0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
87
Okunma
BÖLÜM-4
Trenden indikten sonra, merdivenlerden inerek balıkçıların ve restoranların bulunduğu meydana doğru yürümeye başladı. Büyüklerimizin söylediği gibi Halil Dayı anın tadını çıkartarak uzaktan gelen denizin harika kokusunu içine derin, derin çekmeye başladı. Meydana geldiğinde aradığı Süslü restoranın tam sağında olduğunu gördü, hiç acele etmeden yaklaştı ve müşteri gibi içeri girdi. Hemen bir garson yanına gelerek,
‘’ Buyurun efendim hangi masaya oturmak istersiniz?’’
Halil Dayı,
‘’ Patronunla görüşmek istiyorum. Haber verir misiniz?’’
Garson bir an düşündükten sonra, ‘’ Baş üstüne efendim. ‘’ dedi içeri doğru yürüdü.
Fazla beklemedi garson yanına gelerek,’’ sizi bekliyor efendim’’ dedi içeri doğru yürüdüler. Hemen iç kapının yanında ufak bir oda vardı. Restoranın sahibi Abidin Bey burayı büro olarak kullanıyordu. Halil Dayı’yı ayakta karşıladı ve yer gösterdi.
Abidin Bey,
‘’ Sizinle daha evvel karşılaştığımızı sanmıyorum. Tanışıyor muyuz?’’
Halil Dayı,
Hayır evladım, beni daha evvel hiç görmediniz. Karşılaşmadık.’’
Abidin Bey,
Sizi dinliyorum buraya kadar boşuna gelmediniz.’’
Halil Dayı,
‘’ Sizinle bir konu üzerinde konuşmak istedim Abidin Bey. Birkaç gün önce burada yaşanan bir olaya açıklık getirmek istiyorum.’’
Abidin Bey,
‘’ hangi olaydan bahsediyorsunuz? Anlayamadım?’’
Halil Dayı,
‘’ Esma’nın başından geçen olaydan.’’
Abidin Bey,
‘’ Benden ne gibi bir şey istiyorsunuz?’’
Halil Dayı,
‘’ Benim istediğim sadece Gülsarı ile yanınızda konuşmak.’’
Abidin Bey biraz düşündükten sonra ‘’ Tabi neden olmasın. Yerinden kalktı odasından çıkarak bir garsona seslendi ve Gülsarı’yı yanına göndermesini söyledi. Biraz sonra Gülsarı geldi ve içeri girdi.
‘’ Buyurun Abidin Bey. Beni çağırmışsınız.’’
Abidin Bey,
‘’ Bu beyefendi seninle görüşmek istiyor.’’
Halil Dayı,
‘’ Abidin Bey, sizde izin verirseniz Gülsarı hanımın çaldırdığı cüzdanı bana iki günlüğüne emaneten verir misiniz? Hırsızlık şubesinden bir arkadaşıma vereceğim. Parmak izlerini alması için. Malum ben de yanımda bir hırsızı çalıştırmak istemem. Daha sonra cüzdanı iade derim.’’
Abidin Bey,
‘’ Benim için sorun yok. Cüzdanı getir kızım.’’
Gülsarı,
‘’ Bugün yolda gelirken cüzdanı yolda düşürmüşüm efendim.’’
Halil Dayı Gülsarı’nın yüzüne baktığında gözlerinde korkuyu gördü. Tahmin ettiği gibi Esma burada bir komploya kurban gitmişti.
Halil Dayı,
‘’ Teşekkür ederim Abidin Bey, ben öğrenmek istediğimi öğrendim. Artık gönül rahatlığı ile gidebilirim.’’
Abidin Bey bir dakika dedi ve kasayı açarak beş adet iki yüz lirayı bir zarfa koydu ve Halil Dayı’ya uzattı. ‘’ bu zarfı Esma’ya verirseniz hak yerini bulmuş olur. Ha bir de şahsi eşyalarını biz taksi çağırırken çocuklar kapıya çıkarır. Bu arada tanıştığımıza memnun oldum. ‘’
Halil dayı izin isteyerek çağrılan taksiye Esma’nın eşyaları ile bindi. Evin adresini verdikten sonra, arkasına yaslandı. Yollar açık olduğu için on beş dakikada evin önündeydi. Münevver Hanımla beraber Esma’nın eşyalarını üst kata taşıdı. Zarfı cebinden çıkarıp Esma’nın görebileceği bir şekilde valizin üstüne bıraktı. Münevver Hanıma dönerek, ‘’ bak Hanım bu konuda Esma’ya bir kelime etmeyeceksin. Ona sürpriz olsun. Kız haklıymış üçkâğıda getirmişler.’’
Münevver hanım,
‘’ Hiç itiraz etmediler mi?’’
Halil Dayı’
‘’Patronları hakikaten dürüst adammış. Beni dinledi hak verdi. Hatasını düzeltmek için bin lira da para verdi. Ama asıl önemli olan Esma’nın onurunu geri verdi.’’
‘’Çocuklar beni aratmaz biraz bahçe ile uğraşayım diye düşündü. Önce çiçekleri ve ağaçları suladı. Yabani otları yoldu. Bir taraftan da Münevver Hanıma laf yetiştiriyordu.
‘’ Hale’ye ne kadar çok benziyor değil mi? Sanki hık demiş burnundan düşmüş. Bana göre çok tuhaf bir durum. Zaten geldiği akşam duvarda Hale’nin resmini görünce bir tuhaf oldu.
Münevver Hanım,
‘’ Ben de fark ettim ama bir şey demedim. Ben içeri giriyorum. Sende kendini fazla yorma.’’
Halil Dayı,
‘’ sen gir içeri bende fazla oyalanmam.’’
Sonra kendi iç dünyasına dönerek düşünmeye başladı. ‘’ Önce şu iki ağacın arasına bir masa getiririm. Üç, dört sandalye de attık mı, akşamları gelsin çaylar.’’
Haberleri dinlerken Esma’nın içeriden çıkardığı gürültüyü duydu. ‘’ Hah şimdi şenlik başlıyor.’’ Esma salona gelip önce selam verdi. Sonra da cebinden bugünkü hasılatı çıkarıp uzattı.’’ Buyur Dayı bu günlük kazancımız.’’ Halil Dayı parayı alarak saymaya lüzum görmeden cebine koydu.
Esma, meraktan içi içini yiyiyordu. Acaba benim işimi halletti mi? Ama dayı ser veriyor sır vermiyor. ‘’Üzerime rahat bir şeyler giyeyim geliyorum dayı.’’
Yerinden kalkıp üst katın merdivenlerine yöneldi. Yatak odasının kapısını açıp içeri girerken olduğu yerde çakılıp kaldı. Zira bütün eşyaları salonun ortasında duruyordu. Hemen valizin üzerinde duran zarfı eline aldı merakla içine baktı. Paraları çıkartıp saydı. Tam tamına bin lira vardı. Koşarak merdivenlerden indi ve Halil Dayının karşısına geçip, iki kolunu birden eline dayayıp,
‘’ Çok hainsin Dayı. Bana hiçbir şey söylemedin.’’
Halil Dayı,
‘’ sürpriz olsun istedim kızım. Bugün öğleden sonra Samatya’ya gittim. Patronunla tanıştım. Anlayışlı bir adammış. İçin rahat olsun. Sen hırsız falan değilsin.’’
Bu sırada Münevver Hanım mutfakta su gibi akan sesiyle yanık bir türkü mırıldanıyordu.
Esma, Halil Dayı’nın ellerini tutup öpmeye başladı. Gözyaşları yaşlı adamın ellerinden yuvarlanıp yere damlıyordu.
Esma,
‘’ İzin ver dayı şu andan itibaren sana baba, Münevver Hanım Teyzeye de anne diye hitap etmek istiyorum. Hale’de size anne baba diye hitap etmez miydi?’’
Halil Dayı, ‘’
Hanım koş gel şimdi gerçek bir kızımız oldu.’’
Devamı var