hayatın içinden
...
Dün yakın bir aile dostumuz; dizine şehir dışında prp yaptırmak için gideceğini, benim de kendisine refakatçi olmamı istediğini söylediğinde, sordum kendisine;
’’Niçin şehir dışı ve hatta niçin bir ilçe? Buralarda doktor yok mu?
’’Var ama bana göre değil, dedi...
Gönlünü kırmak istemedim, hem yolda kırsal alana gitmenin güzelliklerini de yaşarız belki diyerek kabul ettim...
Sabah ezanı okunurken arabaya bindik, 100 km yolculuğun ardından, ilçeye göre oldukça büyük, yenice bir hastane önüne arabayı park ettik...Bu vakitte acil açık olabilir ancak diyordum ki, hastane kalabalık ve hareketliydi...Bizi gideceğimiz bölüme yönlendirdiler...ilk koridora döndük, yığın yığın insan kalabalığı... Ne arada kalkmış, gelmiş bu kadar insan...117. hasta olabildik ancak...İçeride yer bulamadık. İkinci bölüme oturduk... Çevreye göz gezdirdim...Çoğunluğu orta yaş üzeri, alt gelir grubu, yurdum insanları... Hemen hepsi bizim gibi 5-6 farklı çevre illerden gelmişler...Kendi kendime ’’Doktor bu kadar hastayla ilgilenebilecek mi?’’ derken... Yanımda oturan hastalardan biri;
’’Bu ne ki, 300 hasta gelir günlük, hiç birini geri çevirmez sağ olsun’’ dedi...
İçerisi gitgide kalabalıklaştı kalabalıklaştı...
Ve nihayet mesaiyle birlikte memur gelip kayıtları resmileştirdi...Bir süre sonra da iki güvenlik görevlisi eşliğinde kan alma işlemi başlatıldı...İsmimiz duyulmayabilir, sıramız yaklaştı mı sorayım düşüncesiyle yerimden kalktım, giderken teyzemin biri sıkıca kolumdan tuttu;
’’Sen benden sonra geldin, arkamda sıraya gir’’
Şaşırdım... Sırası 264 olan teyzem, rakamların ilerisini gerisini bilemese de bir o kadar cüretkardı...
Nihayet kan verme işlemi tamamlandı, dışarı çıkıp nefes aldık...1-2 saat gezinmenin ardından öncelikle erkek hastaların prp işlemi, sonrasında epey uzun kuyruk ile kadınların sıraya dizilişi...
yazık ki ’’106. kadın hastadan sonrakiler öğle sonu’’ dediler...Şans işte...
Bu süreçte ilçeyi dolaşalım deyip arabayı uygun bulduğumuz yol kenarına park ettik. Soğuktu 5 dakika geçmeden döndük...Sanırım yabancı plaka olduğumuz için bir vatandaş çirkince söylendi, duymazdan gelip hastaneye döndük... Nihayet kaldığı yerden sıralandı kadınlar...Büyükçe bir odada 14-15 hasta yan yana oturtuldu. Teyzelerden biri ’’bizi çok beklettin’’ dedi sitemkar... Doktor seslenmedi, hafifçe başını yana çevirip işine devam etti...
prp uygulanacak bölgenin temizliği, hazırlanan enjektörlerin doktora verilişi, doktorun tekerlekli tabureyle hızlıca prp uygulaması, pamukla ve bant ile o bölgenin kapatılışı, hastanın gönderilişi... o kadar hızlıca oldu ki, girdiğimizle çıktığımız bir oldu...
Yolda düşündüm...
Helal olsun bu doktora, yıllardır böylesi yoğun tempoda çalışmasını, hiç bir hastayı mağdur etmemek ve tanıdık devreye koymamak adına olsa gerektir ki sayısal anlamda kota koymadan devam ettiriyor...
Hastayı şöyle veya böyle kırmıyor...Can sıkıcı konuşmalara takılmıyor...
Getirisi nedir acaba diye düşünmeden de kendimi alamadım...
o kalabalığa ben bir gün bile dayanamadım...
Kirli- temiz, eğitimli-eğitimsiz, zengin-fakir, patavatsız-nazik demeden işini düzgünce yapıyor...
Son günlerde devlet bütçesinden sağlıkçılara ayrılan maaş artışları epeyce fazla olmadı mı ki diye kendi kendime söylenip duran ben, bu defa ilk kez, işte bu doktor maaşını dolu dolu hak ediyor dedim... Hizmet işidir, gönül işidir doktorluk... Hiç kimseyi silah zoruyla doktor yapmıyorlar... Eğer yapamayacaklarsa bu işe girmemeli, hakkıyla işini yapabileceği meslek edinmeli gençlerimiz.
Keşke bütün sağlıkçılar, eğitimciler, tüm meslek grupları ve dahi ev hanımları ve anneler-babalar...
Aynı ya da benzer hassasiyetle çalışabilse, benzer duyarlılıkla işlerini yapabilse...
YORUMLAR
Keşke bütün saglikcilarimiz o doktor gibi olsa ama yine de iyimser ilalim çoğu öyle bence benim iki oglum dahil.
Su dem
Sayfamı ziyaret, kıymetli yorum ve paylaşım için teşekkür ederim...
Selam, saygı ve esenlik dileklerimle...