Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Emrullah İnanan
Emrullah İnanan
VİP ÜYE

Yaprak Kulak Yusuf 3

Yorum

Yaprak Kulak Yusuf 3

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

164

Okunma

Yaprak Kulak Yusuf 3

Yaprak Kulak Yusuf 3

Köye döndüğünde umutla yürüdü tarlaya. Çocukluğunun geçtiği, annesinin ninniler söylediği, babasının omzuna aldığı o topraklara… Etrafı inceledi, başaklar büyümüştü, toprak canlıydı. Ama ne o ekmişti ne de o biçmişti. Amcasının traktörü tarladaydı. Usulca yaklaştı ona, içinde kırgınlık, dilinde saygı:

“Amca, babamın tarlası… Annemden hatıra. Artık döndüm. Kendi toprağımı kendim ekmek isterim.”

Amcası yorgun bir gülümsemeyle baktı önce, sonra kaşları çatıldı:

“Annen baban vefat ettiğinde iki yıl müsaade ettim sana. Şimdi tarlayı sahipsiz bırakmadım. Sen askerdeyken ben ektim. Ama artık yeter. Burası bizim tarlamız. Senin diye bir şey kalmadı!”

Yüz çevirdi, arkasını dönüp traktöre bindi. O an, tarlada değil, yüreğinde bir şeyler yıkıldı. Çocukken oyun oynadığı harman yerinde, şimdi yalnız kalmıştı. Köylü ise yine sessizdi. Kimse bir şey demedi, demeye cesaret edemedi. Yıllar önce dalga geçilen, dışlanan çocuk, şimdi yine aynı küçümseyici bakışların hedefindeydi. Toprağından da, insanından da dışlanmıştı. Anladı ki bu toprak artık onun değil, ne hukuken ne kalben...

Bir sabah, bavuluna iki parça eşyasını koydu. İstanbul’un yolunu tuttu.

Şehirde kendini Tuzla’nın arka sokaklarında, kenarda kalmış bir mahallede buldu. Evler yorgundu, yollar çamurluydu. Her köşe başında bir hayal yorgun düşmüştü sanki. İlk günlerini parklarda, metruk binaların köşelerinde geçirdi. Karnı aç, uykusu bölük pörçüktü. Ama o yılmadı. Her sabah bir iş umuduyla sokak sokak dolaştı.

Sonra bir sabah, karşısına o yaşlı adam çıktı. Elinde bir poşetle, yürürken göz göze geldiler. Delikanlının yorgun yüzünü gördü adam, durdu:

“Oğlum, yardım edeyim mi? Bir şeye ihtiyacın var mı? Anan baban nerede?” diye sordu. Yusuf ise ağlar ses tonuyla “Hayatta değiller,” diyebildi. Yaşlı amca o an üzülerek, “İş arıyorsan, küçük bir fabrikada iş var. Paketleme… Ağır ama helal,” dedi.

O an bir umut parladı gözlerinde. Gittiler yaşlı amcayla beraber başvurdular. İşe alındı. Yaşlı adam, sadece iş değil, evini de açtı ona. Küçük bir gecekondu, ama içinde sıcak bir çay, tertemiz bir yatak vardı. İki hafta kaldı orada. Ama çocukluğundan beri kimseye yük olmamıştı. İçinde bir utanma, bir sıkılma vardı. Sofraya oturamazdı kolayca. “Yemek yedim,” derdi, aslında karnı guruldayarak...

Bir sabah, erkenden kalktı, yaşlı adam daha uyanmamıştı. Kapının yanına bir not bıraktı:

“Siz bana ev verdiniz, huzur verdiniz. Ama ben yük olmak istemem. Hakkınızı helal edin. Sık sık geleceğim.”

Kapıyı sessizce çekip çıktı. Günler geçti. Fabrikada çalışmaya devam etti. Her sabah işe gitti, akşam döndü pansiyona. O daracık odada, dört kişiyle yaşamak kolay olmadı. Gürültü, kavga, havasızlık derken zamanla alıştı. Ama kalbi hâlâ bir yerlere sığmıyordu.

Bir gün, fabrikanın servis arabasında yeni gelen bir kız gördü. Gözleri güzel, saçları ipek gibi, sesi çiçek gibi… Onu ilk gördüğü andan beri kalbi bir başka atıyordu. Ama kendine güveni yoktu. "Ben kimim ki?" diye düşündü hep. Yıllarca aşağılanan, dışlanan, küçümsenen biri olarak, sevgiye hakkı olmadığını sanıyordu. Her gün yemekhanede aynı masaya oturmaya çalıştı. Çay sırasına denk getirmeye çalıştı. Göz ucuyla baktı ama konuşamadı. Sessizce sevdi. İçinde büyüttü ama dışına hiç çıkaramadı.

Tam o günlerde, fabrikadan çıkınca yaşlı adamı ziyaret etmek istedi. Ama gittiğinde kapı kilitliydi. Komşudan duydu:

“Amca geçen hafta kalp krizi geçirdi… Vefat etti evladım.”

Yıkıldı. O gece ne konuşabildi biriyle ne de uyuyabildi. Kendisine ilk kez güvenen, ilk kez elini tutan insan gitmişti. Tek dayanağı… Kalbi bir kez daha kırıldı.

O kızı sevdiğini ama açılamayacağını daha da iyi anladı o gün. Çünkü birinin kaybı, içinde kalan sevgiye bile cesaret bırakmıyordu. Yine yalnızdı. Ama bu yalnızlık artık daha ağırdı.

(Üçüncü Bölüm Sonu)

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yaprak kulak yusuf 3 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yaprak kulak yusuf 3 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yaprak Kulak Yusuf 3 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL