1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
190
Okunma
Adı aşk.
Bir var bir yok duygu metaforları yüzünden kayıp giden zamanların, sarf edilen emeklerin ve tiryakisi olduğum aşkın peşinden koşamadım. Bu durum bana biraz hüznü anımsattı ve ekseriyetle pahalıya mal oldu yarının düşleri. Şimdi kendimi uykudan uyanmış hissediyorum. Sanki elime bir anahtar vermişler ve ruhumla ben sonsuzluğa açıyormuşum kilitli kapıları. Hayat oldukça karmaşık ilerliyor. Hayatla kavga etmiyorum. Onunla, ona sevgi çiçekleri derliyorum. En sevdiğim karanfil kokulu kırmızı çiçekleri… Bunu güçlükle yapıyor olsam da evet, başaracağım. Başarıyorum ve başardım tetikte kalmayı. Kalbimin düşey eksenine ardı ardına yerleştirilmiş siyah derin bıçak çiziklerini uçtan uca birleştirdim. Her şeye rağmen uç noktalarda seyreden heyecan merhalelerini yatıştırdığımı düşünüyorum.
Aşkın bir sonraki hamlesini inanın tahmin dahi edemezsiniz. Fakat aşk biliniz ki her zaman gerçek duygulardan ve hayat hikâyelerinden beslenecektir. Bundan dolayı aşkta tereddüde yer yoktur. Kalbinizdeki açıklıkta dilinizden dökülen şairane üslubu serbest bırakabilirsiniz. Ateşböceğini can evinize davet edebilirsiniz. O zaman anlayacaksınız hayatın size ne sıklıkla ütopik kararlar verdirdiğini. İşte, aşk bu şekilde ortaya çıktığında bazı yerlerden geriye dönüş yoktur. Olmasın da.
Şimdi ellerinizi masaya yerleştirin. Kirli oyunlar kurgulamayı seçmek yerine daha sakin ve temiz kalmayı erdem edinin. Belki orada masa yok. Belki siz de yoksunuz. Var olan sadece aşkın içsesi. Aşk orada bir siluet kadar fulü fakat seçkin olarak varlığını sürdürüyor. Ve toprak rengi gözleriniz buna şahitlik ediyor. Ne muhteşem değil mi? Öyleyse bırakalım aşkın içsesi bizi soluksuz bir yolculuğa çıkarsın. Hiçbir kötü hadise hiçbir zorbalık bizi yolculuğumuzdan alıkoymasın ve orada yolculuğun sonunda ateşböcekleri ile gönlümüzce dans edelim.
Biz ki aşk sebebiyle hayatın içinde kalmak ve hareket etmek, ilerlemek istiyoruz. Bu yaşayış şekli belki can havli ile gerçekleşecektir. Belki ardımızda bıraktığımız uyku hali bir yolunu bulup bizi durdurmaya sevk edecek cesareti bulacaktır. Fakat hareket berekettir. Hareketin mukaddes olanı daima koşmaktır. Koşarken karşımıza kulağımıza hoş gelmeyecek duymalar, gözlerimizi tırmalayacak görüntüler çıkabilir. Bu esnada koşmaktan vazgeçmek yerine bunların bizi gayrete teşvik etmesi başımıza gelebilecek en güzel şey olsa gerek. İşte o zaman ne mutlu bize ki yaşamaktan ve yaşatmaktan vazgeçmedik.
Lacivet Öykü ve Şiir Dergisi 121. Sayı
-Mahvash- / Munise Senem UÇAR