- 46 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ÖYKÜ OLAN UMUTLAR / Yalancının Mumu
İnancımıza göre üç yerde yalan söylemenin günah olmadığını duymuştum, ana sevabı varmı bilmiyorum.
Bunlardan;
Biri savaş durumunda,
- Kazanmak için "her yol mübah" denir
Biri yuvanın dağılmasını önlemek için
Bir diğeri ise benim söylediğim yalan,
Küskünleri barıştırmak için.
Belkide ben bu yalan için sevap bile kazanmış olabilirim,
Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler ya;
Benim yalanımın mumu diğerlerinden farklı olarak yatsıdan sonra yananlardan,
Artık onu defter açılınca göreceğiz.
Hemen hemen her hafta sonları küçük kardeşimle birlikte kalan Annemi ziyaret için Turhal’a giderim, bazen çocuklarla birlikte gider bir gece kalırım, yalnız gittiğim zaman akşama geri evine denerim.
Turhaldaki mahallemiz, bir tarladan bölünme herkes herkesin paydaşı, şimdiki adılyla yatay mimari ile yapılmış, her biri ortalama ikiyüzelli metrekare bahçe içinde birer veya ikişer katlı müşterek tapulu müstakil ev.
Aradan geçen elli yıl içinde sorunları çözpte müstakil tapuya sahip olamamışız.
İşte bu mahallede bitişik komşumuz Osman abi ile Zehra yengemiz aynı köylümüz, hatta Adem babadan birkaç bin göbekten sonrada akrabamız.
Ama bize göre birinci dereceden sonra, ikinci dereceden önce akrabaymışız gibi yakın komşumuz.
Herşeyimiz içli-dışlı denen türden bir komşuluğumuz var Osman abilerle.
Biz dört kardeş olduğumuz gibi Osman abi ile Zehra yengenin de biz yaşlarda dört çocukları var ve hepsini de yuvadan uçurmuşlar,
Bir Köroğlu bir Ayvaz misali yaşayıp gidiyorlardı o zamanlar.
Yine bir hafta sonu ailecek Annemi ziyarete gittik.
Öğlen sıralarıydı Zehra yenge geldi Annemin yanına, Hoş-beşten sonra Osman abiyi sordum.
Zehra yenge de;
--Çayını demledim kuzinenin üstünde kendi doldurup kendi içiyor dedi,
Bende şaka olsun diye,
- Başbaşa içilen çay daha lezzetli olur niye adamı yalnız bıraktın diye takıldım
-- Bırak beraber çay içmeyi sofraya bile beraber oturmuyoruz,
-- Osman abinle bir aydır küsülüyüz konuşmuyoruz dedi.
--Yalnız başına içmesin yürü git beraber için bu arada benimde hanımınla konuşacaklarım var dedi,
Anladım ki kovuluyorum,
Yavaşça kalktım Osman abinin yanına gittim.
Selâm -sabah, hoş-beşten sonra
--- Git mutfaktan bardak al kendine çay koy beraber içelim dedi
-Bende zaten yalnız olduğunu öğrendim arkadaş olmak için geldim diyerek, denileni yaptım ve kendine çay doldurdum bir bardak içtim ikinciyi içiyordum ki Zehra yenge geldi
-- Hoşgeldin İsmet diyerek sırtını kuzinenin olduğu duvara verdi,
Bende
-Hoşbulduk yenge dedikten sonra hemen Osman abiye dönerek;
- Ben niye geldim Osman abi biliyormusun dedim.
Osman abide
--- Çay içmeye geldin dedi
-Hayır sade çay içmeye gelmedim beni Zehra yengem çağırdı
- Biz Osman abinle bir aydır küsülüyüz, gel bizi barıştır dedi,
-Sizi barıştırmak için geldim diyince;
Zehra yenge itiraz etti
-- Yalancı ben ne zaman öyle birşey dedim niye yalan konuşuyorsun dedi,
Bende
-Denedin mi, Zehra yenge
" benim yanımda söylersen inkâr ederim"
dedin ya
O arada Osman abi karıştı söze Zehra yengeye kızmaya başladı
--- Sen evin içindekileri orda burda niye konuşuyon
Zehra yenge yemin ediyor
--Ben öyle birşey demedim İsmet yalan konuşuyor.
Osman abi;
---Sen demesen İsmet ta Tokat’tan nerden bilsin bizim küs olduğumuzu
Onlar tartışa dursun ben bardağı bıraktığım gibi yavaşça sıvıştım aralarından.
Ertesi gün Zehra yenge yine geldi hem gülüyor hem bana kızıyor
--Ula beni nasıl utandırdın öyle,.
--Yer yarılmadı ki yerin dibine gireyim.
- Sen neticeyi söyle Zehra yenge sevap kazandım mı onu söyle dedim.
Zehre yenge de kısaca
"Barıştık" dedi.
Rahmet olsun onlara,
Sayelerinde yaktığım mum yatsıdan sonra da yanmış demek ki
Belki de sevap kazandım yalan söylemekle
Kimbilir gidince göreceğiz
2911/2024 - İ.ANİK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.