0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
363
Okunma
TARİHTE ADALET
Tarihte memleketin birinde bir mafya türer.
Cinayet, gasp, yağma, tecavüz, hırsızlık vs. bildiğiniz bütün suçlar var.Devlet ve adalet bu çete ile mücadelede yetersiz kalmaktadır.
Hiç kimse bu soruna bir çare bulamamaktadır.
Mafya günden güne güçlenmekte ve daha büyük bir korku salmaktadır.
Günlerden bir gün genç bir kaymakam hükümdara çıkar ve kendisinin o şehre vali olarak atanmasını ister.
Kendisinin bu çeteyi bitireceğini söyler ve hükümdarı ikna eder.
Sonra yeni valimiz resmi göreve başlamadan önce sivil kıyafetle o şehre gider ve sivil kıyafetle keşif yapar mafyayı tanımaya çalışır yöre halkını ve mafyayı çözdüğünü anladığı an merkeze geri döner ve tekrar resmi görevle görevine başlar.
Göreve ilk başladığında yaptırdığı ilk şey şehir meydanına bir kulübe ve darağacı kurmaktir.
Kentin tüm sokaklarına duyurularda bulunur.
Artık kente yeni bir vali atanmıştır ve herkesin gözü validedir.
Valinin talimatı şöyledir
Bu çeteden ilk suç işleyeni kulübeye alacağım der ve başına da nöbetçiler koyar.
Çetenin ilk suçu işlenmiş ve suçlu kulübeye konulmuştur.
Vali tekrar bir ilan yaptırır .
ikinci suç işleyen olursa kulübedekini asacağım ikinci suçluyu kulübeye koyacağım der.
Bir anda inanılmaz bir mucize gerçekleşir.
Suçlar bıçak gibi kesilir...
Bir suçu önlemenin yolu o suçu doğuran psikolojik etkileri ortadan kaldırmakla başlar..
İstanbul’da 14 yaşındaki bir çocuk yine başka çocuklar tarafından öldürüldü korkunç bir olay.
Korkunçluğu iki sebep üç sebebe dayanıyor
Birincisi öldürenler çocuk. İkincisi ölen de çocuk üçüncüsü arada hiçbir sebep yok..
Eminim bütün aileler empati yaparak kendi çocuklarını O çocuğun yerine koymuşlardır.
Empati yoksunluğu olarak yetişen çocukları büyük Bir tehlike beklemektedir.
Çocuklarımız avucumuzdan gidiyor.
Ancak hiçbirimiz bu sorunun yarın bu ülkeye neler katacağından bihaber yaşıyoruz.
Bundan daha büyük bir alarm sebebi olamaz.
30 yıllık bir hukukçu olarak itiraf ediyorum
Ne yazık ki daha iyiye değil daha kötüye doğru gidiyoruz.
Aklımızı başımıza devşirmediğimiz takdirde daha çok üzülmeye daha çok kahrolmaya daha çok umutsuzluğa kapılmaya mahkum olacağız.