
Haziran 2003
Cide