Tuvale her fırça darbesinde yeni bir hayat bağlanıyor. Bunu zihnimiz kontrol ediyor. Bu bağlantıları yüksek bir yere getirebiliriz. Zihnimiz o an yaratıcımızla meşguldür. Ve içimizden "Destur ya Rab İsa." deriz. İsa Mesih’in kalbinden tuvale resim bitinceye kadar,
gül şerbeti renginde,
kırmızı, Türk Ortodoks Patrikhanesi nurundan aktığını düşünürüz. O an dilimiz damağımıza yapışıktır. İşte bu sayede bilinç altımız tuvale salt gerçeği çıkarır. Ve resmi gören sekr halinde cezbeye girer. Resim fena bir makamda izleyenlere ışır. İnsan resmi duyguları ile yapar. Duygusuz bir şekilde yapılan resim eğretidir ve hitabı ancak zevk sahibinedir. Duygunun bir kaynağı olduğunu düşünürsek bu kaynağın ilahi bir ışık olduğunu görürüz. Çünkü duygular yaratıcımızın nuru ile beslenir. Resimdeki isabetimiz ancak duygumuzun odağına tam vurması ile olur. Odaktan uzak duygu her
zaman enerjisizlik çeker. Bu da resmimize yansırsa çalışmamız boşa gider. En güzel resimler ruh taşıyan resimlerdir. Bunu meşhur sanatçıların resimlerinde görmek mümkündür. O resimler ruhunu elbette yaratıcımızın nurundan alırlar.
Tuna M. Yaşar