- 164 Okunma
- 3 Yorum
- 6 Beğeni
Kadına Şiddete Hayır
Kadına Şiddete Hayır
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ
Avrupa ülkelerinde, ülkemizde ve Ortadoğu Coğrafyasında geçmişten günümüze kadar kadınlar daima istismar edilmiş, deyim yerindeyse cinsel bir obje olarak görülmüştür.
Kadınların toplumdan dışlanması, vatandaşlık haklarının ellerinden alınması Geleneksel İslam anlayışının bir sonucudur. Böyle yoz bir anlayışla yönetilen ülkelerde kadınlara verilen bazı görevler vardı; o da bol bol çocuk doğurmak; kocasına adeta köle gibi hizmet etmekti. Kadınlar, kocalarının izni olmadan evinden dışarı çıkamayacak. Kesinlikle dini kurallara göre giyinecek, dikkat çekecek kadar gülemeyecek ve yürüyemeyecekti. Erkeklere birden fazla kadınla evlenme hakkı tanınırken, kadınlar kocasının üç defa “boş ol” demesiyle bir anda kapı dışarı edilecekti. Miras paylaşımların dan gereğince faydalanamayacaktı…
Bu ülkeleri kendi hallerine bırakalım ve ülkemizin gerçeğiyle yüzleşelim:
Türk törelerinde kadınlar erkekler kadar eşit haklara sahipti. Kağanlar, sultanlar ve padişahlar her hangi bir konuda karar verdiğinde kadınının izni olmadan o kararlar asla uygulanamazdı. Kadınlar yönetici olabiliyordu, Ordu yönetebiliyordu. Ticaret yapabiliyordu. Kamu yararına hayratlar, kervansaraylar, camiler, hanlar ve hamamlar yapabiliyordu. Savaş sanatlarını öğreniyorlardı. Gerektiğinde Ahi Evran teşkilatında olduğu gibi baciyanlara katılarak hem savaş sanatlarını öğreniyor, hem savaşlara girebiliyor, hem de eşini kendisi seçebiliyordu. Baciyanlar teşkilatı, evlenememiş bekâr kızların ve dul kadınların evlenmelerine yardımcı oluyordu.
Türkler, öteden beri ataerkil bir aile yapısını benimseyerek bugünlere kadar gelmiştir. Büyük aile olmak güçlü olmak demekti. Kendi sorunlarını kendi içinde çözerlerdi. Türk töresi, Türklerin İslamlaşması sürecinde maalesef dejenere olmaya başladı; Geleneksel din anlayışının etkisiyle kadınlar ikinci plana atılarak cinsel objeye dönüştürüldü.
Türkiye’de kadına şiddetin temel sebeplerini istatistiki verilerle görelim:
Araştırmalara göre kadınların %52 ile %66’sı sözel şiddete, %15 ile %65’i fiziksel şiddete, %24 ile %55’i psikolojik şiddete, %13,5 ile %19,3’ü ekonomik şiddete, %6,3 ile %15’i cinsel şiddete maruz kalmaktadır.
Kadın cinayetlerinde Türkiye’nin durumu:
Anayasada kadın-erkek eşittir yazılmış olsa da kız çocukları-kadınlar için Eğitime ve istihdama erişmede zorluk halâ devam ediyor. Ayrıca Dünya Ekonomik Formu cinsiyet eşitsizliği 2023 raporuna göre 146 ülke arasında 124.sırada olmamız kadın cinayetlerinin artmasında etken olarak devam etmektedir.
Kadına yönelik şiddetin temel nedenlerine bakıldığında şu tabloyu görüyoruz:
-Toplumsal ilişkilerden, ailede ve toplumda kadınlara verilen daha düşük değer.
-Bireysel ve biyolojik etkenler.
-Yakın ilişkilerdeki sorunlar.
-Kültürel olarak erkek egemen toplumlarda iki cinsiyet arasında eşit olmayan ilişkileri sürdürmek için baskı aracı olarak kullanma.
Sonuç olarak; kadınların toplumdan dışlanmasının sonuçlarını bugün en derin, en hazin haliyle yaşıyoruz: Ülkemizde kadınlar üzerinde en büyük operasyonu yapan örgütler hiç şüphesiz ne idüğü belirsiz, din kisvesine bürünmüş tarikatlar ve cemaatlerdir. Bu karanlık-çağ dışı örgütler, kendilerine ram olan kadınların-kızların giyimlerini kendileri belirleyip, kadınları-kızları çarşaflara sokuyorlar. Ve ilginç olan şu ki; her tarikat, kendine özgü giysiler belirlerken renklerini de kendileri belirliyor. Kimisi yeşil, kimisi beyaz, kimisi ise siyah renk!
Oysa kadınlar bir toplumun en önemli üyesidir. Kadınsız bir toplum asla düşünülemez. Onları baş tacı olarak görüp, hak ettiği haklar verilmelidir. Her şeyden evvel o bir annedir. Baba kadar kıymetlidir.
Geleneksel din anlayışı kadını toplum dışına itip, cinsel objeye çevirirken Müslüman olduğunu iddia edenler İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in kadınlarla ilgili şu sözlerini neden görmezden geliyorlar: "Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir. Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır. Ben de eşime karşı sizin en hayırlınızım. Kadınlara ancak iyi insanlar iyi davranır; onlara karşı ancak kötü kişiler ihanet eder.” Kuran’da kadın haklarıyla ilgili ayetler mevcuttur.
Devletimizim kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyeti ilan ettikten sonra kadınlar haklarına kavuştular. 1930 yılında Doğum izni düzenlendi. 1933 yılında kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu. Köy kanununda değişiklik yapılarak kadınlara köylere muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi. 1934 yılında Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme-seçilme hakları tanındı. Böylece kadınlar, kızlar aydınlanma dönemine girdiler. Toplumun önemli bireyleri olarak devlete çeşitli meslekleriyle hizmet ettiler.
Bu kısa makalemi, Atatürk’ün kadınlar için söylediği şu veciz sözlerle tamamlıyorum:
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın/Dünyada her şey kadının eseridir/Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar/Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir."
Kadına yönelik şiddete Hayır!...
YORUMLAR
Kadın ve erkek eşit olarak bir birini tamamlar. Güzel yüreğine sağlık. Tebrikler dost
diyecek çok
ve zaman onu deme zamanları olmasa da usta,
aydınlığına bir selam eyledim
daha dün ve taksim de
ve " kadınım" diyenler yerlerde sürüklenirken
burada nice kendinden vazgeçmişler kendini kadın diye değil
ne yazık o dediğin karanlığın emrince hiçliğe yazmışlığından elbet...
eyvallah.
Halit Durucan
Kadın...
Herkesin bir anası vardır.
Peygamber olsun, kral olsun,
Kadını ikici plana atmak kimin haddine!
Değerli makaleniz için kutluyorum.
Saygılar.