- 37 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevdiklerimize Veda: Yüreğimizde Taşıdığımız İzler
Hayat, sevdiklerimizi yanımıza alarak çıktığımız bir yolculuk gibi. Kimi zaman bu yolculukta birlikte yürür, kimi zaman da onlara veda etmek zorunda kalırız. Sevdiğimiz birine veda etmek, sadece bir bedene değil, paylaştığınız anılara, hayallere ve sevgiye de “hoşça kal” demektir. Ancak bu vedaların ardında, her zaman bir minnet duygusu gizlidir.
Ben, dört yıl arayla önce anneme, sonra babama veda ettim. Üstelik ikisini de ocak ayında kaybettim. Ocak ayı benim için hep bir kara bulut gibi gelir. Yılın başlangıcı birçokları için umut dolu yeni bir dönemken, benim için kayıpların ve vedaların ayı oldu. Bu yüzden uzun zaman boyunca ocak ayını uğursuz saydım. Ama zamanla, bu acı ayın bana bıraktığı değerleri ve hayatıma kattığı anlamları fark ettim.
Annemi kaybettiğimde, yüreğimde derin bir boşluk oluştu. O sıcacık gülümsemesi, saçımı okşayarak “Sarı kızım, Seloşum” diye seslenişi... İşte o ses, bugün bile kulaklarımda çınlıyor. Annem ev dekorasyonuna meraklıydı. Evi temizleyip yeni bir şey aldığında, hemen Nescafe’sini alır, hayran hayran evine bakardı. Bu haliyle hem titizliği hem de zevk sahibi kişiliğiyle beni de etkilerdi. Onun sevgisini ve bu hayata kattığı güzellikleri her an yanımda hissetmek bana güç veriyor. İlk zamanlar eksikliğini kabullenmek çok zor oldu. Ama zamanla, onun bende bıraktığı izleri fark ettim. Şefkati, sabrı ve sevgiyi ondan öğrenmişim; bu değerler, onun yokluğunda bile hayatımı şekillendirmeye devam etti.
Dört yıl sonra, yine bir ocak ayında, babama veda etmek zorunda kaldığımda, yeniden aynı derin acıyı yaşadım. Babam... Her zaman o güçlü ve koruyucu duruşuyla yanımızdaydı. Hatırlıyorum, okuldan eve geç kaldığım bir gün beni aramak için yollara düşmüştü. O an, sevginin kelimelerle değil, eylemlerle hissedildiğini anladım. Babam, yeni çıkan markalı elektronik ürünlerin adeta hastasıydı. Bilgisayar, televizyon… Her şey en iyi marka ve en son model olmalıydı. Aynı titizliği arabasına ve giyimine de yansıtırdı. Arabasını hep pırıl pırıl tutar, kullandığı eşyaların düzenine ve temizliğine büyük özen gösterirdi. Onun bu detaylara gösterdiği dikkat ve hayata olan tutkulu yaklaşımı, benim için daima bir ilham kaynağı oldu.
Sevdiklerimizin gidişiyle başa çıkmak kolay olmuyor, ama mümkün. Onlarla paylaştığımız anıları hatırlamak, bize güç veriyor. Annemin hayranlıkla baktığı o düzenli evini, babamın titizlikle kullandığı arabasını ve son teknolojiye duyduğu merakı hatırladığımda, aslında onların hâlâ benimle olduğunu fark ediyorum. Onlara yazdığım mektuplar, içimdeki duyguları ifade etmemi sağladı. Her satırda, onlarla yeniden konuşmuş gibi hissettim.
Veda etmek, hayatımızdaki en ağır yüklerden biri olabilir. Ama onların hayatımıza kattıklarını fark ettikçe, yükümüz hafifler. Annemin zarafeti ve düzen sevgisi, babamın titizliği ve yeniliklere olan tutkusu benimle kaldı. Şimdi bu değerleri öğrencilerime aktarmaya çalışıyorum. Onların bende bıraktığı izler, başkalarına ulaşmaya devam ediyor.
Sevdiğimiz insanlara veda etmek bir son gibi görünse de, aslında sevginin yeni bir şekilde devam ettiğini anlamamızı sağlar. Onlara içimden hep şunu fısıldıyorum: “Gittiğiniz yerde mutlu olun. Burada bıraktığınız sevgi hep benimle. Sizi her zaman yüreğimde taşıyacağım.”
Vedalar acı verir, ama sevgiyi daha derin bir şekilde hissetmemizi sağlar. Zamanla anlıyoruz ki, sevdiklerimiz bir yerlerde fiziken uzak olsa da, yüreğimizde yaşamaya devam ediyorlar. Çünkü gerçek sevgi, zamandan ve mekândan bağımsızdır.
Aile danışmanı
Selda İyiekmekci (Erdoğan)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.