- 122 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanları Karanlıktan Aydınlığa Çıkaracak Bir Çağrı
Bismillahirrahmanirrahim,
Ey insanlar! Gelin bir düşünün, çevrenize bakın ve kendinize şu soruyu sorun: Bugün içinde yaşadığınız toplum, Allah’ın razı olacağı bir toplum mu? Adaletin, dürüstlüğün, yardımlaşmanın kuralının devam ettiği; çıkar ve menfaatin yerine samimiyetin, makam ve mevkinin yerine kardeşliğin önemli olduğu bir toplum mu? Yoksa çıkarlarına esir olmuş, hakikati görmezden gelen, makam ve mevki için yarışan ve Allah’ı unutan bir toplum mu?
Bu bilgileri kendimize sorarken, Kur’an’ın ışığına dönmeliyiz. Çünkü Allah’ın kitabı, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkaracak bir rehberdir. O rehberin bize gösterdiği insan modeli, sadece Allah’a kul olan, hiçbir çıkar ve menfaatle kirlenmeyen, adalet ve iyilikle dünyayı imar eden bir insan modelidir. Bugün bu modelden uzaklaştığımızda, hem bireysel hem de toplumsal karanlıklara mahkûm olmaktayız.
Bugün dünyanın dört bir yanında yaygın olan bir anlayış var: "Kim o makamlara gelirse, elinden gelen bir şey olmaz. Herkes menfaatinin peşinde." Bu anlayışlar, insanları ümitsizliğe ve teslimiyete sürüklüyor. İnsanlar, adaletin ve iyiliğin tesis edilemeyeceğine inanıyor ve bunun yerine, her şeyin olduğu gibi devam edeceğini düşünüyorlar.
Bu anlayış, insanları pasifleştirir. Çünkü kişi hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanırsa, kendini değiştirmek için de çaba göstermez. Oysa Allah, insanlara şöyle buyurur:
"Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe, Allah da onların varlığını değiştirmez." Rad:11
Ama tersi bir hakikati bize açıkça gösteriyor: Toplumun değişimi olur, değişimle başlar. İnsanlar, çıkar ve çıkar odaklı bir hayatı bırakıp sadece Allah’a kulluk yapmaya yönelmedikçe, ne bireysel ne de toplumsal olarak aydınlığa ulaşabilirler.
Allah, insanı yalnızca kendisine kulluk etmek için yaratmıştır. Ancak bugün insanlar, Allah’a kulluk etmek yerine, çıkarlarına, makamlarına, paralarına, hatta birbirlerine kulluk yapıyorlar. Bu durum insanı insanlıktan uzaklaştırır. Çünkü Allah’ın kulluğu, insanı özgürleştirirken, diğer her şeyin kulluğu insanı köleleştirir.
Allah şöyle buyuruyor:
"Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şey ortak koşmayınız." Nisa, 36
Allah’a kulluk, insanın hayatını düzenler. Çünkü insan, yalnızca Allah’ın rızasını gözettiğinde, çıkar ve menfaatlerden bağımsız bir hayat sürmeye başlar. Böyle bir insan, dünyada makam ve mevki peşinde koşmaz, insanlara yardım eder ve toplumun faydasını kendi çıkarlarının önüne koyar.
Toplumu değiştirmek istiyorsak, önce kendimizi değiştirmeliyiz. Çünkü toplum, bireylerden oluşur ve bireyler değişmeden sınıflandırılması mümkün değildir. Allah, bize şunu açıkça bildirmiştir:
"Kim de ahireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir gayretle çalışıyorsa, işte onların çalışmaları makbuldür." İsra: 19
"Ahireti dileyen insanların hayatları Allah’ın emir ve yasaklarına göre düzenlenir. Bu kişiler, adaleti, "dürüstlüğü ve merhameti esas alırlar. Böyle insanlar bir araya geldiğinde, çıkar ve menfaatin hüküm "sürdüğü toplumlar, adalet ve iyiliğin hakim olduğu topluma dönüşüyor.
"Allah’ın razı olacağı bir toplum, şunlara sahip olan bireylerden oluşur:
Allah’a Kul Olmak: Bu toplumun bireyleri, sadece Allah’a kulluk eder ve sadece O’nun rızasını gözetir. Onlar, Allah’tan başka hiçbir otoriteye boyun eğmezler.
Adalet: Onlar, kim olursa olsun adaleti ayakta tutarlar. Allah şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınız aleyhine de olsa, Allah için hakkı koruyarak adalete örneklik eden kimseler olun." Nisa: 135
Merhamet ve Yardımlaşma: Bu toplum, genel olarak yardım eden ve zayıflara merhamet gösterenlerden oluşur. Allah şöyle buyuruyor: "İyilik ve takva üzerine yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın." Maide: 2
Dürüstlük: Onlar, her zaman doğruyu söyler ve doğruluktan asla taviz vermezler. Allah şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun." Tevbe:119
Ahireti önceliklendirmek: Onlar, dünya hayatına değil ahire öncelik verirler. Allah şöyle buyuruyor:" Siz dünya hayatlarını tercih ediyorsunuz, Oysa ahiret, daha hayırlı ve daha kalıcıdır." A’la:16-17
Bu toplumun inşası için şu adımlar atılmalıdır:
İman ve İlim: İnsanlar, Allah’a olan imanlarını güçlendirmeli ve O’nun kitabını anlayarak okumalıdırlar. Çünkü Kur’an, doğru yolu gösteren bir rehberdir.
Kendi Nefsimize Dönmek: Her birey, önce kendi nefsini sorgulamalı ve Allah’ın emirlerine uygun bir hayat yaşamaya başlamalıdır.
Adalet ve Dürüstlük: Toplumun her kesiminde adalet ve dürüstlük esas alınmalı, çıkar ve menfaat ilişkileri terk edilmelidir.
Eğitim: Çocuklarımıza ve gençlerimize, Allah’ın kitabını öğretmeli ve onları bu değerlerle yetiştirmeliyiz.
Örnek Olmak: Her birimiz, çevremize örnek bir birey olarak, Allah’ın emirlerini hayatımıza yansıtmalıyız. Çünkü insanlar, sözlerden çok davranışlardan oluşur.
Ey insanlar! Allah’a kul olmaktan uzaklaşarak, çıkar ve menfaatlerin esiri olmayın. Allah’a kul olmak, sizi hem bu dünyada hem de ahirette özgürleştirir. Unutmayın, dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Asıl hayat, ahiret hayatıdır. Gelin, Allah’ın kitabına sımsıkı sarılın ve sadece O’nun rızasını gözetin. Çünkü Allah şöyle buyurmaktadır:
"Kim zerre kadar hayır işlerse, onu görecek. Kim de zerre kadar şer işlerse, onu görecek."
Zilzal: 7-8
"Bu dünyada her şeyin hesabını Allah’a vereceğimizin bilincinde yaşayın. Böylece çıkar ve çıkarların "peşinde koşmayı bırakın ve Allah’ın razı olacağı bir hayat yaşamaya başlayın. Ancak o zaman hem "birey olarak hem de toplum olarak aydınlığa ulaşabiliriz.
Ey insanlar! Siz kendinizde olanı değiştirin ki, Allah da toplumunuzu değiştirsin. Allah’ın rızasını gözeterek, adaletle, merhametle ve dürüstlükle bir hayat sürdürün. Ancak o zaman karanlıktan kurtulabilir ve aydınlığa ulaşırsınız. Unutmayın, hesap günü geldiğinde her şey ortaya çıkacak ve Allah’tan başka kimsenin yardım edemeyeceği bir günle karşılaşacaksınız. Şimdi, kurtulmak ve aydınlığa ulaşma fırsatıdır!
Erol Kekeç/27.11.2024/06.41/Sancaktepe/İST
YORUMLAR
Tanrıyı veya Allahı değil insanı önceleyen bir düşünce, bir inanç, bir felsefe geliştirilemez mi?
Üstadım inancınızı bir kenara bırakarak bir bakın, günümüzün anayasaları kökenleri 3 bin yıl önceye varan şeriatlerden daha iyi değil mi? Elbette uygulayanların liyakati de burada ayrı bir husus.
Mesela benim ömrüm boyunca, insanlarımız hep batılı üniversitelerden eğitime odaklanıyor, o kadar hacı parasına, petrol parasına, o kadar dini merkeze değin bahse onu kutsal denilen Kudüs Mekke Medinede bir çekim alanı dinsel olanın dışında oluşmuyor.
Teknoloji Kore,Japonya, Çin Abd, Rus ve AB yörüngeli dünyada, ha keza, ulaşım sektörü için de otomonil,tren uçakların da bahse konu dini bölgelerde kökeni yok gibi bir şey.
Antik Mısır ve Babil dışında çekim merkezi olamayan veya çığır açamayan bir bölgeden basediyoruz.
O kadar dinsel anlatıya rağmen; insanlar, Arabistana, İsraile, İrana Yemen'e özetle dini şeriatlerin yoğun olarak lanse edildiği ülkelere vize kuyruğu, orada yaşama kuyruğu, pasaport kuyruğu oluşturmuyor.
Mekke, Kudüs bölgesi tarihte ne zaman ilgi odağı bilim merkezi adaletin ve hukuğun merkezi olabildi?
İlk Müslümanlar Habeşiştana ilk gittiklerinde paylaştıkları ayetler, aradan 20 yıl geçince bambaşka bir hale giriyor. Ha keza Medine ve Mekke dönemindeki ayetlerin değişimi ise görmezden gelinemiyor. Hal böyle olunca yeniden sorgulanın sorgulamak gerekmez mi hiç?
Bugün bir haber okudum, kalpte de bir beyincik bulunmuş. Haberi kaşla göz arasında kaçırdım, dışarıya çıkmam gerekti, pcyi kapatmam gerekti vb vs. Haberi bulurum ihtimal yeniden. Merak uyandıracak bir haberdi benim içim.
Kalbe, vicdan gözüyle bakıyoruz. Duyguların harmanlandığı, elendiği yer. Zihin ise mantık, genelde çıkar, fayda, refah odaklı. Lakin kendi için istediğini başkası için de isteyebiliyorsan gerisi çorap söküğü gibi gelmeli daha kaliteli bir toplum için.
Tanrıya tapmadan da insan, iyi insan, güzel insan, faydalı insan, çalışkan insan, gayretli insan vb vs olunabilinemez mi sizin düşüncenizde üstadım?
Dinin olduğu her zaman ve mekanda hiyerarşi bulunuyor, hiyerarşik yapıyı dünyanın bilinen tarihin her yerinde görüyoruz. Yine de ne kadar karanlık gözükürse gözüksün gelecek, yine de umut ışığı hep var. Herkese cennet olacak bir yaşam sürecine doğru hızla yaklaşıyor sanki bir yandan da. Balık kavağa çıkınca mı bu gerçekleşir bilmem ama balıklara kanat takıp bulutların üstünde de yüzeceği bir gelecek de var sanki..
Ben kendimi değiştirdim, dinden çıktım, çevremi değiştirebilir miyim bilmem, lakin benim hayatımda değişen bir şey olmadı sadece daha fazla huzura daha geniş bir bakış açısına daha iyi bir insan olmaya doğru bir gidişim var. Dinsel iken devamlı gergindim, devamlı bir şeylerle din dışı denilenle mücadele etmek gerektiğine inanırdım, lakin şimdi sadece insanlıkdışı olanlala mücadele etmem gerekiyor.
Görüyorum ki dinde kafir denilen bir çok insanın, insana, çevresine faydası var zararı yok, öyle anlatıldığı gibi ahlaktan yoksun bir kesim de değiller veya iki yüzlü, hırsız, yalancı, ganimet veya dünyada mal mülk makam peşinde koşan cinsten de değiller.
Üstadım izin yazım ve gönül kalitenizi bildiğimi düşündüğüm için açık açık bir şeyler yazabildim. Umarım sürçi lisanım, sizi üzecek bir ifadem olmamıştır.
Olduysa bin hürmetle bin özür dilerim.
En sevenlerinize emanet olunuz. Saygılarımla.