- 31 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Yüzleşmeler..
“Hiç olmazsa tek bir insanla sanki kendi kendimleymişim gibi her şeyi konuşmak istiyorum.”
Budala / Dostoyevski
İnsan kendine yalan söyleyemez, her şeyin farkındadır. Kendine anlattığın ve yüzleştiğin anları kime açabilirsin ki? Bir insan başka bir insana her şeyini, bütün gizlerini, ayıplarını, günahlarını, utançlarını söyleyebilir mi?
İnsan olduğumuz için söyleyemez işte. Çünkü insan kendinden utanmaz da başkalarından utanır. Adımlarken, yaparken utanmaz da başkası duyar diye utanır. Konuşulabilecek her şeyi konuştuğumuzda bir aralık kapı kalmadığında görünmez duvarlarımız yıkılacak oysa. Hani yabancılarda bir dövme trendi vardır. “Only God can judge me” Türkçesiyle “Beni sadece Tanrı yargılayabilir.” Bu sözü sadece şekil olsun diye vücudumuza kazımayıp, uygulayabilmek gerekiyor.
Bilinen bir şey herkese güvenilmeyeceğidir. Ama şu gözden kaçar, önyargıların yüzünden kimseye güvenmezsin. Önyargını kırmaya hiçbir zaman çabalamazsın. Önce mutluluğunu paylaşacaksın, sonra hüzünlerini en sonunda da utançlarını. Her şeyi kendine saklarsan ve hiç kimseye güvenme hevesinde bulunmazsan anlatmadıkların içinde çöp dağları gibi birikecektir. Herkese anlatma ama hak edene anlat. Sen nasıl ki eşsiz bir insan olduğunu düşünüp, sana anlatılsa kimseye anlatmayacağını biliyorsan. Dışarıda güvenine mazhar olup söylediklerini merkez bankası kasası emniyetinde tutacak insanlar da vardır.
İnsan kendiyleyken çok şey düşünür ve düşler. Bazıları gülünç bazıları sevinçli, bazıları nefret odaklı, bazıları şehvet içeriklidir. Dostoyevski’nin yazdığı bu söz de bunlara ithaftır aslında. Yani der ki; kendimle neler düşündüğüm, neler konuştuğum varsa bunu sanki ayna tutuyormuşçasına karşımdakine anlatayım. Sonuç olarak üzerimdeki ağırlıkları atayım ve utançlarımdan, güvensizliklerimden kurtulayım. Bu söz aklıma geldikçe sadece bunlar canlanıyor beynimde. Öyle biri olsun ki ne yaşarsam beni anlayacağını bildiğimden her şeyden ona söz edebileyim.
Kitapta bu sözü eden kadın karakter Aglaya İvanovna, kitabın baş karakteri prens tarafından ihanete uğrayacaktır. Gerçekten sevdiğini sandığı birine her şeyi anlatabileceğini düşünürken, onunla hayatını birleştireceğini sanırken prens femme fatale, hasta karakterli Nastasya Filippovna’yı kendisine tercih etmiştir. Sonuç olarak prens ondan kalıcı bir darbe yiyerek, düzelme aşamasındayken büsbütün delirmiştir.
Son söz olarak şunları söyleyeceğim. İyi insanları küstürmeyin, eğer küstürürseniz hayatınız ılımlı seyretmez. Güvenebileceğiniz insanları insanlığa küstürmek, en kötü davranışlardandır. Çünkü her katil canlı öldürmez. Umut öldürenler de katildir.
“Hiç insan öldürmediği halde; bir katilden daha cani insanlar gördüm, umudumuzu öldürenleri gördüm.”
Dostoyevski
YORUMLAR
Şiirin başlığı ile içeriği sanki bir çelişiyor gibi geldi bana.
Yüzleşme ile sır saklama farklı olsa gerek .İnsanın kendisiyle yüzleşmesi kendini tenkit etmesi ve vicdan muhasebesidir.Başka biriyle yüzleşecek ise eğer; olayla ilgili her şeyin meydana dökülmesi gerekmiyor mu?..
Değişik bir benzetme.
"Dışarıda güvenine mazhar olup söylediklerini merkez bankası kasası emniyetinde tutacak insanlar da vardır."
Bu kasa daha mı emniyetli ?..
Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla.Saygıyla.