ARAPLAŞMAK DİN DEĞİLDİR
ARAPLAŞMAK DİN DEĞİLDİR
Arap’ın sahte inancını kılık ve kıyafetini benimseyen, modernlikten uzaklaşan, medeniyete uyum sağlayamayan yoz ve yobaz takımı bunu inandığı din zannetmektedir. Arap ideolojisine âşık olanlar İslam’dan uzaklaşmış benliğini ve kimliğini kaybetmiş zavallılardır. Türkler Müslüman olmadan öncede tek tanrı inancına sahip bir milletin temsilcileridir. Tarihte Göktürkler ve ikinci defa kutulan Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti İslam’ı seçmiştir. Tabi ki Göktürklerden bu güne kadar var olmuş Türk kökenli devletlerde tek tanrı inancına sahiptiler. Bu ülkenin kurucu lideri Atatürk’te gerçek bir inançlı imanlı bir Türk evladıdır.
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK:
İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini, asırlardan beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset vasıtası mevkiinden kurtarmak ve yükseltmek elzem olduğu hakikatini müşahede ediyoruz. Mukaddes ve lahuti olan inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve değişken olan ve her türlü menfaat ve ihtirasların tecellisine sahne olan siyasetten ve siyasetle ilgili bütün hususlardan bir an evvel ve kesin olarak kurtarmak, milletin, dünya ve ahret saadetinin emrettiği bir zarurettir.
Araplaşma özlemi, ümmetçilik sevdası kuranın da Arapça olmasına bağlanılmasından çekil inmiyor. Ülkenin yönetiminde söz sahibi olanlar cehalet göstergesi olarak Arap alfabesinden yeni bize has Latin harflerinden oluşturulan alfabeye geçilince millet cahil bırakıldı diyebiliyorlar. Bu kadar mantıksız bir açıklama cehaletin bilgisizliğin yüze çıkışıdır. O kadar ileri gidiliyor ki hatta Türk kültürü İslam düşmanlığına vardırılıyor. Ne yazık ki İslam dini Müslümanlık şeriatı altında Araplara uyma dini gibi algılanıyor. Kurtuluş savaşı bitip yeni bir devlet kurulduğun da Osmanlının bıraktığı Anadolu halkında erkekler de okuma oranı %7 civarındaydı. Kadınlarda ise %04 dü. Doğru dürüst okullarımız yoktu. Çocuklar o günün şartlarında eli sopalı cahil hocaların imamların zalimane kuran okuma öğretisinden başka yaptıkları bir şey yoktu.
Toplum bin dört sene öncesi Arap toplumunun hikâyeleri ile dini bilgilendirme yerine buradan yola çıkılarak için de bulunulan zamana göre eğitilmelidir. Camiler sadece içinde namaz kılınan mekânlar olmamalıdır. Bu mekânlar hem dini açıdan hem de modern açıdan aydınlanma ve çağı yakalama öğretilerinin verildiği yerler olmalıdır. Buraların dünya meselelerinin ve o toplumun sorunlarının görüşülüp çözümleneceği mekânlar olmalıdır. Birer şura görevi ifa edilmelidir. Hz. Muhammed zamanında ki mescitler bu şekilde işlerin toplanıp görüşüldüğü yerlerdi. Mescitler Müslümanlık öncesi ve sonrası aynı zamanda birer okuldu.
Hiç kimse camilere karşı değildir. Ama ihtiyaçtan kat ve kat fazla aşırı derecede bir cami yapma enflasyonu aldı başını gidiyor. Her köşe başında her mahallede ihtiyacın onlarca kat camilerimiz var içinde üç beş ihtiyarı geçmeyen müdavimleri yer alıyor. Camilerin çokluğu asla dine hizmet etmenin delili değildir. Cami bir yerde yetersiz kalıyorsa ya genişletilir veya bir ikincisi o zaman yapılmalıdır. Cami çok ama içinde gerçek din yaşamıyor.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.