Hayat tramvay gibidir... tam yer bulmuş, oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin. camillo sbarbaro
ilker mavi
ilker mavi

Kandırılmış Çocukluk

Yorum

Kandırılmış Çocukluk

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

85

Okunma

Kandırılmış Çocukluk

KANDIRILMIŞ ÇOCUKLUK

Çocukluk… Ne kadar masum, ne kadar saf ve ne kadar kırılgan. O zamanlar dünya, bir avuç güzel insandan ibaretti. Kapılar kilitlenmez, insanlar sözlerini tutardı. Sevgi, temizdi. Mutluluk, bir bisikletin pedallarına yüklenen rüzgâr gibiydi.
Peker de o rüzgârın içinde büyüdü. Hayatın iyilikten ibaret olduğunu sandı. Babası, “İnsan ne kadar iyi olursa, hayat da o kadar güzel olur,” derdi. Annesi, "Kimseyi kırma, iyilik her kapıyı açar," diye fısıldardı kulağına.

Ve o inandı. Çünkü çocukken her şey inanılır gelir insana.

Ama bazı inançlar, hayatın ilk büyük yalanıdır.

Çocukken kandırıldığımız şey, dünyanın da bizim gibi olduğu masalıdır. Ve bu masal, insanı en çok gençlik yıllarında yaralar.


---

Büyümek… Sadece yaş almak değildir. Büyümek, dünyaya açıldığında başlar. Peker, ilk kez kasabasından ayrıldığında anladı bunu. Üniversiteye geldiğinde gördü ki insanlar göründüğü gibi değildi. İlk kez ihanete uğradığında, ilk kez biri onun iyiliğini kendi menfaati için kullandığında, ilk kez güven duyduğu biri yalan söylediğinde… Dünya, çocukken öğretilenden çok daha farklıydı.

İlk kez şunu düşündü: "İyi olmak yetmiyor."

İlk başta bunu kabullenmek istemedi. Direndi. O hâlâ temizdi, o hâlâ inanmaya devam ediyordu. Ama bir süre sonra anladı ki ne kadar iyi olursan ol, dünya bunu umursamazdı, umursamiyordu.

"Masumiyet, kendini savunamadığında kırılgan bir camdan ibarettir."

Peker’in camı, paramparça olmaya başlamıştı.


---

İlk aşkı, onun iyi niyetini suistimal ettiğinde anladı. Yüreğinde taşıdığı sevgi, bir başkasının gözünde yalnızca bir fırsattı. İlk dostu, sırtından bıçakladığında anladı. Sadakat, sadece kelimelerde vardı. İlk iş görüşmesine gittiğinde fark etti. Çalışkan olmak değil, güçlü olmak önemliydi. Çocuklukta öğrendiği her şey, yetişkinlikte aleyhine işliyordu.

Ve en acısı, bunu anladığında bile eskiye tutunmaya devam etti. Çünkü insan, bildiği bir yalanı, bilmediği bir gerçeğe tercih eder.

Yıllar geçti. Bir düzen kurdu. Ama bu düzen, onun hayatı değildi. Sevmediği bir işte çalıştı, çünkü çocukken öğrendiği sabır buna zorladı. Sevdiğini sandığı biriyle ilişkisi oldu, çünkü çocuklukta öğrendiği uyum sağlamak ve asla kendin için başkalarını üzmemelisin doğrusu, onu buna mecbur bıraktı. Hata yaptığını hissettiğinde bile değiştirmedi, çünkü ona öğretilen en büyük yanlış şuydu: Zorluklar sabırla aşılır.

Oysa bazı şeyler sabrederek değil, terk edilerek aşılır.

Ama bunu anlaması için yıllar geçmesi gerekecekti.


---

Bir sabah aynaya baktığında, gözlerindeki yabancıyı gördü. Kimdi bu adam? Ne olmuştu ona? Çocukken hayalini kurduğu hayat neredeydi? Gençken yapmak istediği şeyler, tutkuyla bağlandığı hedefler, özlemini duyduğu insanlar… Nereye kaybolmuştu?

Ama en acısı, onları kaybettiğini yıllar sonra fark etmekti.

O gün, ilk kez içindeki ses ona gerçekleri söyledi: "Bu hayat sana ait değil."

İlk kez anlamaya başladı. Çocukken ona anlatılan masal, gerçek değildi. "İyi ol, mutluluk seni bulur." Hayır, hayat böyle işlemiyordu. İnsan bazen savaşmalı, bazen gitmeli, bazen "hayır" demeliydi. Ama ona bunlar hiç öğretilmemişti.

Ve işte bu yüzden, kandırılmış çocukluğu tüm yetişkinliğini mahvetmişti.


---

Ama hiçbir şey için geç değildi.

Yıllardır devam ettirdiği düzeni bozmak zorundaydı. Çünkü insan, ancak kendi hayatını yaşamaya başladığında gerçekten yaşar.

O sabah, işine gidip istifa etti. Çocuklukta öğrendiği sabır, artık onu esir almayacaktı. Sevgilisi ile konuştu. Onu sevmediğini, aslında hiç sevemediğini, sadece uyum sağlamak için yanında olduğunu söyledi. Kadın da şaşırmadı. Çünkü o da aynısını hissediyordu.

Kendine yalan söylemeyi bıraktığında, hayatın da düzelmeye başlar.

Sonraki günler, zor oldu. Yıllardır inandığı her şeyi yeniden inşa etmesi gerekti. Ama artık korkmuyordu. Çünkü en büyük korkusunu yenmişti: Kendi hayatını yaşamak.

Ve o gün anladı: İnsan, çocuklukta masumiyetin değil, cesaretin öğretilmesine muhtaçtır.

İlker mavi

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kandırılmış çocukluk Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kandırılmış çocukluk yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kandırılmış Çocukluk yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL