1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
118
Okunma
Yusuf’un Dönüşü ve Yeni Başlangıç
Yusuf, Nevşehir’den döndükten sonra sabahın erken saatlerinde İstanbul otobüs terminaline indi. Üzerinde yol yorgunluğu, kalbinde hâlâ Ahmet’in emaneti vardı. Elinde çantasıyla, Hızır Usta’ya gönderilen hediyelik eşyaları teslim etmek için doğrudan fabrikaya gitti.
Kapıdan içeri girerken tanıdık birkaç işçiyle selamlaştı. Önce çevresine bakındı, birine yaklaşıp sordu: “Hızır Usta’yı göremedim, içeride mi?” Sorduğu kişi biraz duraksadı. O sırada tanıdığı bir işçi yaklaşıp omzuna dokundu: “Sen bilmiyor musun Yusuf? Hızır Usta istifa etti, ayrıldı buradan.”
Yusuf’un morali bir anda çöktü. Ne olduğunu sormaya gerek bile duymadan sessizce çıkıp doğruca Hızır Usta’nın evine gitti. Kapıyı eşi açtı, içeriye buyur etti. Kızı Zeynep evdeydi. Yusuf, içeri geçip oturdu. Hızır Usta çay koydu. “Aç mısın evladım?” diye sordu. Yusuf başını salladı. “Tokum,” dedi. İkisi çay içerken aralarındaki sessizliği Hızır bozdu: “Sen anlat, neler yaşadın?” Yusuf, gözlerini kaçırarak cevap verdi: “Önce sen anlat usta…”
Hızır içini döktü. Yusuf’un Nevşehir’e gittiği gün fabrikada yine sayım yapılmış, paletlerin eksik olduğu fark edilmişti. Yönetim, Hızır’ı tekrar suçlamıştı. Daha önce yaşadığı kırgınlıklar tekrar edince dayanamadı, o sinirle istifa etti. Ertesi gün fabrikadan arayıp geri dönmesini rica ettiler. Ama Hızır kabul etmedi. “Güven bir kere kırıldı mı, onarılmıyor,” dedi.
Yusuf da başından geçenleri anlattı. Ahmet’in evini, ailesini, çocukluk anılarını... “Her şeyini gördüm, yaşadım. O insanlar bana evlatları gibi davrandılar. Ama gelmeden bir gece önce rüyama girdi Ahmet. ‘Annem, babam, Umay... Onlara sahip çık’ dedi. Sabah uyanınca da babası elini omzuma koydu, ‘Burada kal’ dedi. O zaman ben de, ‘Geri döneceğim,’ dedim.”
Yusuf’un bu sözleri Hızır’ın içine işledi. Birlikte çalıştıkları fabrikanın düzeni Yusuf’u da düşündürüyordu. “Aynı şey bir gün benim başıma gelir diye korkuyorum usta,” dedi. “O yüzden ben de geri dönmeyeceğim.”
İkili iş aramaya başladı ama şartlar zordu. İş bulmak kolay değildi, hele ki yaşananlardan sonra daha da ağır geliyordu. O sırada Ahmet’in babası da Yusuf’u merak ediyor, ona ulaşmak istiyordu. Günler geçti, sonra iş saatlerinde olduklarını bildiğinden önce fabrikayı aradı. Telefona çıkan görevli, Yusuf’un ve Hızır Usta’nın işten ayrıldığını söyledi. Bunun üzerine doğrudan Hızır Usta’nın ev telefonunu aradı.
Telefonda konuştular. Hızır, “Henüz bir iş yok, arıyoruz ama kolay değil,” dedi. Ahmet’in babası bir an duraksadı, sonra içinden gelen teklifi sundu: “Benim birçok arazim var. Bugüne kadar başkaları işliyordu. Gelin birlikte yapalım. Ekin, biçin. Kendi emeğinizle kazanın. Fabrikadan hayırlı olur.”
Hızır Usta bu teklif karşısında önce biraz utandı, sıkıldı. Ama Yusuf’un gideceğini düşününce o da kabul etti. Ahmet’in babası önce Hızır Usta ve ailesi için küçük, mütevazı bir ev kiraladı. Bir yıllık kirasını peşin ödedi. Eşyaları belediye ve çevredeki insanlar gönülden yardımla topladılar. Yatak, masa, perde, soba derken ev bir yuvaya dönüştü.
Her şey hazır olunca Hızır Usta’yı aradı: “Artık hazırsınız, sizi bekliyoruz.”
Hızır Usta ve ailesi İstanbul’daki evde olan eşyaları komşularına ve ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Sadece en zaruri eşyaları yanlarına alıp çantalarını hazırladılar. Otobüse bindiler ve yeni hayatlarına doğru yola çıktılar.
(7. bölüm sonu)