CHURCHILL'İN BALIKLARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Vakit, yine çoktandır zar zor ayakta kalmış bir masaya kimlik çıkartma , isimleri belli bir topluluğun kütüklerini kontrol vakti. Evet , bugünler bazıları için suyunu çekmiş bir havzada balık olma günleri…
Açıkça ifade etmem gerekirse, amatörce yazılmış bu satırların içeriği ,çok daha amatörce yaşayan şahıslar için. Bugünkü meselemiz , yıllardır meselemiz. Popüler kültüre bu denli köle yaşar iken kim olduğumuzu , nerden geldiğimizi,aslında ecdâdın mirasının ne olduğunu hatırlatma meselesi. Kendini unutmuş bir topluluğu ikna etme sanatının gücüne hepimiz aşınayız. ‘’Hiç kimsenin bir şey bilmediği bir yerde bir kimse her şeyi bilebilir." prensibinden hareketle , hiç kimsenin nerden geldiğini, ne için yaşadığını ve inancının getirilerini bilmediği bir yer ve zamanda, bir kimse; herkesi, her şeye , her yola ikna edebilir. Cehalet işte bu yüzden en büyük savunmasızlıktır. Bilginin gücüne değinecek olursak, kendisi için erdemlerin üstâdı yorumu dahi hafif kalır. Bu konuda fazla söze ne hâcet, lezzetini tadan bilir.
Öyle ki, insanlar fıtratları gereği , iyiye, değerliye ve güçlü olana sahip olmak ister. Ne yazıktır ki bu isteklerin bir kısmını maddiyat , bir kısmını da mâneviyat karşılayamaz. Bu durumun gebe kaldığı doyumsuzluk ve zayıflık , insanları bambaşka bir canlıya dönüştürme eğilimi göstertebilir. Bunun en büyük örneklerinden biri de , günümüzde o çok hayranlık duyulan Avrupayi yaşam tarzıdır. Benim Avrupa ile Batı ile bir derdim yok. Derdim kendi insanımız ile. Bazılarınızın "Buraya nereden bağladın şimdi? " dediğinizi biliyorum. Dikkat ederseniz yenilgimizi çoktan söyledim. ‘’Hayranlık duyulan Avrupayi yaşam tarzı’’ . Ne yazık ki biz çoktan yenildik. Çünkü bu bahsettiğim zümreye en başta kendi insanımız dahil bulunmakta.
Örf ve adetlerimize , en başta da inancımıza dahil olmayan , festivaller,cadılar bayramı, doğum günleri, noeller , yılbaşı eğlenceleri ve daha niceleri… İşte bunlar nereden geldiğini bilen bir topluluğun, peşine birçok nereden geldiğini bilmezi sürüklemek için ikna etme sanatı olarak kullandığı birkaç karttan başka bir şey değil. Buraya kadar okuyup göz devirdiyseniz de hiç problem değil, aynı mimikte kalıp ciddiyetsizce okumaya devam edebilir,ve hatta burada bitirebilirsiniz. Zira benim meselem, anlayanlar veya anlamak isteyenlerle.
Az önce inancımıza dahil olmayan adetleri sayarken dikkat edersiniz ki yılbaşını ve noeli ayırdım. Sebebi, birkaç gün önce habere çıkan adı lazım değil birisi yüzünden aranızda ikna olmuşlar varsa dikkatini çekmek için. Kendisi noel ve yılbaşını ayırmış, noelin caiz olmadığını ama Müslümanların da yılbaşını kutlayabileceklerini, bunun caiz olduğunu ileri sürmüş birisi.
Evet bu kişi, sırf ‘’Babam da tırnaklarını böyle kesiyor.‘’diyen Yahudi çocuğunun sözü üzerine tırnaklarını atlayarak kesmeye başlayan Peygamber Efendimizin ümmeti olduğunu söyleyen birisi...
İnsanların kendini kandırma kabiliyetlerinden bahsetmiştim. Size bir örneğini vereyim; geçenlerde bir tanıdığımın oğluna, okulda lafta din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni, doğum günü kutlamanın sünnet olduğunu söylemiş. Hangi hadiste yazıyor hocam diye sorulduğunda elbette verebileceği bir hadis , bir râvi olmadığı için şöyle toparlamış:’’ Elbette ki sünnet , sünnet olmasa Peygamber Efendimizin yer sene doğum gününü kutlar mıyız?" diye cevap vermiş. Ne kadar manidar (!) Burada bir değil birden çok absürtlük var. Meselenin derinine inecek olursak öyle sanıyorum ki meslektaşım kendisini , peygamberi ile bir tutuyor. Bu mesele şöyle dursun hiçbir ashab da peygamberimizin kendi doğum günü kutladığını rivâyet etmemiş, bununla ilgili âyet veya hadisten bahsedilmemiştir, sünnet olma ihtimali şöyle dursun. Ayrıca, yine öyle sanıyorum ki bu öğretmen kendi doğum günlerinde kuranı kerim hatimleri yapıp , zemzem ikramında bulunuyor. Ne hoş. Böyle kutlayacaksak doğum günlerini kutlayın, kutlayalım. Nitekim böyle kutlanıp, mum üflemek , dilek tutmak gibi ecnebi adetlerini taklit etmeyeceksek bile , kalkıp buna sünnet diyebilmek ne haddime ne de haddimize olur. ‘’Sünnet’’ diye buyrulan şey, peygamber efenedimizin söz veya fiilleri ile en başta kendisinin yaptığı, daha sonra başkalarının da yapmasını uygun ve hoş gördüğü şeylerdir. Yemeği yavaş yemek ve çok çiğnemek gibi, misvak kullanmak gibi, bayram namazları gibi… Bugün kaç kişi kalkıp ashâbı kiramdan şu zât peygamber efendimizin doğum günü kutladığını , yılbaşı için çam ağacı süslediğini rivâyet etmiş diyebilir? Aaaa tabi orası Arabistan ,çam ağacının orada işi ne ? Büyük bir eksiklik. Zira öyle bir memleket olmasa peygamber efendimiz hâşa hiç noel kaçırmazdı değil mi? Şimdi gelip " iyi de biz de bu bir ibadet, demiyoruz , âdet diyoruz" diyecekler için, az daha sabredin oraya da değineceğim.
Meseleyi diğer bir taraftan ele alacak olursak, bir de paganizme bel bağlayanlar var. Onlar da işin cabası... Hani sizin doğa severliğiniz?
O çok imrenilen ağaç süslemeleri yüzünden her sene milyonlarca çam ağacı telef oluyor. Alternatif olarak çıkarılan plastik ağaçlara rağbet yeterince olmadığı için, her sene Almanyada 29 milyon, Fransada 6 milyon, İngilterede 8 milyon , Amerikada ise 35-40 milyon çam ağacı boşu boşuna kesilip telef oluyor…(kaynakça: euronews – fatih yetim) Öyle ki kendi âdetleri olduğu halde, yabancı bir çok insan sırf bu yüzden çam ağacı süslemekten kaçınır hâle gelmiştir. Oysa burada her mağazanın vitrininde poz vermiş yeşilleri bilseler...Hani israf haramdı? O da mı bir kılıfa girdi? En başta kendimizi, sonra da başkalarını kandırmayalım.
Hadisi şerifte "Kişi sevdiği ile beraberdir." diyor Peygamber Efendimiz. Ahirette kişinin sevdikleri ile beraber haşrolunacağından bahsediyor. Neden anlamak istediklerimizi anlayıp, istemediklerimizi anlamamakta ısrar ediyoruz? Bu gibi âdetleri kutlamak caiz değildir, niyetimiz de önemli değildir. Ve bunu ben söylemiyorum. ‘’Kim bir kavme benzerse o da onlardandır ‘’ diyen bir Peygamberin ümmetiysek, yapmayacağız. Eğer aramızda inanmayan varsa dilediğince yapsın. Tekrar söylüyorum, bahsettiklerim müslüman olarak yaşayanlar için. Bu âdetlere o kadar hevessek , Müslüman olduğumuzu iddia etmeyeceğiz. Çünkü, bu gibi şeylerin fazlaca kutlanıp da kandilllerin sessiz sedasız evlerde geçirildiği, ve hatta geçirilmediği, birkaç büyük camii dışında habere dahi alınmadığı (alınamadığı demiyorum , alınmadığı) bir memlekette yaşamak zaten yeterince zor . Churchill demiştim, hikâyeyi bilen bilir. Onun tebaası artık sadece izliyorlar. Çünkü sonuçtan fazlaca memnunlar...
YORUMLAR
Promaja
O yüzden gündem yılbaşı ağacı.
Kaz dağlarında kesilen ağaçlar , Akdeniz'de, kendi memleketimde ve daha nice yerlerde bilinçli ateşe verilen ormanlar...
Onlar hep meselemiz, her zaman bahsettim ve bahsedeceğim.
Gönül ister ki kökü kuruyan ağaçlar değil, zâlimler olsun ve biz de bahsetmeyelim.
Ama konu bu değil üstad, mesele çok başka...
"Örf ve adetlerimize , en başta da inancımıza dahil olmayan , festivaller,cadılar bayramı, doğum günleri, noeller , yılbaşı eğlenceleri ve daha niceleri… İşte bunlar nereden geldiğini bilen bir topluluğun, peşine birçok nereden geldiğini bilmezi sürüklemek için ikna etme sanatı olarak kullandığı birkaç karttan başka bir şey değil."
Bu satırlardan sonra sizin nereden ve hangi karanlık pencereden baktığınızı anladım. Cehalet demişsiniz yukarıda. Bu kavram yazınızdan sonra size de yöneltilebilecek bir kavramdır.
Bu ülkede insanlar "festivaller, cadılar bayramı, doğum günleri, noeller , yılbaşı eğlenceleri ve daha niceleri.." ni yapmıyor artık.
Yapanlar sistemden nemalanıp zengin olanlardır. Kara para aklayanlar, çalanlar, sömürenlerdir artık. Kindar, yoksul, çürümüş, kokuşmuş ve haksızlığa karşı çıkamayan, utanç kanseri yaşayan bir toplum oluşmuş. Hani büyüklerin demişti "DİNDAR BİR TOPLUM YETİŞTİRECEĞİZ." Öyle olmadı, kindar ve ahlaksız bir toplum oluştu. Kim yaptı bunu, DİN SİYASETİ yapanlar. Örf, adet sünnet güzellemesi yapanlar yüzünden.
Bu ülkede Noel, doğum günü kutlamaları, yılbaşı ağaçları ve benzeri konulardan daha büyük sorunlar var.
Ahlaksızlık sorunu var bu ülkede. Kadın cinayeti, tecavüz, çocuk tecavüzü, bir kereden bir şey olmaz diyenlerin ahlaksızlığı ve onları alkışlayanlar, onlara oy verenler, işçi cinayetleri, sömürü, sefalet, yoksulluk, hırsızlık... Saymakla bitmez.
Bu ülkede "OLMAYAN ADALET" sorunu var.
Bir keresinde bizden çaldıkları 128 milyar nerede diye sordum ve hakkımda soruşturma açıldı. Din faşizmi böyle bir şey. Kapitalizmin her olanağından faydalanır ama halka dönüp kapitalizmi kötüler. Tıpkı İsrail ile her türlü ticareti yapıp ekranlardan İsrail'i düşmanlaştırmak gibi.
Bu ülkede din siyaseti yapan iktidarlar ve onların en küçük uzantılarına kadar hepsi iki yüzlü. Tamamı emperyalistlerin oyuncağıdır.
Siz bu yazıyı sizin gibi düşünenler ve gerçek inananlar için yazdığınızı söylüyorsunuz.
Gerçek inananın tanımını siz mi yapıyorsunuz?
Promaja
Evet çok daha büyük sorunlar var , fazlaca bu duruma hak veriyor ve sayfalarca elimden geldiğince işliyorum.
Bu ülkede bahsi geçen kutlamaların dibi sıyrılmasa, inanın ki kaleme almam ama biraz da gerçekler.
Sabah yorumlarda bunun açıklamasını da yaptım nitekim.
Bir fırsat bulduğunuzda okumanızı dilerim.
Hep dediğim gibi önce insan olmak, önce insanlık.
Baktığım pencere karanlık değil çok şükür ama çabalarım çok daha aydınlığa ulaşabilmek .
Bu ülkede çok sorun var dediğiniz gibi. Benim de sitemim buna ya zaten, dindar bir toplum olamadık ama bırakın dindar olmayı daha önemlisi biz doğru düzgün bir toplum dahi olamadık . Dahası da var. Sadece bu yazıdan yola çıkarak düşünce şeklime karşı bir yargı beslemeyin lütfen. Vakti geldiğinde birtakım hassasiyetlere de değinilmesi gerektiğine inandığım için işledim ki , bu denli rahatsız olunulması can sıkıcı.
Bahsettiğiniz haksızlıklar hâlâ baş göstermiş bir şekilde devam ediyor evet, bunun bilincinde ve bu konuda arkanızdayım. Ne yazık ki elimden gelen tek güç bunu kaleme alabilmek, toplumu bilinçlendirme çabasında bulunmaya çalışmak.
"Din tüccarlığı yapanlar" adı altındaki isimlerin de farkındayım, kimlere emanet olduğumuzun da. Hiçbirini savunmam.
Burada yön vermek istediğim "gerçek inananlar"ı ben istesem de bir şekle sokamam ki bunun iddiasında da bulunmadım. Bu benim haddime değil. Ha yorumlayacak olsaydım, gerçek inananlar için yolun doğrusunu bulma inancına gerçekten sahip olanlar derdim. O yüzden diyorum ya, kim ne kadar alınmak istiyorsa o kadar alınsın üzerine.
Söylediğim şeyler tek bir düşünce çatısının altından çıkan şeyler değil. Çarpıtmak amacında değilseniz de öyle anlaşılıyor af buyurun.
Tekrar teşekkürler ve iyi günler 🙏
Promaja
Evet çok daha büyük sorunlar var , fazlaca bu duruma hak veriyor ve sayfalarca elimden geldiğince işliyorum.
Bu ülkede bahsi geçen kutlamaların dibi sıyrılmasa, inanın ki kaleme almam ama biraz da gerçekler.
Sabah yorumlarda bunun açıklamasını da yaptım nitekim.
Bir fırsat bulduğunuzda okumanızı dilerim.
Hep dediğim gibi önce insan olmak, önce insanlık.
Baktığım pencere karanlık değil çok şükür ama çabalarım çok daha aydınlığa ulaşabilmek .
Bu ülkede çok sorun var dediğiniz gibi. Benim de sitemim buna ya zaten, dindar bir toplum olamadık ama bırakın dindar olmayı daha önemlisi biz doğru düzgün bir toplum dahi olamadık . Dahası da var. Sadece bu yazıdan yola çıkarak düşünce şeklime karşı bir yargı beslemeyin lütfen. Vakti geldiğinde birtakım hassasiyetlere de değinilmesi gerektiğine inandığım için işledim ki , bu denli rahatsız olunulması can sıkıcı.
Bahsettiğiniz haksızlıklar hâlâ baş göstermiş bir şekilde devam ediyor evet, bunun bilincinde ve bu konuda arkanızdayım. Ne yazık ki elimden gelen tek güç bunu kaleme alabilmek, toplumu bilinçlendirme çabasında bulunmaya çalışmak.
"Din tüccarlığı yapanlar" adı altındaki isimlerin de farkındayım, kimlere emanet olduğumuzun da. Hiçbirini savunmam.
Burada yön vermek istediğim "gerçek inananlar"ı ben istesem de bir şekle sokamam ki bunun iddiasında da bulunmadım. Bu benim haddime değil. Ha yorumlayacak olsaydım, gerçek inananlar için yolun doğrusunu bulma inancına gerçekten sahip olanlar derdim. O yüzden diyorum ya, kim ne kadar alınmak istiyorsa o kadar alınsın üzerine.
Söylediğim şeyler tek bir düşünce çatısının altından çıkan şeyler değil. Çarpıtmak amacında değilseniz de öyle anlaşılıyor af buyurun.
Tekrar teşekkürler ve iyi günler 🙏
Muhteşem bir yazı..
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Allah(c.c) sizden razı olsun. Güne getiren seçki kurulundan da.
İnançsızlara sözümüz yok.. İnananların okumasını arzu ederim.
***
Bilmeyen varsa "CHURCHILL'İN BALIKLARI" nı da okusun.
***
İngiltere Başbakanı Sir Winston Churchill, Çanakkale'den mağlup olarak İngiltere'ye dönünce ona niye galip gelemediğini sorarlar, o da cevap vermek için öncelikle büyük bir havuza üç tane balık attırır.
Sonra da bir kaç kişiye girip bu balıkları yakalayın der. Elbette suda balık yakalamak mümkün değil.
Bir müddet sonra balıkları yakalamak için havuza atlayanlar elleri boş, havuzdan çıkarlar.
Churchill de: "İşte balıkları yakalayamadınız. Çünkü balık suda iken yakalanamaz. Bu balıklar Türklerdir, su da onların dini. Onları dinlerinden uzaklaştırmadan onları yenemeyiz." der.
Sonra da elinde bir kova eğilir ve kovayı su doldurup dışarı döker.
"Ben artık Türkleri suda yakalamaya çalışmayacağım, her gün bir kova suyu bu havuzdan alacağım, nitekim su bittiğinde Türkler de ölecektir." der...
(Tarih Öğreniyorum'dan Alıntıdır.)
Promaja
Dediğiniz gibi inançsızlara sözümüz yok.
Getirdiğiniz açıklık için de teşekkür ederim ,
Herkes bilmiyor bu detayları.
Keşke her birine dikkat edebilsek...
Nitekim yazmaktaki gâyem de bu ya ,
Anlaşılabilmek de büyük nimet.
Tekrar teşekkürler.
Nasıl takıldınız bu Noel kutlamalarına
bu yılbaşı kutlamalarına
Mevzu derin, mevzu hassas
ama okudukça yüreğimde isyan dalgaları sizin isminiz gibi ( Promaja) esiyor...
Din konusunda Hadis kitaplardan bahsediyorsunuz ,kim yazmış ne kadar doğru yazmış ispat bile edilemezken kendi Hadis alıntınızın güzelliğinden dem vuruyorsunuz
Herkes herşeyin en doğrusunu bildiğini zannediyor, (bugün ikinci defa karşıma çıktı bu cümle ) hiç kimsenin hiç bir şeyi bilmediği yerde bir bilen varsa herkes onun doğru olduğunu zannedermiş ...
Ömrümün yarısından fazlasını Avrupada geçirdim
Dağların arasında ormanların etrafımı çevirdiği bir kasabada yaşıyorum
O ağaçların bir tekinin bile eksildiğini görmedim
yürüyüşlere çıkarım ,Orman içlerine eski,yaşlanmış ağaçlar düzenli olarak kesilir ve yerine özenle yenileri ekilir ,özenle diyorum bakımı düzenli yapılır, daha bir kere bile bir orman yangını olmadı burlarada,dilerim olmazda...
O dediğiniz çam ağaçları özel olarak yetiştirilir öyle gelişi güzel değil o kesilen ağaçların bir kaç mislisi çoktan ekildi bile...
Tüm aile kendi inançları gereği toplanır o ağacın etrafında, bizim bayramlar gibi bir arada mutluluk içinde kutlanır ...
Ne orman katliamı yapılır ne de her yıl kaçmaya çalışan canını kurtarma derdinde olan çam ağacı haberleri olur televizyonlarda...
Tüm bunları söz konusu edeceğinize bir millet nasıl bu hale geldi diye yazmayı deneseniz biraz...
Hani mağdur edilen hayatları mahvedilen çocuklardan, Dinimizi yozlaştıran, yiye yiye doymayan ama Fetva verme konusunda en önde gidenlerin masal hayatlarindan bahsetseniz biraz...
Konuşan ekmek sepeti ile Nasaya nazire yapmayı planlayan kaşif kafalardan hiç bahsetmedik daha..
Ecdadımızın nereden gelip, nereye gittiğini son * yılların gelişmelerinden sorumlu olanların sicil defterlerine bakıp akıl yürütmek için kahin olmaya gerek yok herhalde...
..........
Bırakın insanlar doğum günlerini kutlasınlar , bunun için günaha giriyoruz diye düşünmeden Allaha bu canı bize verdiğin için sana şükrediyorum anlamında sevinçle kutlasınlar...
Mum üflesinler, pasta kessinler, birlikte eğlensinler, peygamberin Kutlu doğum haftası da kutlansın
İsanın doğumu da kutlansın, bırakın insanlar, iyiliği ,sevinçleri,huzur içinde yaşamanın tadını öğrensinler, kimse kimseye yaşam tarzı, dini inançları üzerinden kritik yapmasın...
Dünyada bunca savaşlar.kötülük varken bizler iyi ve güzel olanı kendimize huy edinelim...
Lütfen....
Promaja
Düşünce alışverişi yapabilmek çok kıymetli ve buna saygı duyduğumu bilin lütfen.
Nasıl takıldınız demişsiniz ya , siz de haklısınız bu devirde kimsenin takılmayıp normalleştirdiği, içimize bu denli işlemiş bir durumu ele almak çok yaygın değil tabii. Ama bu doğru olduğunu da göstermiyor. Fazlaca sessiz kalınmış zaten.
Alıntı verdiğim hadisler de hiçbir mezhebin üzerinde ihtilafa düşmediği, râvisi belli hadisler. Siz inanırsınız veya inanmazsınız ben her türlü saygı duyarım. Sadece, üzerinde "acaba" dediğim hiçbir şeyi alıntı diye bir yere bırakıp akıl bulanıklaştıracak biri olmadığımı bilin isterim. Her hadise şüphe ile yaklaşmak doğru olmaz, deliller olduğu sürece itikat gerektirir ki, hadislerin de amacı budur. Yol göstermek.
Çam ağaçları meselesine gelince, inanın uzunca bir süre benim de aklıma gelmezdi sayının bu denli büyük olduğu. Milyonlarcasının kutlama adına kesilebileceği. Zaman gösterdi neyin ne olduğu, karşılaştığım satırlar ve haberler. İşte burada da bir zâfiyet buldum oradan da vurayım demedim, hiç demem de. Yaşaya yaşaya , duyup öğrendik. İnternette birçok yerde bununla ilgili makale de bulabilirsiniz. Ben hiç Avrupa'da yaşamadım. Ama çok okudum. Sizin yaşadığınız yerde dikkat ediliyorsa ne mutlu. Dediğim gibi ben genele râci bir paylaşımda bulunuyorum. Sizin ikamet ettiğiniz yerde dikkat edilmesi, bir başka noktada kesilen çamların önünü kapatamıyor.
Her günümüze ayrı bir utanç olarak düşen haberleri de, her şeyin önünde tutup kaleme alıyoruz, içiniz rahat olsun. Bir dergide köşe yazarlığı ve editörlüğü yapiyorum ve en çok üzerinde durduğumuz mesele de insanlıktan mahrum kalmışların doğurduğu insafsızlıklar oluyor. En başta kadın cinayetleri, Doğu Türkistan, hayvanlara şiddet, hurafeler ve sapık inanışlar, Filistin ve niceleri...
Burada kaleme aldığım şey, dini yaşamaya çalışan bir topluluğu silkelemek adına yazılmış bir deneme. Farklı noktalara çevrilmemesi isteğim olur. Dediğim gibi bu yazı doğruyu arayan inananlarla, isteyen kutlasın, isteyen kutlamasın. Kim ne kadar alınmak istiyorsa o kadar alınsın üzerine.
Hiç kimsenin mutluluğunda gözüm yok, sizi mutlu ediyorsa gönlünüzce yapın. Kutlayın, üfleyin, bir şey demek haddime değil. Bunları yapan çevrem de var zaten, bir tanesine saygısızlık etmedim. Bu mesede hassas değilseniz okuyun geçin yalnızca, ikna etme cabam yok çünkü sonuna kadar saygı duyarım.
Tekrar teşekkürler.