BİR NOKTA BİR VİRGÜL BİR NOKTALI VİRGÜL
BİR NOKTA, BİR VİRGÜL, BİR NOKTALI VİRGÜL
Noktalama işaretlerini yerinde kullanmak çok çok önemli. Eğer mutlaka kullanılması gereken yerde kullanmazsak büyük tartışmalara sebep olabiliriz.
Eskilerden bir misalle açıklık getirelim konumuza.
“Bir nokta gözü kör eder” derler, eskiler.
Nasıl mı?
Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra Arapça harfleri kullanmaya başlarlar. Ortalama bin yıllık bir kullanım geçmişi var Arapça harflerin. Hemen belirtmeliyim ki, Arapça harfleri kullanmak Arapça’yı kullanmak anlamına gelmez. Bugün nasıl ki Latin harflerini kullanarak Türkçe yazıp okuyorsak, o zaman da Arapça harflerini kullanarak Türkçe yazıp okuyorduk.
Şimdi gelelim Arapça harflerle “göz” ve “kör” kelimelerinin yazılışına.
Göz (Latin harfleri) - (Arapça harfleri) گو ز kelimesinin yazılışları böyledir.
Arapça sağdan sola yazılıp okunduğundan soldaki en son harf (ز) z’dir. (Harfin üzerinde nokta var)
Bu harfin üzerine nokta koymazsak ( ر ) ‘r ’ olur. Haliyle noktasız ’göz’ kelimesi de ’’kör oluverir.
İşte bir noktanın marifeti, kerameti burada. Göz’ü kör eder.
. . .
Gelelim virgüle.
Çoğumuzun bildiği, yine eskilerden bir örnekle devam edelim açıklamamıza.
Çok meşhurdur bu misal de.
“Oku da adam ol baban gibi eşek olma”
Şimdi virgülü koyacağımız yere göre anlamın nasıl değiştiğini görelim.
“Oku da adam ol baban gibi, eşek olma”
Virgülü “gibi”den sonra koyarsak, okursa babası gibi adam olacağı belirtilmiş ve vurgulanmış olur.
“Oku da adam ol, baban gibi eşek olma”
Virgülü ‘ol’ kelimesinden sonra koyarsak, okursa babası gibi eşek olmayacağı belirtilmiş ve vurgulanmış olur.
Bu da bir virgülün anlamı değiştirmedeki marifeti ve kerameti
. . .
Şimdi gelelim asıl tartışma yaratan çok önemli konuya.
Bu konu son zamanların en çok konuşulan, tartışılan ve polemik yapılan konusu oldu. Aslında o kadar da önemli değildi bence. Sadece bir noktalı virgül (;) bütün tartışmaları bıçak gibi kesebilirdi.
Konu oldukça hassas olduğundan veya yanlış anlamalara sebep olabileceğinden ortamın yatışmasını bekledim.
Ben bu konuda sadece kendi kanaatimi yazacağım. Sonuçta herkes bilgilerine ve anlayışına göre değerlendirecek.
Önce, yazımıza konu olan tartışmaya geçmeden, Anayasamızın ilk dört maddesini bir kez daha hatırlayalım.
“I. Devletin şekli
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. /italik ]Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.[ ”
…
Özellikle 3. Maddenin ilk cümlesine dikkatinizi çekmek isterim.
“Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.”
Şimdi fırtınalar koparan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un 10 Ekim 2024 günü Ankara Gazi Üniversitesi’ndeki konuşmasından sadece bir paragarafı alalım.
“TBMM Başkanı, Anayasa’nın 3. maddesindeki, "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" tabirinin de değişmesi gerektiğini söyleyerek, "Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz. Bu metin, ’Milletin devleti ve ülkelisiyle bölünmez bütünlüğü’ şeklinde ifade edilmelidir. Bu seçkinci, devletçi anlayışın da yeni anayasada milletin gücü üzerine yükselen bir devlet anlayışıyla yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum" demişti.”
Aslında bu paragrafı bile konuşmasının bütünü içinde değerlendirmek gerektiğini de hatırlamamızda fayda var.
Bu sözleri en sert eleştirenlerden biri Sayın Devlet Bahçeli olmuştu.
“"Türk devlet felsefesine hangi açıdan bakarsak bakalım, devlet millettir, millet de devlettir. Devlet, ülkesi ve milletiyle bir ve bütündür. . . .Devleti milletten ayırmak, milleti devletten ayrıştırmak su katılmamış bölücülüktür ve çok tehlikelidir.
(Dikkatinizi çektiyse ‘Türkiye devleti…’ demiyorlar, sadece ‘devlet’ diyorlar.
Buna itirazımız zaten olmaz, olamaz. Ancak diyeceğim ve soracağım: Türk Devleti mi, Türkiye Devleti mi?)
…
“Buna izin veremeyiz, buna seyirci kalamayız, mevkii ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah etmeyiz” diye devam eden Bahçeli, “Anayasanın ilk dört maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır ve bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır” ifadelerini kullanmışlardı.
…
Hiç bu tartışmalara girmeden, ayranı çalkalayıp iyice köpürtmeden Anayasamızda var ise yazım hatalarını, yukarıda verdiğimiz misaller gibi eksik kullanılan veya yerinde kullanılmayan noktalama işaretlerini yerli yerinde kullanmak, en azından bu işi bilen edebiyatçılara, bu alan hocalarına düzelttirmek neden düşünülmüyor ki?
Ben, kendi adıma “devletin milleti veya milletin devleti” olur mu, olmaz mı tartışmasına girmeden şunu söyleyeceğim.
Tam da 3. Maddenin ilk cümlesinin ilk kelimesinden sonra bir noktalı virgül (;) konulmuş olsaydı bu tartışmalara gerek kalır mıydı?
“Türkiye; devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.”
Cümle bu şekilde yazılmış olsaydı, ihtiva ettiği anlam bakımından Türkiye’nin devletiyle, ülkesiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğüne halel gelmemiş olurdu zaten.
Anlamca aralarında nasıl bir fark var derseniz…
İlk şekliyle yani “Türkiye Devleti…” şekliyle devletin bölünemeyeceği, devletin esas olduğu vurgulanmış oluyor.
Benim düşündüğüm şekliyle "Türkiye; devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” “Türkiye; …” Türkiye’nin bölünemeyeceği vurgulanmış olurdu.
Anlamca vurgulanan, Türkiye’yi Türkiye yapan “devlet, ülke, millet” temel unsurlarının bölünmez bütünlüğü olur.
Hangisi daha doğru?..
Sadece düşündüm.
Kendimce açıklamaya çalıştım.
Umarım doğru anlatmış ve anlaşılmış olurum.
Saygıyla…
Hikmet Çiftçi
28 Kasım 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.