- 125 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
[Kırmızıyı seven şeytan…
Sabahın ilk saatleri ve bütün kadınlığımın şaha kaldıran o adamı beynimin derinliklerinde usul usul gezinmek de.
Onun tam tersi huzursuzca yerinde kıvranan kişi bendim. Beni niye aramıyor ve sormuyordu. Sanırım benim ondan etkilendiğim kadar o bende etkilenmemişti.yada etkilenmişti ve bana karşı neler his ettiğine dair Ona ulaşmanın bir yolu olmalıydı.
Benim o günkü davranışlarım onun cinsel organını hedefini diklenen top namlusu misali havaya kaldırmamı bana nasıl açıklayacaktı. Öylesine bir etkileşme miydi? Yoksa genel bir durumuydu.
Her neyse bir bilinmezlikle idi; savaşım Bütün bedenim gece gündüz dinlemeden bir erkeğin dokunuşlarına aş eriyordu.
Kadınlığına uyanmış bir devim içimdeki özlemi birinin göre bileceği yere öğüre öğüre kusmam gerekiyordu. Günlerin sabah, akşam olma durumu hiç değişmiyor. Benim bedenim adına yaptığım aktivite işten eve gelince banyoya gidip üstümde ki elbiseleri sıyırmadan. Kaynar suyun altında derim kırışana topak topak olana kadar kalmaktı.
Boşluğa bırakılan saç teli gibi önce kanatlanıp sonra ya halının üstüne yapışıyor; yâda boylu boyuna yere uzanıyordum.
Çok inançlarına kafa tutan ve çok dindar bir kadın değilim. Fakat düştüğüm bu garip arzuların bir son bulması hani son bulması derken. Güzel bitmesi dilim duada adına ellerimi sema da idi;
Annem derdi ki" çaresizliğin karınca güdüğü bir andayım" evet ben karıncanın nasıl güdüldüğünü bilmiyorum.
Bunun üzerine çok kafa yoramam ama beni içimdeki fırtınaya eşlik edip sonra yaşadığım arzulara gömülmem sorun teşkil ediyordu.
Ellerim kötü alışkanlıklar edinmiş alev alev yanan dudaklarım meme uçlarım, intihar edecek parmak uçlarını arıyor. Ve Bulmadan da dönmeyecekti.
Kadınlığına ses getiren bedenimde ki her hücre kendini sadece benim dokunuşlarım ile tazelerken. Kırıldım, zorladığım tek noktaya gelince çulsuz parasını kendi emrine vermeyen saf bir kadındım.
Bunun parasal yönden tatmini yönünü düşürsem, her yaştan bir erkek karşıma çıkıp bir sakal parası atardı.
Günlerdir kalbini bir köşesinde sadece bana karşı olan sağır düşünceler yol alıyordu. Duygularına yasak gelenekçi sözlerle frenleyen bir kadınım ve o siyah baba şemsiyesinin altında ne olduysa oldu yeni gelmişim ben şehrime tanıdık bir sese rast gelmenin peşindeyim…
Aklımın ayarları ile oynaya o adamı gidip görme şansımı düşünüyorum . Sonrasını da çok imkânsız bir görüşme olacaktı. Eğer o adam bana karşı hissi bir savaşta olsaydı. Bir şekilde bana ulaşmış olurdu.
Onun siyah baba şemsiyesinin tepeme geçmesi için öncelik yağmur ve ayda bir süre gelen resim serginin olmalıydı. Ne bahtı kara bir kadınım ya! bedenimin üzerinde titreşimler fazlaşasıma dur! diyecek birinin olmaması tutukluluk yapan tabanca gibi hevesim içimde kalıyordu.
Evet, bu gün günlerden pazar pencerenden dışarıya baktığımda evlerin hangisinin yatak odası hangisinin; Salon olduğun bilemem ama yatak odasın benim beynimde yerinin sevişme yeri olduğunu hatırlatıyordu.
Kim bilir şu saat hangi kadın erkeğini orgazm etmekle meşguldür fikri asıl beni çıldırtıyordu. Evet, ben bir erkekle sevişmenin bir yolunu bulmalıydım. Özlem duyduğum o inanılmaz iştahımı kabartan erkek tenine dokunmalıydım.
Akşamın olmasına daha çok uzun bir süre vardı. Bedenimi ilk sıcak suyun altında yuvarlatma fikri geldi. Fakat havanın soğuk olmasını düşünüp tekrar kendimi yatak odama kapattım.Yastığın birini başıma diğerini iki bacağımın arasına koymuş ve uzanmışım yatağın en orta kısmına
Cep telefonumda ki çılgın sevişme sitelerine girme fikrine sıcak bakmam konusuna ikna ettim kendimi.,evet iğrenç bir şey Başka bir kadının erkeğin sevişmesini izlemek
sonra içimde ki korkuları ikna edip her hangi bir sayfayı usulca açtım. İlk gözüme çarpan adam ve kadının genel sevişme tekniklerine oynadıkları oldu .
Ve açtığım o sayfanın giriş bilgilerini silip telefonu hızlıca yastığımın altına bıraktım. Burada elim boş dönmüş kendimi güzel düşüncelerimin dizlerinde sallayıp uyumasını da nasıl nasıl bekliyorum.
Uyumuşum ne kadar zaman geçtiğine gelince odama usulca sokulan karanlıktan anladım.İlk önce Yataktan doğrulup neler yapacağımı düşündüm. Önce yemek yemeliyim. Çünkü az önce karınım guruldadığını can kulağı ile dinlemiştim. Kararsız ve düşüncelerine bittik ter içinde az sonra ayaklanınca kendimi için ne yapabilirim.
İlk aklıma gelen şeyi yaptım. Yine kendimi sıcak suyun altında neşelendirdim. Her seferinde bütün bedenim arzuya uyanıyor: istediğim keyfi alıyordum.
Üstümde ıslağa çalan pijamayı kirli çamaşır sepetine fırlatmanın dakikalar sonrası da. Duşum almış ıslak saçlarımdan süzülen su damlalarını bir okyanusa gönderme edası ile evin içinden. O yana bu yanı turlandım ise avuçlarımın içine hapis ettiğim cep telefonumun çalmış olduğu aklıma geldi. Koşar adımlarlar yatak odasına gitmiş yastığın altından çekip onu almıştım.
Birinin beni araması isteğim tavan yaptığından olsa gerek cep telefonum o kadar kıymete binmişti ki. Tekrar salona döndüğümde ise yüz ifadem değişmişti.
Evet, siyah baba şemsiyesini alıp benim yine Bakırköy’ün en güzel yeri Çingene kâffede bekleye bileceğini yazmış kısa notunda.
. Her kadının yatak odasının başkahramanı elbise dolabımın önünde soluk almıştım. Çıplak bedenim sabırsızlığı pul pul beyazlıklar heyecanım daha üst seviye çıkmıştı. . evet onunla buluşmaya gittiğim de seksi ve iç tırmalayan kuş tüyü hafifliğinde bir kıyafet olmalıydı.
Kadınlığımın iç parçalayan karesinden çıkıp yeni bir fotoğraf karesini çekmeliydim abartısız yarı giyinik bir kıyafetin karar kıldım. Leopar desenli mini bir elbise ve altında ise muhteşem iç çamaşırımı bedenimin üzerine dizayn etmem bitince sinsi bir yılan gibi kızımın yatak odasına geçip onun gözü gibi sakladığı sekiz tl parfümünü üzerime püskürtmem ayrı bir keyifti...
Ona ve siyah baba şemsiyesine kavuşmam mesafem yeraltı treni ulaşımın kullanacak olursan. Yirmi beş dakika idi; fakat yeraltı treni duraklarını oturduğum koltuk da takip ederken. Bir an onun da benle aynı metroda olduğunu görür gibi oldum. İçime garip bir hissi kalbimin üzerine tepindi ama oda günlerdir. Onu göremem savaşım sonrası ise bir adım ilerimdeydi. Ve aynı metroda seyahat ediyoruz.
Kalbime iç sesim cevap verdi "hadi kadınlığını yaşaman için pamuk eller cebe "dedi. Evet, ona karşı önce ki karşılaşmamızda olduğu gibi mesafeli olmayacaktım.Tam da sürüsünü kayıp etmiş bir kuzu gibi meleşip ona sokulacaktım. Yoksa bu bedenimdeki arzular körelemeyecekti hep bir yok yaşanmamışlık ile kalacaktım.
İnsan kalabalığı demir kutuyu terke ederken. Ben onu gördüğüme emin bir şekilde bir köşeye saklanıp bekledim. Biraz yakınma gelince ona dedim ki "aaa biri ile randevunuz mu var beyefendi " dedim o ise kulaklarıma eğilip böyle güzel bakma bana kadın yoksa şu kalabalığı dinlemem dudaklarından öpeceğim seni "demişti
Metronun merdivenlerinden gün ışığına kavuşmam onunla kavuşmam bir farklı olmuştu. O kadar omzu dik yürüyen bir kadınken. soluk bir çiçeği de bütün bedenim andırıyordu. Evet, yürekli olmayım ve ona çok ihtiyacım olduğunu his ettirmeliydim.
Yoksa diğer buluşmamızda olduğu gibi o geldiği durağı hatırlamayacak bense evimin banyosunda kadınlığım ile bilek güreşine girecektim…...
italik ]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.