0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
167
Okunma
‘’Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git.’’(Alıntı)
Karadandı gölgeler iç karartan gecenin n/esiri sözcükler bazen kopçaladığım hüzün ve efkâr bazen kopacak kıyamet öncesi yazmaya oturduğum son ferman.
Acının beldesindeyim ve yalnızlığın pençesinde: bir dualarım bir de çevreleyen dört duvar…
Ah, ruhun dahi duymaz çekip gitsem hoş asla var olmamıştım ben.
Mizacına yenik düşen şiirlerden çaldım ben bu aşkı ne de olsa şiirdi yoldaşım gerçi geç tanıştım şiirle ama gel geç bir aşk değildi bu, kucak açtığım.
Sevdim illa ki ne varsa ve de kim beni benden uzak kılan sevgi denen iklim.
İkilettim de sözcüklerimi aslında taviz de vermedim kendimden ve yenik düştüğüm sadece içimde saklı denklem.
Bir nazire değil oysa aşk hele ki şiirler ve taban yanan sözcüklerden ördüğüm güllük gülistanlık olsun istediğim dünyanın nazarında üzerime geçirdiğim mintan ve yere serili kilim hatta altımdaki uçan halı ve gözlerimi kapayıp da tavaf ettim kâinatı ne de olsa içimde saklıydı her şey.
Ulemasıyım ben zamanın.
Haz etmediğim kimse nasıl da uzağındayım ve şimşek çakar gözlerim derken gürlerim elbet içime yağdığımı göremez kimseler.
Yakalandığım sağanak her gece ve gündüzüme ket vuran gölgeler ben ne kadar aydınlıksam kararır gözlerim her bozguna uğradığımda bozuntuya vermeden sevmeye devam ederim ama ansızın da çeker giderim ben sevdadan.
İçimde saklıdır cennet ve cehennem.
Mısralar ısrarcıdır sevdiğim kadar ve sevilmediğim tek gerçek zaten ısrar da etmem illa ki sevileyim diye.
Gün mizaçlı yüreğim gece açar.
Hüzün odaklı yüreğim sadece umut eder.
Hazandır muhatabım baharda bile.
Güneştir hüviyetim geceye denk düşsem de…
Ne de olsa içimde saklıdır kâinat ve ışık ve hasret ve yoksunluk ve çaresiz kaldığımdandır ne zamanki kalemi alsam elime yazdıklarım hiçliğimin manifestosudur yazmadıklarım ise binlerce cilt adeta ve imla hatası olduğunu bildiğim her gülücüğün bir sonrası illa ki hıçkırıktır.
Gönül gözümle diktiğim satırlar.
Kalıbımın adamıyım madem kaybolmadığım koca bir yalan ne de olsa kaybolan yönümü bulmak için arşınlarım ben dünyayı ve sayfaya her konduğumda aradığım illa ki kendim belki de kendimsiz bir dünya özlemiyle yok sayılmamın ertesi illa ki kendimden ettiğim şüphe.
Taslağı yoktur hem hayallerin.
Bazen temaşası yoksun bazen tevekkül yüklü genelde iman gücümle dik durduğum hayatın acı ölçeri.
Bir rakipsem kendime.
Bir de rencide edilmişken.
Bir kereliğine de olsa sevilmeyi filan da dilememişken ama olanlar da olur nihayetinde…
Eriyen zaman mum gibi.
Susan notalar yalnızlık gibi.
Nazenin bir yüreksem meylettiğim aslında kendimle sağlayacağım uzlaşı öncesi dokunmak bir yüreğe ve bir diğerine ve kanat açıp uçmak bilinmezin penceresinde.
Her şiirim aslında yeni açılan bir penceredir evrene ve her reddedildiğim kapanan bir kapı gibi: öncemde terk ettiğim kapılar da vurup çıktığım: ah, bir kendimi terk edip gidemediğim ve muhafaza etmekse sakinliğimi mümkün olmayan bir hayalin gerçekleşmesine.
Şair gibi kan tutar beni.
Şair gibi kanarım da kanatmam asla.
Şair gibi yoksunluğum ve yüklendiğim…
‘’Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Yanımda olmadın mı seni seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git.’’
Gelmeyeceğimi gelemeyeceği zaten bilirken bir dakika beklemene dahi razıyken üstelik ben beni bir ömür beklemişken ve nihayetinde gitmek iken tek arzum kendimden…
Zaten yanımda olan kimi sevdimse beni benden uzaklaştıran onlardı illa ki…
Zehir zemberek dünya ve asla katlanılası bir yaşam da değilken üstelik beklenmeye değmeyeceğimi sonunda bana inandırmışken insanlar…
Gelmedim.
Gelmeyeceğim de.
Her şey ve ben zaten hayal gücümün ikramı iken ve ben seni hayal dünyamda bir çocuğun annesini sevdiği gibi sevmişken…
5.0
100% (3)