Kısa Kısa
Kuş sesi, dalga sesi, kumsal, yağmur ve ...
Yolun üstü, yolun yanlarındaki ağaçların dalları ve yapraklarıyla örtülmüş, güneş ışıkları sızıyor, yoldaki şekiller...
Bir ırmak akıyor kıvrım kıvrım, görülüyor yayladan, vadinin sonunda başlayan düzlük, meyve bahçeleri...
Bir okul kapısı, çevresinde düzinelerce öğrenci, kimi okula giriyor kimi çıkıyor...
Bir sürü koyun sürüsü arasında keçiler de var, çoban gözükmüyor, çoban köpeği de..
Yolun kenarında yüzlerce tomruk, soyulmuş kabukları, traktörler ve kepçeler de var, çimenlik açık bir alan...
Çöldeki adam nereden görecek bunları da benzetmeler döşeyecek...
Ya kutupdaki..
Kafayı yememek elde değil...
Sonunda git ve tıkıl apartmana tavuk gibi gıdıklayıp dur tarihten ve dinden ve antik çağdan ve dünya şavaşlarından ve dünyadaki gelişmelerden veya özele in insanı deşele dur, alie ilişkileri, ekonomik ve siyasi olaylar, hukuki bitmişlik...
Cinnet geçiren bir insan evlat anne baba eş bebek demeden öldürüp geçsin 10-15 kişiyi..
Güzel bir yazı yazmak mümkün mü bu dünyada mübarek..
Artık kan ve vahşet gördükçe tebessüm etmeye başlayan bir zihin, az bile size, kahkahalar uçuşmalı herkesten, tapının arkadaşlar, üç kuruşa muhtaç olun ve ay başını getiremeyin layık size demek de var...
Lakin çözüm yok. Tanrı ve takipçilerine ..
Evet evet, o büyük Tanrı, dönüp dolaşıp bu aciz ve aşağılık bir tür olan insanlık arasındaki bir insanın düşünebilmesi imkansız. İmkansız diyorsam imkansız işte.
İnsanlar arkadaş arar eş dost evlat komşu arar... Derler ki zorunlu tüm bunlar. Sizler layıksınız her türlü baskıya ve yoksunluğa ve yokluğa..
Hey Dünyevi, bu insanlık 10 küsür bin yıldan beri neden devri daim eder durmadan... Yok mu orada bir meteor salla gelsin bu tarafa... Yok öyle uzaydan belgeselini çeker gibi sürüsünün, sonra da bilmişlik yapmak dalga geçmek benimle..
Hey Dünyevi, nasıl uzay boşluğu, yalnız başına, sonsuzlukta yaşamak.. Hey sana diyorum Dünyevi, kes traşı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.