- 149 Okunma
- 8 Yorum
- 7 Beğeni
LEKELİ MELEKLER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Lekeli Melekler
Çocuklar, benim nazarımda birer melektir. Temiz duygularla beslenirler ve kimseye de kötü duygu beslemezler. Elbette yaramazlıkları olacaktır; olmalıdır, çünkü hatalar inşanı pişirir ve geleceğe hazırlar. “Hatasız kul olmaz” bu söz büyükler için olsa da çocuklara çok görülmemeli. Çocuktur onlar, geleceğin mimarları olacaklar. Sağlam eğitimlerle ve temiz bir ahlak ve aile ile…
Geleceğin ümidi çocuklarımızın derdi büyüklerden daha fazla şu asırda. Çünkü çocuklukla büyüklük arasında bocalıyorlar. Henüz sekiz-on yaşlarında ekmek derdine düşüyor, gece demeden, gündüz demeden ya tek başına, ya da bir büyüğüyle cadde cadde dolaşıyor, ya dileniyor ya da kâğıt-naylon topluyor, elinde sürüdüğü heybesine
Çocuklarımıza kendimizden daha fazla kıymet vermeliyiz. Ancak yoksulluk illeti artık küresel bir boyuta ulaşıyor. Dünyanın geri kalmış ülkelerinde milyonlarca çocuk, genç ve yaşlılar açlıktan ve hastalıktan ölüyorlar. Kimi de savaşlarda hayatını kaybediyor. O masum yüzlerde gülücükler yok artık. Donuk bakışlar, hissiz duygular. Ve hayata küskünlüğün tüm renkleri o melek yüzlerinden okunuyor. Gözleri ağlamıyor artık! Yüreklerinde acı, sevgi, merhamet ve çocukluk hisleri tamamen siliniyor.
Bu meleklerimiz, başlarına gelen veya gelmesi muhtemel tüm sıkıntılara çocuk başına karşı koymak zorunda olduğunu biliyor. İnsan denilen mahlûklar, artık kanlı gözlerini masum çocuklara dikmiştir. Organ mafyaları, çocuk tacirleri… Kimi meleklerimiz, anne ve babasından şefkat göremiyor! Azar, dayak ve tehdit… Bazı çocuklarımız ensest ilişkilerin kurbanı oluyorlar; lekeleniyorlar çoğu zaman ve bu meleklerimiz bu ağır travmayla yaşamaya mahkûm oluyorlar!
Çocuk cinayetleri ve tecavüzleri, hem ülkemizde hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde acımasızca devam ediyor! Meleklerimizin kanatları kırılıyor, yarınları çalınıyor. Hisleri, duyguları ve beklentileri birer birer melûn zihniyetlerin ve büyüklerin vicdanlarında yok oluyor.
Gayri meşru ilişkilerin meyvesi olan çocuklar-bebekler, ya canlı ya da öldürülmüş bir halde bir kenara atılıyor. Kimi zaman da bir aileye evlatlık veriliyor ya da devletin o şefkatli kollarına emanet ediliyorlar! Çocuk bakım evlerinde bile çocukların başlarına gelenler de ayrı bir insanlık utancı!
Henüz çocuk yaştaki bazı kız meleklerimiz, törelerin kurbanı oluyorlar. Ülkemizin bazı bölgelerinde meleklerimize gelinlik biçiliyor! Oyun oynamanın, çocuk olmanın mutluluğunu yaşayamadan 35-50 yaşındaki haydutların, pedofili sapkınların yatağına atılıyorlar! Aman Allah’ım! Bu durum olsa olsa bir cinnet hali olsa gerek! Böyle sapkın töreler ya da kirli zihniyetler sebebiyle bir nesil yok oluyor! Düşünelim bir an! Heba edilen bu meleklerimiz arasında kim bilir bir bilim insanı çıkacak. Belki de insanlığın kaderini değiştirecek projeler üretecek. Kız çocuklarının okumasının gereksiz olduğunu düşünen müptezel iblisler halen var ve aramızda dolaşıyorlar. Bu sakallı iblislerin tek derdi cinsel isteklerini tatmin etmek! Çocukların tacize ve tecavüze uğradığına dair öyle çok hadiseler görüyoruz, işitiyoruz ki, inanılır gibi değil.
Bu çağda kızı-kadını halen cinsel bir obje olarak gören bu kirli ve zehirli zihniyet yerin dibine gömülmeden insanlık adına bir hizmetten söz edilemez. Nasıl edilebilsin ki! 8-10 yaşındaki kız çocuklarına annelik görev yükleniyor. Kız meleklerimiz, oyuncak bebeği ile oyun çağında birden bire annelikle tanışıyor ve hayatın tüm yükünü sırtına alıyorlar. O da yetmedi, sakalı yerleri süpüren pedofili şeref yoksunlarının kirli amaçlarına boyun eğmek zorunda kalıyorlar. İnsanlık adına utanç vesikası! Henüz çocuk yaşlarında böyle bir hayata mahkûm edilen meleklerimizin temiz kanatlarına ve o tertemiz yüreklerine insan kaynaklı kötülüğün lekesi bulaşıyor!
Anneliğin ve babalığın kutsiyetini halen anlayamayan bazı ebeveynler, çocuklarının geleceğini düşünmüyorlar. Kimi inançları adına, kimi gelenekleri adına. Kimi de para uğruna çocuklarının geleceğini çalıyorlar. Kız çocuklarının başına gelenlerden de bir an olsun ders çıkarmıyorlar. Ne şikâyetçi oluyorlar, ne çocuklarına sahip çıkıyorlar. Bazı duyarlı anne-babalar durumun farkına varıp adalet arıyorlar. Ancak adalet kapıları yüzlerine kapanıyor! Tacizci-tecavüzcü sapıklar ifadesi alınıp, serbest bırakılıyor! Bu nasıl adalet, bu nasıl insanlık; söyleyecek söz bulamıyorum.
Ülkemizi ve çocuklarımızı bu bataklıktan kurtarmak için vicdanlı, ahlaklı, adaletli ve ehil kişilerin mutlaka işbaşına gelmesi gerekiyor. İşlenen suçlara caydırıcı cezalar mutlaka verilmeli; ülkemiz, bu pisliklerden arındırılmalıdır. Sahipsiz meleklerimize yöneticilerimiz çıkmalı; meleklerimizi eğitip geleceğe hazırlamalıdır. Onlara uzanan kirli elleri kökünden sökmelidir. Annelere, sahipsiz yavrulara ve çaresiz yaşlılara devletimiz mutlaka gereğince sahip çıkmalıdır. Sosyal devletin görevi de bu değil mi zaten.
YORUMLAR
kalem,nize sağlık duyarlı çalışma. her inen kutsal kitapta her gönderilen dinin ana merkezinde sapıklık azgınlık kadına şiddet haram kılınmış yasaklamalar gösterilmiştir ama insan oğlu en mükemmel yaratılmış canlı olmasına karşın cennet ve cehhennem olayına kendi benliği ile ulaşamış olacaktır. Ahlaki kurallar törelere kurban edilmiş. ne yazık ki
Sevgili dost, ele aldığın konu maalesef ülkemizin kanayan yarası.
Bu güzel yazıda işlenenlerin tamamı doğru.
Devlet olarak, toplum olarak, insan olarak çözülmesi gereken konular.
Ama görüyoruz ki bazı kesimler bundan nemalandıkları için olayın düzelmesini asla istemiyorlar. "Bizim işimize cahil kesim daha çok yarar!" diyebiliyorlar.
Yapılan pislikleri göre göre ailelerin oralara hala çocuklarını göndermelerini hiç anlamıyorum.
Güzel bir yazı tebrik ederim.
Selam ve saygılar.
O kadar saf o kadar temiz o kadar neşeli ve canlıdır ki çocuklar. Kalplerinde zerre kötülük yoktur çocukken, ancak büyüyünce çevrenin ve insanların etkisiyle kirlenir ruhları da bedenleri de... Çocuk istismarcılarının en ağır cezalara çarptırılması lazım kanımca. Hele o bilhassa Güneydoğuda var olan beşik kertmesi ve genç yaşta evlendirilme olaylarının mutlaka önüne geçilmesi lazım. Bilgi dolması lazım beyinlerinin yazık etmeyelim çocuklarımıza... Kutlarım ...
Halit Durucan
Maalesef!..
Ülkemizin en derin yarasına dokunmuş usta kalem.
Değerli yazınızda da belirtildiği üzere; bu vahşetin adı töre, cehalet, sapkınlık, canavarlık vb. Ne olursa olsun olağan görülecek hiç bir tarafı yoktur. Olamaz.
Mustafa Kemal Atatürk'e küfreden ve düşman olan zihniyetin temelinde bu yatıyor işte. Kemal Sunal'a ve filmlerine kin kurmalarının ana sebebi de aynı şey. Ve ne yazıktır ki bu yapıyı savunanların en az yarıya yakını bu canavarlığa maruz kalmış kadınlardan oluşuyor.
Yönetici adı verdiğimiz siyasetçiler ve bürokratların içerisindeki bu güruh azımsanmayacak düzeyde. Kaldı ki 22 yıldır ülkeyi yöneten zihniyetin neredeyse tamamı yine aynı kafa. Ve onlar zembille inmediler. Onları seçenlerin tamamı ne olduklarını bilerek seçti ve destekliyorlar.
Sonuçta "insanlar hak ettikleri şekilde yönetilir..." Yine maalesef ki hepsinin bedelini o"melekler " ödüyor, ödeyecek...
Dört kitap, dört peygamber, yüz nebi'nin düzeltmedigi bir arıza.
Duyarlı ve mahir kaleminizi alkışlıyor, en derin saygılarımı sunuyorum.