Gerçeği her zaman savun, anlayan olmasa bile vicdanına karşı hesap vermekten kurtulursun. (herbert george wells)
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
@tilhabeslifilozof

Sobanın Sıcağında Çocukluk Yaraları

29 Ocak 2025 Çarşamba
Yorum

Sobanın Sıcağında Çocukluk Yaraları

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

126

Okunma

Sobanın Sıcağında Çocukluk Yaraları

Sobanın Sıcağında Çocukluk Yaraları

Yıl 1974. Dışarıda çamurla oynadığımız bir gün, akşam eve döndüm. Tıpkı bu fotoğrafta gördüğünüz çocuk gibi, üstüm başım perişan, elim ayağım çamur içindeydi. Sobada bir çaydanlık su kaynıyordu. Annem, kendisi rahatsız ve hamile olduğundan yerinden kalkamıyor, abimle ablama beni temizlemelerini söyledi. “Sakın o çamurlarla içeri girmesin,” dedi ama çocuk aklıyla ne kadar dikkat edebilirdim ki? Ev de zaten bu fotoğraftaki manzaradan çok farklı değildi; biraz daha temiz, ama yoksulluk her köşesine sinmişti.

Abim ve ablam yerlerinden kalkıp suyu almayınca ben kendim almak zorunda kaldım. Kaynar suyu çaydanlıktan dikkatle aldım ve lavabonun bulunduğu eşiğe doğru yürümeye başladım. Fakat çocuk işte, yere basışım dikkatsiz, adımım kaygan. Bir anda kaydım ve elimdeki kaynar su sağ omzumdan koluma kadar döküldü. Bir çığlık attım; bu, tarifi mümkün olmayan bir acıydı. Omzumdan koluma kadar derim suyla birlikte kavrulmuş, kazak boğazımdan sıyrılırken deriyle birlikte parçalanmıştı.

Babam bir koşuşta geldi. Önümdeki yün kazağı parçalayarak çıkardı ama o kazakla birlikte deriler de şerit şerit soyuldu. Annem, yerinden kalkamayışını unutmuş gibi, hem çığlıklarıma hem de bu duruma ağlıyordu. “Ne yaptınız bu çocuğa?” diye haykırıyordu. O an, acının tarifini yapacak kelime bulamazdım. Koluma dokunuldukça yanıyor, tek istediğim şey sürekli olarak üfürülmesiydi. Sanki o üfürmeler ateşimi biraz olsun dindiriyordu.

O gece, acıdan şaşkın bir hâlde saatlerce inledim. Komşular birer birer eve doluştu. Kimi “Zeytinyağı sürelim,” dedi, kimi “Bal iyi gelir.” Herkes bir tavsiye veriyor, ama hiçbiri acımı dindirmiyordu. Yoksulluğun öyle bir yüzü vardı ki, doktora gitmek kimsenin aklına bile gelmiyordu. Evdeki kıt imkanlarla şifa bulmaya çalışılırdı. Annem dualarla şifalar dilerken, babam bana “İnşallah bahar gelince Allah’ın ilacıyla iyileşeceksin,” dedi.

O söz beni umutla doldurdu. Bahar benim için yeniden hayat bulacağımın işareti olmuştu. Kış boyu yatakta yattım. Herkesin önerdiği şeyler birer birer denendi; zeytinyağı, yoğurt, hatta özenle hazırlanan ev yapımı karışımlar. Ama kolumdaki yanık izleri, yaranın iyileşmesi yerine çok daha derin bir yara oluşturmuştu. O yıllarda yanıklar için doktora gitmek gibi bir şey düşünülmez, her şey evde çözülmeye çalışılırdı.

Sonunda bahar geldi. Ve ben baharla birlikte canlandım. Dışarıya çıkabilmek benim için ikinci bir hayat gibi olmuştu. O ilk adımı attığımda sanki özgür bir kuş gibi hissettim kendimi. Gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldım ve “İşte Allah’ın ilacı bu,” dedim kendi kendime.

Bu acı dolu olay, bana hayatım boyunca unutamayacağım bir ders verdi. Artık kendi işimi kendim yapma alışkanlığı edindim. Hiçbir zaman kendi sorumluluklarımı başkalarına bırakmayı sevmedim. O günün hatırası hep çocukluğumun bir damgası gibi kaldı. Toprağın çamuru nasıl kolay çıkmazsa, benim hayattaki çilem de kolay kolay tükenmezdi.

Ve şimdi, bu fotoğrafa bakıyorum. O soba başında elini ısıtan çocuk, tıpkı benim çocukluğum gibi. Fakirliğin o çiğer burkan yanını, sobadaki çaydanlıktan yükseldiğini hisseder gibi oluyorum. Ama yine de çocukların içindeki o saf ve temiz umut, ısınıyor bu anılardan. Çocukluğumu yeniden yaşıyorum; hem acıyla hem de buruk bir tebessümle…

Erol Kekeç/27.01.2025/Sancaktepe/İST
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sobanın sıcağında çocukluk yaraları Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sobanın sıcağında çocukluk yaraları yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sobanın Sıcağında Çocukluk Yaraları yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.