Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
mustafa ertürk
mustafa ertürk

MUSTANTİK

Yorum

MUSTANTİK

1

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

194

Okunma

MUSTANTİK

ı-
Oluşturulma Tarihi:
2 Aralık 2024 Pazartesi
Yayınlayan:
Edebiyat Defteri.Com
Türkiye’nin Kültür ve Sanat Platformu
Söyleten söyletti derler ya...


2- Tekrar
Çocuktum!.. (6-7 bilemedim 7-8 )
Rakımı 2.000 lerde olan bir dağ köyünde.
Akrabalardan birine komşu köyden gelin gelmişti.
Birkaç gün sonra bir iş için bizim eve gelmişti.
Elle çevrilen taş değirmende getirdiği bulguru çekiyordu (bulgur).
Biz çocuklar etrafında dolaşıyor, ilgisini çekmek çocuksu duygularla..
Bir şey isteyecek olursa, koşuşturuyoruz. vs...
Onun da, hoşunu gitmiş olacak ki, adlarımızı soruyor
"Adın ne senin güzel oğlan !.. ’ demesiyle, havalara girmiş, nereden estiyse ;
"Müstantik!.. " demiştim...
Gelin hanım, şaşmış : " ne!... ne!." demiş, ben tekrarlamış, o da söylemeye çalışmış...
" O neymiş nasıl isimmiş!.." demesiyle, Ablam Zeynep: " Mustafa! Meryem gelin. "
demiş, Gelin hanım hem gülüyor, hem " ne, ne !’’ demekten kendini alamıyordu...
Doğrusu ablam da şaşmış ’bu da nereden çıktı !’ der gibi yüzüme bakıyordu, çünkü
ilk kez duyuyordu. Adım Mustafa ya!... müstantik olarak söyleyip ilgi çekmek istemiş
olmalıydım!..
İlginçtir: yirmi yaşlarımda Ankara Hukuk Fakültesinde öğrenci iken hala kitaplarda
yazılı olduğu üzere bir nevi hakim yardımcılarına müstantik denirmiş.
Müstantik Hakim, yani...
Evet 27 yaşımda , Karsın Digor ilçesinde çiçeği burnunda bir hakim...
Eski müstantik, yeni hakim...
Gelin hanıma verdiğim cevap aklıma geldikçe hayret etmekten kendimi alamamışımdır.
Öyle ya, bunu bilinçli olarak söylemiş olamazdım... o yaşta, bir dağ köyünde..
nereden estiyse!..
"Söyleten söyletti!.." derler ya.. Ama ben sadece ismimi, artistik yaparak söylemiş
olmalıyım diyorum...
Öyle de olsa ilginç , değil mi !!..

Eski notlardan
Rahmetli Meryem Hanım (bukke,gelin) anısına
-- A r ş i v--




Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Mustantik Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mustantik yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MUSTANTİK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
20.4.2025 20:37:57
Sayın hakimim Merhaba tereciye tere satmak gibi değerlendirmeyin yapacağım paylaşımı çünkü mustantık sözcüğü Anadolu'da özellikle Çukurova ve toroslarda ağıtlarda sıkça geçen bir kelime. 1.200'ün üzerinde ağıt derleyen birisi olarak bu sözcük ve buna bağlı olarak müddei umumluk kurumu üzerinde epey araştırma yapmıştım. Araştırmama dayalı bilgileri yazınız üzerinden diğer okurlar ile paylaşmaktan onur duyarım.

“Müstantik” kelimesi, Arapça kökenli olup kökü "istinṭāk" fiilinden gelir. Bu fiil, “konuşturmak, sorguya çekmek” anlamına gelir. Dolayısıyla, "müstantik", “sorgulayan, sorgu yapan” kişi demektir. Osmanlı hukuk sisteminde müstantik, günümüzdeki savcı ya da sorgu hâkimi rolüne benzer bir görev üstlenirdi.

2. Osmanlı'da Müstantiklik Uygulaması:

Osmanlı’da adli teşkilat içinde müstantiklik, özellikle Tanzimat sonrası, yani 1839'dan itibaren belirginleşmiştir. Tanzimat Fermanı ile birlikte adaletin kamu güvencesi altına alınması, modern mahkeme yapılarının oluşturulması yönünde önemli adımlar atılmıştır. Bu dönemde ceza soruşturmalarının sistemli bir biçimde yürütülmesi amacıyla müstantiklik makamı ihdas edilmiştir.

Müstantikler, özellikle Ceza Mahkemeleri Nizamnamesi (1840-1850 arası yayımlanan metinlerle) çerçevesinde suçun soruşturulmasında, tanıkların dinlenmesinde ve delillerin toplanmasında görevliydi. Dava açılmadan önce yapılan ön soruşturmaları yürütür, günümüzdeki savcının ve bazı yönleriyle de sulh ceza hâkimliğinin işlevlerini yerine getirirdi. Ancak müstantik, bir yargı mensubu olarak hâkim statüsünde sayılırdı; yani yürütmeye değil, yargıya bağlıydı.

3. Müddei Umumilik (Savcılık) Uygulaması Ne Zaman Başladı?:

“Müddei Umumi” yani savcılık kurumu, Osmanlı’da Batı hukuku etkisiyle, daha sistemli biçimiyle 1860’lı yıllarda oluşturulmuştur. En köklü adım ise 1879 tarihli “Mehakim-i Nizamiye Teşkilat Kanunu” ile atılmıştır. Bu kanunla, bugünkü anlamda bir Cumhuriyet Savcılığı teşkilatı gibi görev görecek olan müddei umumilik kurumu resmen düzenlenmiş oldu.

Bu tarihten itibaren:

Müstantik daha çok ön soruşturmayı yürüten bir hâkim,

Müddei Umumi ise iddianame hazırlayan, kamu adına dava açan bir görevli olarak tanımlanmıştır.


Cumhuriyet döneminde 1924 Anayasası ve 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu ile bu kurumlar modern anlamda bugünkü yapısına kavuşmuştur. Müstantiklik uygulaması ise Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu (CMUK) ile zamanla kaldırılmış, yerine doğrudan savcılık ve sulh ceza hâkimliği yapısı oturtulmuştur.

Bu ön bilgilerden sonra okumaktan büyük keyif aldım yazınızın değerlendirmesine gelince:

Yazı, hem nostaljik hem ironik bir anı üzerinden hem dilsel hem de psikolojik olarak oldukça zengin. Küçücük bir çocuğun, o dönemde yaşadığı ortamda nereden duyduğu belli olmayan “müstantik” kelimesini kullanması, yazara göre bir “artistlik” davranışı gibi gözükse de alt metinde sezgisel bir dil hatırasının ya da çocukluk bilinçaltının kuvvetli etkisi yatıyor ve netice itibarıyla sizin Türk hukuk sisteminde hakim olmanızı sağlıyor Bu da sözcüğün zihninize bir tohum atılması olarak değerlendirilebilir.

Anı, sade ve içten bir üslupla aktarılmış. İçinde hem gülümseten bir çocukluk anısı, hem de insan zihninin bazı kavramlara olan gizli yatkınlığını yansıtan güzel bir tesadüf var. "Söyleten söyletti" cümlesiyle biten ifade, adeta halk irfanının dil üzerindeki sezgisel hâkimiyetini ortaya koyuyor.

Ayrıca yazının sonunda rahmetli Meryem Hanım’a adanmış olması da, anıyı kişisel olmaktan çıkarıp kültürel bir arşive dönüştürüyor.

Tebriklerim çokça efendim

Saygılarımla Delibal
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL