5
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
412
Okunma

“Bazı insanlar doğuştan yetimdir, bazıları ise hayattayken yetim kalır…”
Onun adı Hüseyin İnan.
Ama herkes ona Dino dermiş.
Çünkü sokakta öğrendiği raconu, balide boğduğu acıyı, Robin Hood misali adalete susamış kalbini tek bir lakap taşıyabilirdi: Dino.
Bir insan düşün ki;
daha doğarken annesinin kucağı değil, mahallenin paslı kaldırımları kundak olur ona.
O taşların soğuğu, ekmekten daha önce tanışır yüreğiyle.
Sevgiyle değil, kavgayla beslenir.
Anne sesiyle değil, küfürle büyür.
O yüzden de mahallenin dilinde Dino olur:
huysuz, gözü kara, mert, balili ama yüreği altın bir adam.
Çocukken dizlerini kanatan taşlar, annesinin yokluğunu unutturamadı.
Babasının elinden tutacak yaşta bile elleri balinin buharına tutunmuştu.
Bir tek bali serinletiyordu yüreğini,
o kavrulmuş, hayallerin kömürleştiği yüreği.
Ama kimse bilmezdi ki:
bali bağımlıları en çok, hayatın buharlaşan sevgisinden bağımlı kalır.
Her nefeste dünyayı unutmak isterken,
aslında her nefeste dünyaya haykırıyordu Dino.
Dino’ydu çünkü;
çocukların harçlığını gasp eden torbacılara meydan dayağı atan,
bir annenin gözyaşını silmek için cebindeki son parayı paylaşan,
ama geceleri kendi karanlığına yenilen bir delikanlıydı.
Bir gece kavganın ortasında önce dişini, sonra çenesini kırdırdı.
Sonra yetmedi, bacağında bir kurşunla sürüklendi.
Ama yine de dimdikti, çünkü Dino düşse bile yüreği ayakta kalıyordu.
Gencecik yaşında evlendi.
İlk eşinden iki oğlu oldu.
Bir sıcak yuva sandı, ama meğer yangınmış o evin içi.
Kadın, onun yüreğini, elini, emeğini yiyip bitirdi.
Bir süre sonra ayrıldılar.
Sonra ikinci bir kadına tutundu Dino.
Ama bu defa kadının önceki evliliğinden kalan iki çocuğa bile
“Benim evlatlarım” dedi,
ama o kadın da Dino’nun umutlarını harcayıp gitti.
Sevmeyi öğrendiği kadınlardan bile yara aldı Dino.
Çünkü en yakını sandığı insanlar,
onu yarı yolda bırakmakta ustaydı.
Dayısının yanında diş teknisyeni oldu.
Eline bir meslek geçti.
Ama sokak kökenli bir yürek,
kimsenin haksızlığına boyun eğemezdi.
Patronların zalimliğine dayanamadı,
kimi zaman kavga edip çıktı,
kimi zaman susup yine devam etti,
ama hiç hakkını tam olarak alamadı.
Çocukları için ayakta kalmaya direndi Dino.
Mahallesinde bile hak koruyan,
çocuklara sahip çıkan,
esrara eroine savaş açıp
kendi balisini gizleyen bir adamdı o.
İşte bu yüzden mahallede ona Dino lakabı yakıştı.
Robin Hood’un Anadolu versiyonu,
ama kalbi sürekli kırık bir adam.
Bir gün,
insanların bencilliği,
kendi omzunda biriken yorgunluk,
en yakınlarının bile açtığı yaralar
onu ikinci kattaki pencereden boşluğa itti.
Bir bacağı paramparça oldu.
Çenesi, dişleri dağıldı.
Ama aslında kırılan bacağı değil, umutlarıydı Dino’nun.
O atlayış, ölmekten çok
“Ben bittim!” demenin haykırışıydı.
Ama toprak bile onu almadı.
Hastane yatağında gözlerini açtığında,
hayat onunla bir pazarlık daha yapmak istiyordu sanki.
Ve işte ben onu orada tanıdım.
Bir hastane odasında,
kirpikleri firari,
yüzü hem kabadayı hem çocuksu bir tebessümle yaralı.
Yattığı yerden bile
hemşirenin moralini, doktorun halini düşünen,
elinde varsa ikramını paylaşan Dino…
Hâlâ dünyayı kurtaracak kudreti var sandığı
koca yürekli bir adam.
Şimdi ameliyat masasına girecek.
Belki bacağını onaracaklar,
belki çenesini dikecekler,
ama asıl tedavisi gereken
kırık kalbi,
yoksun bırakılmış sevgisi,
ve kendisine bile ihanet eden güven duygusu.
Çünkü Dino’nun hikâyesinde
bir tek balinin dumanı yoktur;
annesinin sevgisizliği,
eşlerinin onu sömürmesi,
dost bildiklerinin hançeri,
sokakların acımasız raconu
ve yoksulluğun iliklerine kadar işlediği
bir gölge vardır.
Onu bu hale getiren
sadece bali değil,
hayatın umarsız buharıydı aslında.
Yarın ameliyattan çıktığında
bir karar verecek Dino:
Oğlu için,
kendi için,
o Robin Hood yüreği için
yeniden ayağa kalkacak.
Belki Sivas’a gidecek,
bir ev kiralayıp iki oğluyla sıfırdan başlayacak.
Belki kendine ufak bir dükkân açıp
“Artık kimsenin hakkına muhtaç değilim” diyecek.
Belki eski çetesine bile
“Ben artık yokum!” diyecek.
Ama ne yaparsa yapsın,
o yüreği değişmeyecek Dino’nun.
Çünkü Dino,
kendi yanarken bile
başkasına su uzatan bir adam.
Çünkü Dino,
kendini yok ederken bile
çocukları için dua eden bir baba.
Çünkü Dino,
kırık bir kalple bile
sevgiyi satmayan bir insan.
Ben ona baktığımda
görüyorum ki;
bazı insanlar asla gerçekten düşmez.
Çünkü Allah onlara
bitmeden hikâyeyi bırakmaz.
Dino da bitmedi…
bitmeyecek de.
Belki bir gün,
iki oğluyla tertemiz bir evde
duman değil,
kahkahalarla dolu bir sabah uyanır.
Belki o sabah,
ilk kez kendine ait bir sıcak yuvada
“Bitti!” demez de
“Başladım!” der Dino.
Hayat şunu öğretiyor:
En yakın bildiklerin bile
bir gün sırtını dönebilir.
Ama insan kendine güvenmediği gün
gerçekten kaybeder.
O yüzden Dino,
ameliyat masasında sadece bacağını değil,
kendi değerini de onarmalı.
Çünkü çocuklarına miras bırakacağı en büyük servet,
bir babanın yeniden ayağa kalkışıdır.
Unutmayın:
İnan bitmeden,
hikâyesi bitmez.
“Bazen bir insan düşer,
ama düşüşü bile umut taşır…”
Peri Feride ÖZBİLGE
28.06.2025