ÜÇ TEMEL ÖĞE
Bugün biraz kendimden, biraz insanlardan, biraz da hayattan dem vuracağım. Zira beni/bizi alakadar edenler genelde kendim, hayat ve insanlar olur.
Kendimle alakalı bu aralar sakinim. Yeni bir hayata, yeni bir şehre alışma mevsimindeyim. Kendime yardımcı olma arzusuyla doluyum diyebilirim. Kendimi üzmemek için azami bir çaba gösteriyorum. Kendimin canı sıkılmasın diye onunla bir nevi gönülden arkadaş oluyorum. Yalnızlık yudumlamasın diye onunla yakınlığımı devam ettiriyorum. Kendimi ve kendimden olma durumları seviyorum!
Hayata dönersek, hayata karşı da çok kötümser değilim her ne kadar hayatın hiçbir şekilde benden haberi ve ilgisi olmasa da. Hayata dönük yüzümü canlı tutarım. Kendime zaman ayırırken hayatı es geçme gafletinde bulunmam. Hayatın bir parçası olma görevimi inkâr etmem. Hayatla bütünleşme konusunda yaşamımı düzenler ve ona bir ömür tüketme niyetinde olurum.
Ve son olarak insanlar hakkında birkaç yeni veya olması gereken laf edeyim. Herkes gibi ben de insanım. Benim de bir hayatım var. Bu üçgende yani kendim, hayat ve insanlar üçgeninde insanları özellikle önemserim. İnsanları anlama ve anlatma meselesinde düşüncelerimi gizlemem. İyi veya kötü insanları kesin çizgilerle ayırmam. Bir insan çok iyi bir insan portresinde olsa da içinde yatan bir sürü kötülük yatar. Aynı şekilde bir insan çok kötü bir kişilikte davranışlar sergilese de onun mayasında iyi yanlar mevcuttur. Bu gerçeklik ekseninde insanlara yaklaşım gösterir ve insanları tamamen kategorize etme çabasında olmam.
Demem o ki aslında ömrümüz kendimiz, hayat ve insanlardan meydana gelir. Bu üç öğe bizi biz yapar!
-Meselci