Bir insana iki türlü bilgi nasip olur : biri, başkaları tarafından verilen, diğeri ve en önemlisi ise, kendi kendine kazanılandır. -- gibbon
Sevay
Sevay
@sevay

"Sustuğumuz Kadar"

27 Ocak 2025 Pazartesi
Yorum

"Sustuğumuz Kadar"

( 3 kişi )

3

Yorum

14

Beğeni

5,0

Puan

289

Okunma

Okuduğunuz yazı 27.1.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

"Sustuğumuz Kadar"



Ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Hangi kelimeler bıraktı bizi dilsiz gecelere, hangi cümleler eksik kaldı?

Söyleyemediklerimiz boğazımızda bir düğüm müydü yoksa özgürlüğe uzanan bir kapının anahtarı mı?

Ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Belki de en anlamlısıydı hiç söylenmeyenler.

Ve sustukça büyüdü içimizde anlatamadığımız herşey.
Bir bahar kadar taze, bir kış kadar soğuktu dilimizin ucunda asılı kalanlar.

Zaman bir iplik gibi ördü sözlerimizin sessizliğini.
Kimi geceler ay ışığında karşılıklı bakıştık sadece.
Kim bilir belki gözlerimiz bir şeyler anlatıyordu birbirimize,size.

Peki ya rüzgâr?
O da mı taşıyamadı bizim fısıldayamadıklarımızı?
Ya da dalgalar, onlar da mı kıyıya vurmadı içimizde saklı kalanları?

Hangi sessizlikte kaybettik kendimizi,
hangi sözün ucunda bir boşluk olarak asıldık, biliyor musun?

Ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Belki de Dünya bizim sustuğumuz kadar döndü.

Her susuşta bir mevsim, bir düş, bir umut yok oldu.
Ve her kelime bir ömür kadar ağırdı,
biz onu hafifletmeye çalışırken.

Sustuğumuz kadar biriktirdik içimize.
Konuştuklarımızsa bir yankıydı yalnızca duvarlara çarpan.

Ve sustukça unuttuk kim olduğumuzu,
hangi rüyaya sığdığımızı,hangi gerçeğe küstüğümüzü.
Bir aynaya bakar gibi, birbirimizdeki yansımayı izledik.
Ama hiç birimiz kendimizi göremedik.

Şimdi geriye dönüp bakıyorum da,
sustuklarımızdan yapılmış birer heykel gibiyiz.
Her biri bir hikâye, her biri yarım kalan bir masal.

Ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Belki de konuşabilseydik, o heykeller birer Kuşa dönüşürdü, uçup giderdi Gökyüzüne.

Sustum, sen sustun, biz sustuk.
Aramızda büyüyen bu sessizlik bir orman gibi sardı yollarımızı.
Kaybolduk dallarında, Kuşların şarkı söylemeyi bıraktığı o derin gölgelerde.

Oysa bir kelime yeterdi belki, bir nefes kadar kısa bir an, bir bakışın dilinde bir cümle.
Ama biz sessizliğin bizi tamamladığını sandık.

Ama konuşmadık, dilimizin kilidini açacak anahtarı hep sakladık avuçlarımızda.
Belki korktuk, belki kaybolmaktan çekindik, kelimelerin uçsuz bucaksız Denizinde.

Susmak, bir duvar gibi yükseldi aramızda.
Ne sen tırmanabildin o duvarı, ne de ben yıkmaya cesaret edebildim.
Oysa bir çatlaktan sızan ışık, bize yeni bir yol gösterebilirdi.

Sustuğumuz kadar ağırdı yükümüz, bir Dağ gibi omuzlarımızda.
Her adımda biraz daha içimize çekildik,
daha da derinlere gömüldük.
Ve fark ettik ki, sessizlik bazen bir bağ değil, bir uçurumdur insanın içinde.

Şimdi düşünüyorum da, belki de sustuklarımız bizim en büyük itirafımızdı.
Ama kimse duymadı, kimse anlamadı bu suskun dilin çığlığını.

Belki de o gölge, bir sır taşıyacak bizden kalan.
Sessizlikten doğan bir şiir gibi bir zaman sonra yankılanacak hiç duymayan kulaklarda.

Belki sustuklarımız bir gün bir ağacın yapraklarında hışırdayacak rüzgârla.
Ya da bir derenin akışında fısıldayacak yitip gidenleri.

Konuşamadıklarımız bir çocuğun gülüşüne karışacak belki, ya da bir Yıldızın göz kırpışında kendini gösterecek.
Çünkü hiçbir sessizlik ebedi değildir.

Belki bizden sonra biri söyleyemediklerimizi söyleyecek.
Bizim inşa edemediğimiz köprüleri kelimeleriyle kuracak.
Ve biz sustuklarımızla bile
bir iz bırakmış olacağız Dünyaya,kimbilir.

Ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Belki de gerçek konuşma, sustumuz kadar derindir.
Ve asıl anlam o sessizlikte saklıdır.

Ama biz masallarımızı sustuk.
Bazen bir vedayı, bazen bir özrü,
bazen de “Seni Seviyorum” demeyi.
Ve o sustuğumuz cümleler, bir yangın gibi sardı içimizi.
Sanki kelimeler aramızda utangaç birer adım, suskunluk.

Sustumuzda saklı olan, belki bir dua, belki bir isyan, belki de hiç başlamamış bir sevdaydı.
Biz kelimelerin eşiğinden dönüp sessizliği seçtik, o sessizlik bile
bir tür konuşmaydı oysa ki.

Ve ne ilginçtir, en çok sustuğumuz şeyler konuştuğumuzda en derin anlamı bulur.
Bir teşekkür, bir özür, bir sevda sözü.
Hepsi kendi zamanında bizden taşar,
zamansızlığa karışır.

Sustuklarımızdan bir Şehir kurmuşuz içimize meğer.
Ve o şehirde yankılanan konuşmalar bizim kurtuluşumuz belki de.

Ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?
Belki de bir ömür bunun cevabını aramakla geçecek.
Ve biz cevabı bulamadan birer gölge gibi kaybolacağız zamanın sessizliğinde..


sevay






Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

"sustuğumuz kadar" Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz "sustuğumuz kadar" yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
"Sustuğumuz Kadar" yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
28.1.2025 20:25:47
Sırbistanda 15 kişi öldü ve on binlerce insan sokaklara döküldü. Bizde ölüler boyunca susmak varken en son 79 can yanarak öldü. Bakan bile yerinde duruyor.
Susmayı iyi biliyoruz biz millet olarak. Öyle hisli öyle duygusal şiirler yazıyoruz ki bu sitede bile aşkınız batsın demeyeceğim. Neyse...

Sevgilerimle...
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
28.1.2025 19:31:40
şiirsel bir dil ile yazılmış kutluyorum
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
27.1.2025 15:10:28
5 puan verdi
Şiirsel bir dil ile yazılmış yazı, sussak başka susmasak başka, sanki kararsız gibiyiz.
Tebriklerimle
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.