Fethiye benim tatil için fırsat bulamadığım bu güzel yer Muğla ilinin batısında, Ege Bölgesi’nin güney kıyısında yer alan, tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir yer. Artık tatil için değil hayatımın geri kalanını yaşamak için seçtiğim bu yerin özelliklerini araştırmak sizlerle paylaşmak istedim.
Antik dönemde Telmessos olarak bilinen bu bölge zengin geçmişi ve etkileyici kalıntılarıyla ziyaretçilerine tarihî bir yolculuk sunmaktadır. Fethiye hem kültürel mirası hem de eşsiz doğal güzellikleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmesi beni hiç şaşırtmadı. O kadar ki yaz ve kış ayrı bir Fethiye var diyebilirim hatta kış yok iki hafta ince bir kabanla biraz esintiyle geçip giden bir kış. Nerde o Ankara’nın burnunu kızartan ayazı.
Öncelikli olarak isminin kökenini merak ederek başladım aslında bu yazıya. Geçenlerde Fethi beyi anma törenleri sayesinde bu konu biraz daha ilgimi çekti. Fethiye’nin ismi, Fethi Bey adından almış ama neden almış dedim. Ancak, öylesine pat diye de önüme çıkmadı bu konu okudukça baktıkça uzun tarihi bir geçmişi olduğunu gördüm.
Antik dönemde bu bölgeye Telmessos dendiğini öğrendiğimde bir arkadaşın bu isimle yazdığı hikayeler ve şiirler geldi aklıma nereden nereye çağrışım yaptı diyerek devam ettim. Telmessos, MÖ 5. yüzyıldan itibaren önemli bir Likya şehri olarak tarih sahnesine çıkmış ve zaman içinde Pers, Makedonya, Roma ve Bizans egemenliklerine girerek o dönemlerin özelliklerini yansıtan izler bıraktığı bir yer olmuş. Bu dönemlerdeki tarihi yerlere yazının ilerleyen bölümlerinde değineceğim.
Ama şimdi Fethiye’nin isminin alındığı döneme yani 1914 yılına gelelim. İlk Türk hava şehidi Tayyareci Fethi Bey’in uçak kazasında hayatını kaybetmesinin ardından Fethi Bey’in anısına, kasabanın adı 1934 yılında değiştirilerek Fethiye olmuştur. Bu değişiklik, Fethi Bey’in Türk havacılığında ki kahramanlıkları ve şehitliği anısına her sene burada hava gösterileri yapılarak rahmetle yad edilmektedir. Ancak birde fetih kelimesinin kökenin de bu konuda önemli olduğu hissiyatına kapıldım. Bu kadar milletin egemenliğinde kalmış bir yerin fetih edilmesiyle de alakalı olabilir mi bu isim diye de düşünmedim diyemem. Ama ne olursa olsun buraya bu isim çok yakışıyor başka bir isimle düşünemedim burayı.
Fethiye tarihî ve kültürel zenginlikleriyle adeta bir kaynak tarih yolculuğuna çıkmak için çok güzel bir tercih. Fethiye’nin çevresi, antik Likya ve Roma kalıntılarıyla doludur ve bölgeye dair pek çok önemli eser günümüze kadar ulaşmıştır. Daha önce bahsettiğim ve anlatacağım dediğimiz yere geldik bakalım nereler varmış burada ben de bu yaz gitmeyi planladığım için sadece yazılanlardan alıntı yaparak sizlere aktaracağım. O yüzden bu yazı aslında kendime not aldığım bir yazı yani biraz araştırma biraz not….
Amintas Kaya Mezarları: Fethiye’nin en bilinen tarihi yapılarından biri olan Amintas Kaya Mezarları MÖ 4. yüzyıldan kalma kaya mezarlarıdır. Bu mezarlar, kayalara oyulmuş olup bölgenin Likya uygarlığına ait önemli bir kalıntıdır. Ziyaretçilere antik bir mezar yapısının derinliklerine inme fırsatı sunan bu alan, Fethiye’nin tarihi dokusunu anlamak için ideal bir yerdir.
Telmessos Antik Tiyatrosu: Antik Telmessos şehrine ait olan bu tiyatro Roma döneminin izlerini taşır ve bölgenin en iyi korunmuş yapılarından biridir. 2000 yıllık geçmişiyle tiyatro eski zamanlarda tiyatro gösterilerinin yapıldığı aynı zamanda halkın toplandığı önemli bir merkezdi. Bu antik yapı, Fethiye’nin geçmişine dair değerli bir şehitliktir.
Kayaköy: 1923 yılında yapılan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi sonrasında terk edilen Kayaköy, bugün terkedilmiş taş yapılarıyla geçmişin izlerini taşımaktadır. Kayaköy ziyaretçilerine zamanın durduğu, tarihî bir kasaba atmosferi sunuyor. Kayaköy UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almakta olup, bölgedeki tarihî dokuyu yansıtan önemli bir yapıdır.
Tlos Antik Kenti: Fethiye’nin en eski antik kentlerinden biri olan Tlos, Likya’nın başkentlerinden biriydi. Bu antik kent, kayalara oyulmuş mezarları, antik tiyatroyu ve stadyumu ile dikkat çekiyor. Fethiye’nin bu bölgesi, bölgedeki Likya kültürünün etkileyici izlerini sunar.
Letoon Antik Kenti: UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Letoon, Likya bölgesinin dini merkezi olarak bilinmektedir. Burada, Likya’nın en önemli tanrılarına adanmış üç tapınak bulunur. Letoon, hem dini hem de kültürel anlamda büyük bir öneme sahiptir.
Benim gibi tarihi yerleri gezmeyi seven biri için yukarıda anlattığım Fethiye’nin tarihi yerlerini gezmek elzem oldu. Tabiki bunların yanında Fethiye’nin eşsiz doğal güzellikleri var onlar da tarihi kadar etkileyici buraları ise gezdiğim için renk katarak ama çok detay vermeden anlatabilirim sizlere. Zira buralar öyle birer paragrafa sığmayacak her biri bir yazı olacak kadar güzel ve özel.
Ölüdeniz Dünyaca ünlü olan bu plaja gelmek senelerdir hayalimdi. Denizin renginin turkuaz olması kumsalının beyaz olması ve etrafını çevreleyen o muazzam doğasıyla kendinizi başka bir dünyada hissetmeniz çok doğal. Ölüdeniz, aynı zamanda yamaç paraşütü yapmak isteyenler için de oldukça popüler bir yer ben bir türlü cesaret edemiyorum da bakalım hayırlısı.
Saklıkent Kanyonu çok güzel yazın serinleyebileceğiniz yerlerden bir tanesi. Doğa ile başbaşa olmak yürümek sizi bir serüvene çıkmışsınız hissiyle sarıp sarmalıyor. Yazın serinlik dediniz der gibi duydum burası için yazın serinlik çok ama çok önemli. Nem ve sıcaklık ile geçen sene tanıştım. Serinliği ise buralara kaçarak buldum. O kadar deyim siz anlayın.
Kelebekler Vadisi Burayı daha görmedim ama seyrettiğim ve gidenlerden duyduğum kadarıyla doğal güzellikleri ve nadir kelebek türleriyle ünlü bu vadi, doğaseverler için bir cennet olduğu söyleniyor. Bu seneki tekne turumda mutlaka buraya gideceğim. Zira sadece tekne ile gidebiliyorsunuz.
Fethiye büyüleyici koylarıyla da tanınır. Bu koylar, Ege’nin masmavi denizini keşfetmek isteyenler için mükemmel birer cennettir. Özellikle tekne turlarıyla keşfedilebilen bu koylar, sadece denizin güzelliğiyle değil, aynı zamanda sakinliği ve doğal yapısıyla da etkileyici bir deneyim. Fethiye’nin görülmeye değer koyları:
Göcek Koyu: Fethiye’nin ünlü koylarından biri olan Göcek Koyu berrak suları ve sakin atmosferiyle tatilcilerin en çok tercih ettiği yerlerden birisi. Bura kışın ayrı güzel yazın apayrı güzel. Denize girilmese de bir çok koy ve ada var bu koya yakın. Sakinlik huzur işte tam burası için geçerli. Yaz aylarında bile bu koyda lüks yatlar ve tekneler demir attığı için en geç gece 01:00 de sesler susar. Yıldızlar denize serpişmiş birer ışıltı olur. Kışın ise apayrı bir güzelliği var etrafını çevreleyen dağlar tepeler orman ve kıyısında deniz. Tam oturup saatlerce kitap okunacak olmadı resimler çekilecek bir yer.
Bedri Rahmi Koyu Hem tarihi hem de doğal zenginlikleriyle ünlü olan Bedri Rahmi Koyu, adını ünlü Türk ressamı Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan almış. Buraya da bu sene gitmem gerekiyor diye kendime not aldım.
Fethiye sakin gibi görünse bile her dem tazeliğini canlılığını doğal güzelliğini tarihi dokusu ile görülmeye değer yerlerden bir tanesi bence. Turizm sektörü burada her ne kadar gelişmiş olsa bile halkı hala geleneksel tarıma devam etmektedir. Benim en sevdiğim özelliğinin başında her bahçede nar limon zeytin portakal greyfurt mandalina zeytin ağaçlarına rastlamak mümkündür. Birde Ege’nin o eşsiz yeşilliklerini burada her yerde bulmanız da mümkün. Halkı hala tarım faaliyetlerine devam etmektedir. Yerel pazarları ve festivalleri etkinlikleri ile hem yerel halka hem turistlere hizmet vermektedir. Fethiye sahil kasabasıdır ama herkesçe sakin bir yaşam tarzının beraberinde getirdiği düşünülse de benim gibi yeni taşınanlar için her gün bir maceraya gebedir.
Anlattığım bu yerlerden bazılarını daha detaylı gezemesem bile bu yazı aslında kendime Fethiye keşfi için bir not mahiyetinde oldu. Tarih meraklısı benim için yazdığım tüm yerleri teker teker gezerek aldığım notları ve görselleri ayrıca daha detaylı araştırmalarla sizlere aktaracağım.
Haydi bakalım var mısınız benimle Ölüdeniz’den Saklıkent Kanyonu’na kadar olan bölgeyi hem gezelim hem görelim hem deneyimleyelim.
Yolunuz düşerse demeyelim yolunuzu bu tarafa düşürmenizi bekleyelim.