0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
154
Okunma
Namaz İslam’ın ibadetlerinden biridir ve Kur’an-ı Kerim’de sıklıkla övülmüş ve emredilmiştir. Ancak namazın nasıl kılınacağına dair ayrıntılar özellikle mezheplerin görüşleri ve hadisler çerçevesinde farklılık gösterebilmektedir. Bu durum "Kur’an’a göre namaz nasıl kılınır?" sorusunu ortaya çıkarmaktadır. Kur’an’a dayalı bir anlayışla namazı incelemek dinin özüne uygun bir uygulama geliştirmek açısından önemlidir. Zira bir ibadet olmanın ötesinde insanın Allah ile kurduğu derin iletişimi manevi bir bağın kuvvetlenmesini ve ruhsal arınmayı temsil eder. İslam’da namaz sadece Allah’a kulluk etmek değil aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilincini geliştirmek için de bir araçtır. Namaz müslümanların Allah’a olan kulluk görevlerini yerine getirirken aynı zamanda toplumsal bilinç ve sorumluluk duygusunun gelişmesine katkı sağlar. Namaz kılmak yalnızca bireysel bir ibadet değil aynı zamanda insanın toplumsal ilişkilerine yansıyan bir davranış biçimidir. Namazda Allah’a yönelirken kalpteki niyetin saflığı ve ruhsal arınma önemlidir. Bu sadece Allah’ın huzurunda olmakla sınırlı değil aynı zamanda toplumdaki zorluklara duyarlı olmayı da içerir. İslam’da namaz kılarken "zekat vermek" ve "muhtaçlara yardım etmek" gibi diğer ibadetler de müslümanların toplumsal sorumluluk bilincini pekiştiren unsurlardır. Kur’an-ı Kerim’de namazın bireysel olarak Allah’ı anmanın ötesinde toplumsal sorumluluğu hatırlatıcı bir özellik taşıdığı vurgulanır. Nitekim Ankebut Suresi 45. ayette şöyle denir: "Kitaptan sana vahyedileni oku ve salatı kıl şüphesiz salât fahşadan ve kötülükten men eder. Ve kesinlikle Allah’ın Zikri daha büyüktür. Ve Allah ne yapıyorsanız onu bilir." Bu ayet namazın sadece bir ritüel olmadığını aynı zamanda bireyin hayatını doğru yolda tutmak için bir denetim mekanizması işlevi gördüğünü gösterir. Namaz insanı kötü alışkanlıklardan ve başkalarına zarar vermekten korur. Namaz kılmak İslam’da önemli bir ibadet olduğu kadar bazı koşulların yerine getirilmesiyle mümkün olur. Bu koşullardan biri abdest almadır. Namaz kılabilmek için abdestin geçerli olması gerekir. Kur’an’da Nisa Suresi 43. ayette şöyle buyrulmuştur: "Ey iman edenler sarhoşken ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken yolculukta olmanız dışında yıkanıncaya kadar salata yaklaşmayın." Namazda temizlik son derece önemlidir bu yüzden abdest almak gereklidir. Ayrıca abdest sadece cinsel ilişki ve tuvalet ihtiyacı sonrası bozulur gaz kaçırmak, kanamak, kadının adet görmesi ve kadınlarla tokalaşmak ise abdestin bozulmasına neden olmaz. Abdestsizlik durumunda su bulunmazsa temiz toprak ile teyemmüm edilerek namaz kılınabilir. Maide Suresi 6. ayette bu durum şöyle açıklanır: > “Ey iman edenler! Salata kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın ve başlarınızı ve ayaklarınızı iki ayak bileğine kadar meshedin. Ve eğer cünüp iseniz tam temizlenin. Eğer hastaysanız yahut seyahat üzerinde yahut sizden biriniz tuvaletten gelmişse ya da kadınlara dokunmuşsanız ve su bulamamışsanız teyemmüm edin. Temiz toprağı yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size hiçbir güçlük çıkarmak istemiyor. Fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak istiyor. Umulur ki şükredersiniz.” Bu ayet namazın kabul olması için gerekli olan temizlik koşulunun önemli bir ibadet kısmı olduğunu vurgular. Kur’an’da namazın kılınış şekline dair temel unsurlar belirtilmiştir. Kıyam (ayakta durma), rüku (eğilme), secde (yere kapanma) gibi hareketler açıkça ifade edilmiştir. (Hac 22:77, Alak 96:19 Bakara 2:43). Ancak bu hareketlerin ne kadar süreyle hangi düzenle yapılması gerektiği okunacak sureler ve dualar gibi ayrıntılar bireyin tercihine bırakılmıştır. Örneğin secde veya rüku sırasında okunacak tesbih sayıları ya da dualar Kur’an’da zorunlu kılınmamış kişinin içtenliğine ve samimiyetine bırakılmıştır. Kur’an’da namazın rekat sayıları da belirtilmemiştir. Nisa Suresi 101-103. ayetlerinde savaş anında birer rekat kılınıp iki grubun toplam rekat sayısı iki rekat olduğuna göre namaz en az iki en çok istenen sayıda rekattan oluşur. Bugün uygulanan sabah, öğle, akşam gibi namazların rekat sayıları İslam toplumları tarafından belirlenmiş ve bir gelenek haline gelmiştir. Ancak bu durum farklı rekat sayılarında namaz kılmanın yanlış olduğu anlamına gelmez. Aksine rekat sayıları kişiye veya cemaatin kolaylığına göre ayarlanabilir. Cemaatle namaz kılınırken bir düzen oluşturmak için sabit rekat sayıları kullanılabilir ancak yalnız başına kılınan bir namazda bu serbest bırakılmıştır. Kur’an’da namazda okunacak sureler konusunda da bir sınırlama getirilmemiştir. İsteyen kişi Fatiha Suresi’ni okuyabilir, isteyen başka bir sureyi tercih edebilir ya da dua ederek Allah’ı zikredebilir. Önemli olan ibadetin bilinci ve samimiyetidir. Tarihsel süreçte namazın belirli bir düzene oturtulması mezhepler döneminde toplu ibadetlerin kolaylaştırılması amacıyla gerçekleşmiştir. Bu düzenlemeler namazın kıyam, rüku, secde ve oturuş gibi temel unsurlarını pratik bir hale getirmek için yapılmıştır. Ancak bu düzenlemeler Kur’an’ın kesin hükümleri olarak görülmemelidir. Namaz sırasında ellerin kaldırılması, sağa sola selam verilmesi gibi uygulamalar da bu düzenlemelere örnektir. Kur’an’da bu tür ayrıntılar yer almamakla birlikte ibadetin ruhuna zarar vermediği sürece bu uygulamalarda bir sakınca görülmez. Ancak bu tür uygulamaları farzlaştırmak doğru değildir. Farklı mezhepler (Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli gibi) namazın kılınışında küçük detaylarda farklı uygulamalar benimsemiştir. Örneğin ellerin kaldırılması (Raf’u’l-Yedeyn) veya teşehhüd sırasında yapılan dualar mezhepler arasında değişiklik gösterir. Namazda örtünme toplumsal bir gerekliliktir ve Allah’ın huzurunda kişiyi cinsel ve duygusal ilişkilerden korumak amacı taşır. Bununla birlikte Allah vücutları yaratan ve bunları işlevsel kılan biri olduğundan bedenin çıplaklığı hakkında takınılan tavırlar meleklere ya da Allah’a etki etmez. Araf Suresi 26. ayette: "Adem oğulları muhakkak size haya yerlerinizi örtecek ve süsleyecek giysi indirdik. Takva giysisi bu en iyisidir. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar." Bu ayet örtünmenin temel amacının toplumsal bir düzen kurmak ve insanı hem fiziksel hem de manevi anlamda korumak olduğunu belirtir. Namazda kıblenin yani Kabe’ye yönelmenin önemli bir yeri vardır. Kıble aynı zamanda birleştirici bir unsurdur tüm müslümanlar farklı coğrafyalarda olsa da Allah’a yönelmek için aynı noktaya yönelirler. Bakara Suresi 150. ayette şöyle denir: "Ve nereden çıkarsan yüzünü sınırlanmış mescide çevir. Ve nerede olursanız zalimlerden başka kimsenin aleyhinizde bir delili olmasın diye yüzünüzü o yana çevirin." Bu namazın bir birleştirici yönü olduğunu gösterir. Bakara Suresi 115. ayette ise daha da derinleşir: "Ve doğuda batıda Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır. Şüphesiz Allah sınırsızdır ve her şeyi bilendir." Bu ayet kıblenin sadece coğrafi bir yönelim değil aslında insanın Allah’a olan yönelişini sembolize ettiğini belirtir. Allah her yerdedir ve ona yönelmek insanın kalp ve ruhuyla yaptığı bir arınma eylemidir. Namaz bireyi sadece Allah ile ilişki kurmaya değil aynı zamanda toplumla da barış içinde yaşamaya yönlendirir. Namazda okunan duaların anlamlarını kavrayarak kişi Allah’a gerçekten yöneldiğini hissedebilir. Nisa Suresi 43. ayetinde sarhoşken namaz kılmanın yasaklanması kişinin ne söylediğini bilmeden yapılan ibadetin anlamlı olmayacağına dair bir uyarıdır. Namazda okunan sureler ve dualar dil ve kalp ile birlikte anlam kazanır. Bu nedenle Allah’a yönelirken sadece dışsal bir davranış olarak namaz kılmak değil aynı zamanda kalpten ve içten bir bağlılık ve bilinçli bir yöneliş gereklidir. Kur’an’da namazın kılınışına dair tüm temel bilgiler yer almaktadır. Bunun dışında kalan detayların serbest bırakılması Allah’ın kullarına tanıdığı kolaylık ve esneklik olarak anlaşılmalıdır. Bazı kimseler namazın tüm detaylarının Kur’an’da belirtilmemiş olmasını bir eksiklik olarak görse de bu yaklaşım Kur’an’ın rehberlik niteliğini anlamamaktan kaynaklanmaktadır. Kur’an dini anlamada temel bir kaynaktır ve insanlar bu kaynağı esas alarak ibadetlerini şekillendirebilir. Kur’an’a göre namaz kıyam, rüku ve secde gibi temel hareketlerden oluşur. Rekat sayıları, okunacak sureler ve dualar gibi konular bireyin samimiyetine bırakılmıştır. Cemaatle namazlarda düzen sağlamak için sabit uygulamalar geliştirilebilir ancak bireysel ibadetlerde bu zorunlu değildir. Namazın esası Allah’a içten bir bağlılıkla teslimiyet göstermektir. Kur’an insanlara din adına yeterli rehberliği sunmaktadır. Namaz konusunda da gerekli olan bilgileri içerir ve detayların serbest bırakılması ibadetin kişiselleştirilmesine ve samimiyetin korunmasına olanak tanır. Önemli olan rakamlar, süreler veya kalıplar değil ibadetin bilinci ve Allah’a yönelmiş bir kalple yerine getirilmesidir.(Bakara 2:2-3, Zümer 39:22).