10
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
346
Okunma
Şiirin ya da şairin cinsiyeti olur mu?
“Şaire” kelimesini daha çok geçmişte kadın şairleri ayırt etmek için kullanıldığını fark ettim. Ancak günümüzde de hala kullanılıyor mu evet. Peki geçmiş ile şimdi neden kullanılıyor. Eskiden erkek şairlere “şair” denilirken kadın olanlar için “şaire” ifadesi tercih edilmesi biraz daha kadınların eşit sayılmadığı sesini daha az duyurduğu dönemlere ait. Ancak zamanla bu ayrım doğal olarak azalmaya başlasa da günümüzde hala bazı kesimlerde şiiri yazanın cinsiyetine göre şair ya da şaire olarak kullanılmakta. Yanlış bir ifade mi hayır değil peki gerek var mı….
Benim tercihim ise “şair” ifadesinin kadın ya da erkek fark etmeksizin kullanılması bu da dilde daha eşit, daha sade bir yaklaşımın göstergesi olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bu benim düşüncem başkalarının düşüncesine saygı duymakta edebiyatın edep kökünden kaynaklı olarak duyduğum bir şey.
Şimdi geçmişi bir aralayayım dedim araladıkça ilk kez ismini duyduğum ya da ismini duyduğum halde bu kadar geç neden okudum diye hayıflandığım birkaç isim zikredeceğim. Ancak bu isimlerle ilgili başka projelerde yapmayı bu şair mi şaire mi yazısıyla kafama koydum.
Osmanlı döneminde kadınların toplum içindeki rolleri oldukça sınırlıydı. Kadınların direnişçi ruhları burada devreye giriyor… Bazı kadınlar, şiir yoluyla seslerini duyurmayı çalıştılar az bir çoğunlukta olsa bunu başaranlar var. Kalemleriyle hem duygularını hem de düşüncelerini anlatabildiler. İşte bu kadınlar sadece kadın oldukları için değil edebi güçleriyle de dönemlerine damga vurdular. Onlara o zaman “şaire” deniliyordu ama bugün onlara sadece “şair” demek çok daha doğru ve yerinde olur. Çünkü onlar yazdıklarıyla bir cinsiyeti değil, bir ruhu, bir hissi dile getirdiler. Bizlerde bugün onları aynı şevkle okuyoruz bir kadın şair olarak gururla!
Zeynep Hatun: 15. yüzyılda yaşamış olan Zeynep Hatun, divan şiiri geleneği içinde kendine yer edinmiş ilk kadın şairlerden birisidir. Şiirlerini okuduğunuz da sade içli ve samimi bir dili olduğunu fark ediyorsunuz. Aşkı, ayrılığı ve sabrı anlatan şiirleriyle tanınan kalemi geç keşfettim ama şiirlerini hayatınızı mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Mihri Hatun: Yine 15. yüzyılda yaşamış olan Mihri Hatun edebiyat tarihimizde oldukça özgün bir yere sahip olan şairin şiirleri sadece duygusal değil, aynı zamanda cesur ve meydan okuyan bir üslupla yazmış. Diğer kadın şairler o dönemlerde kadın kimliğini saklarken Mihri Hatun kimliğini saklamayan aksine büyük bir gururla öne çıkartmaya gayret etmiştir. Aşka sahip çıkan kadının da sevebileceğini bekleyeceğini aşkın harında yanıp tutuşabileceğini ifade eden şiirleriyle döneme damgasını vuranlardan olmuştur.
Fitnat Hanım: 18. yüzyılda yaşamış olan Fitnat Hanım divan edebiyatının en önemli kadın şairlerinden birisidir. Zarif dili, derin duyguları ve güçlü ifade yeteneğiyle döneminin erkek şairleri arasında saygı görmüştür. Şeyhülislam Esad Efendi’nin kızı olan Fitnat Hanım, eğitimli bir kadın olarak sadece kadınlar arasında değil, genel anlamda şiir dünyasında da özel bir yere sahip olmuştur.
Şair şaire ayırımı yapmışken birde kadın ve erkek şairlerin yazım türlerinin farklı olduğunu da yazmak gerekir diye düşündüm. Mesela bazı sitelerde nickname ile yazan kalemlerin kadın mı erkek mi acaba diye düşüncem yola çıkarak kendimce bir ayırım yaptım….
Kadın şairlerin şiirlerinde genellikle daha derin bir içe dönüş daha kişisel bir anlatım göze çarpar. Aşk, ayrılık, özlem gibi temalar çok daha hissederek yazılır. Bu, onların daha duygusal olmalarından değil yaşadıkları baskıların, suskunlukların ve içsel çatışmaların kelimelere dökülmesindendir. Kadınlar, içlerinde tuttuklarını şiirle dışa vurduklarında, o dizeler çok daha dokunaklı ve etkileyici hâle gelir. Yazım dilinde daha bir anaçlık vardır.
Ama erkek şiirlerinde daha farklı metaforlar kullanılır yazım dili erkekçedir ayrılık rüzgarı acı özlem sert eser satırlarda. Duyguların doruğa ulaşması daha travmalı yazılması yine erkek kaleminin bakış açısının derinliği ile alakalıdır.
Erkek şairlerin yazdığı şiirler kadın şairlerin yazdığı şiirler diye ayırım yapması doğru mu değil bence…
Ama şiirin cinsiyeti var onu da özellikle yorumlarken (seslendirme yaparken) fark ediyordum. Öyle ki bazen kadın bir şairin yazdığı şiir erkek yorumcunun sesiyle daha uyumlu olabiliyor işte o zaman bu şiir erkek diyorum. Vurguların belki de daha sert olmasından kaynaklı. Bura da kendimle çeliştiğim noktalarda olmuyor değil.
Burada rahmeti üstad Cemal Safi’yi ziyaretimde aramızda geçen bir konuşmayı paylaşacağım belki demek istediğim üstadın nefesiyle daha iyi anlaşılır.
-Üstadım kadın şairler neden az ve neden daha az şiir yazıyorlar
-Kadınlar duygulanınca ağlarlar, erkekler ise duygulanınca şiir yazarlar
Ve ben yine nereden nereye geçtim….
Fazladan izahat lisanen kabahattir!
İnayet PİRTİNİ
Siyah -Beyaz Şiir