- 239 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
SON MEKTUP...
‘’Sana bu son mektubu,
Artık senden mektup beklemediğimi söylemek için
yazıyorum Pollyanna
son şiirini yazmaya cesaret edememiş bir şair olarak.’’(Didem Madak)
Şiir…
Şirin gözükmeyen gözüme lakin öncemde.
Farzım ve farazi yangınlarım ve şiir küskün olmadığım kadar kendime yine fi tarihinde kendimle uzlaştığımdan da öte her ne kadar şiire düşkünlüğüm olmasa da öncemde meğerse ben HAYATI VE SEVGİYİ VE TÜM HAYALLERİ şiir nezdinde yaşamışçasına bellemiş içime ç/ekmişim…
Mübalağa dahi edemezken şimdilerde ritmik bir sevgi ve seyyahtır şiir yüreğim ve kıyama dururcasına yazmaya durduğum şiirlerim…
Ve de duyduğum o ilk ve son ikaz; bir ibare bir ikrar bir isyan bir şükür ve nelere nelere delalet şiir.
Mektuplar ise darmadağın duygularımı aynı pencereye yerleştirip tanıdığım tanımadığım onlarca insana peyderpey yazdığım ve otağı kurduğum ve bir ok gibi saplanan kalbime.
Gök tebessüm ehli.
Yerküre huzursuz.
Yüreğimse sökük ve kibirsiz ve yangından ilk kurtardığım.
Hüznümse reşit lakin eşit olmayan diğer insanlarca kabul görsem ya da görmesem ne ki kalemin dudağının uçukladığı ve elime alıp da o kırık sazı azımsandığım ölçüde azat edilesi bir ruh saklı içimde ara sıra çökertme oynayan ara sıra h/alay çeken ve işte duyguların alayı kimine göre bir alay unsuru olsam bile.
Sevdikçe düze çıktığım.
Yandıkça harlanan ruhum.
Yâdında dünün ve yarenim iken kalem milyon kere öykündüğüm huzurun gül yüzü ve seyyah yüreğim…
Hazandayız.
Aylardan Kasım.
Söküklerim salkım saçak ve göğün mentollü nefesi ne zamanki gözümü ufka diksem ve çalıntı olmayan methiyelerle yoluma devam ettiğim ve tek davam iken arayışım elbette deva’ m Allah katında saklı elbet devam ederken yolculuğuma bir nebze de olsa huzur bulduğum bu kılıksız iyi yüzlü cihanda aslında kendimin içinde kendimin kaybolduğu akabinde arayışım…
Ve mekânın cennet olsun sevgili Didem Madak.
Düşlerim…
Tespih böceği gibi dağınık iç âlemim:
Suret-i kati yazmam sevmem dediğim günlerin özlemi var içimde bilip bilmeden yandığım dağlara dayanıp yağmalandığım ve yağan rahmetin her zerresi konuşlu olduğum göğün en metruk hanesi bazen miskin bazen şaşkın acılarla eşleşen yorgun ve meftun kalbimde isyanlara mahal veren bir şarkının peçesinde saklı namelerim…
İstifli yorgunluğum.
İbaresi kayıp maruzatı bir bir sayıp, kendime rastlama ümidi ile baş koyduğum yolun malum gölgesi ve işte sığınağım uzakların yakın kılındığı ve aidiyet duygumdan yoksun kaldığım zamanların dağınık yüzleri.
Yüzsüz bir sevda masalı mihrabın yaslandığı yüreğinde yasında kurulan idam sehpası ve metruk bilmecelerin ilk harfi son hecesi aşkın şaşkın derdest prensesi…
Şivesi yok artık yılların şiarım şiir; şaşkınlığımı ise mazur görün bayım az evvel ince bir ipin ucunda sallandırıldı şaşı yüreğim hayli aşina olduğum bir ölüm olsa bile iç âlemimin huzura kavuştuğu ben yeniden doğmak istiyorum.
Kehribar sarısı bir maruzat.
Aylak ruhların devasında kurulu bir tuzak.
Meali yok iken hayatın ve işte mazlum rüzgârın son fısıltısı kulağımda saklı dünlerin melun hatırası.
Özlemime önce kılıf biçtim ama sığamadığım kılıfına.
Yüreğime sicim misali aşklar dizdim bakamadım gidenlerin ardından gelmeleri gitmeleri ansızın, sızan ruhumda sahi saklı kalır mı gün ışığı?
Gecenin tefrikası.
Gün yüzlü sevdaların melankolik rüyası.
Hazzın değil hazanın hiç değil haiz olduklarımın rötuşladığı adeta yüreğin cilası kalem elimde mizan dibimde hüzün içimde eşelediğim toprak ve uyruğum iken umut ulak bildiğim kalem ve seferi hüznün dalgalarında boğulan kelam:
Selamın kayıp ritmi.
Defolu hayallerin gücüne gittiği ne de olsa çalınan her hayal ve her şiir benim öz evladım gibiydi:
Özüme sadık sözümle arşınladığım.
Rengine müptela pembe yolların harikalar diyarı.
Uzvu mu göğün yoksa uzantısı mı söylemeye durduğum şiirlerin hazin makamı hazansa yol yorgunu az evvel arzı endam etti ve de şairin dediği gibi yaz çoktan ebediyete intikal etti.
Son yazımdı dünümde saklı:
Yaza yaza yaz mevsiminden köpüren bir öfke gibi sıcağın ettiği ve eriyen buzulların esaretinde hazanı yüklenip de şerh düşmüşken aşk meleği ve iki lafın biri bazen lal bir yürekte esir kalan şairin tutulan nutku kalemin nüktesi…
Düşlerimi teskin ediyorum ve yolum yarı-zamanlı bir şiire düşüyor.
Tasvip de etmiyorum kimi imgeyi satır arasında boğulan bir esinti.
Nasıl da nasıl da yürek üşüyor.
Aldatıların baş-şehri iken aşk ve alıntı miracında özlemin kalem tokuşturuyorum yorgun zamanların iflah olmaz yalnızlığında serseri bir hüzne b/anıyorum aşkı.
Metruk hecelerin infiali kılı kırk yardığım bir savaş ve hazan ötesi yorgun zamanların tanrısı adeta içimde saklı hicaz.
Sözcükler kurusıkı, özlem yandan çarklı ve kendime edemediğim veda en çok da temize geçerken aşkı ve yalnızlığı.
Şerh düşüyorum.
Saf tutuyorum.
Bitik bataryasında umudun sadece Rabbe koşuyorum.
İzahı yok iken pek çok şeyin ve idam mangası hüzünlü şehrin:
Birbirine kavuşamayan iki yakası nasıl da damgalı ve yaralı tütsüler yaktığım ömrün eşrafı sayacın kırık vasfı ve yüreğime saplanan şarapnel parçası:
Oysaki uykudayım uzağında hayatın yakın tuttuğum hüsran iken elde olmayan nedenlerden ve işte kapkaça uğradı hayallerim.
Mesir yerinde top koşturan bir çocuk gibi, yüreğimi çimdikleyen mevsim gibi ihbar etsem ne ki ne içimden geçenleri…
Siyam ikizim.
Şiarım mevsim.
Simamda saklı unutamadığım gidişin.
Ve işte otağı kurduğum göğün nemli ve nazlı sesi az evvel çaktı şimşek az evvel ruhuma akın etti gök gürültüsü lakin korkmuyor da değilim hani yine de serlere banıp sırlarımı da sineye çekip ve semanın derin tevazuunda cidarım iken kara bulutların kapıştığı gün ortası ve hüsran denizinde terk edilmiş bir sandal misali oysaki az evvel dümenindeydim gemimin daha şimdi akça teninde göğün Zühre’si idim tutkunun, meylettiğim yarı-zamanlı yarınlarım tutuşan eteklerim ne ki yüreğim zift karası gönlün çeperinde izbandut çehreler ve yanılgı ertesi ortasından yırttığım kendime yazdığım mektup adresime göndersem bile ulaşmayan ulaşılması imkânsız bir yakanın yok işte ederi…
YORUMLAR
yaz mevsimi buzulların kahrına kapılmış, hazan ise yüzümde iz bırakan bir bıçak gibi keskin. sevdanın zift karası ağırlığını içimde taşırken, her kelamda yeniden doğmak istiyorum. yine de umut ediyorum: yarınları sevdayla kuracak bir halkın destanı gibi ayakta kalacağım. göklerin tanığı, yüreğimin kılavuzu: sevda ve özgürlük.
her mevsim ve her hasret başka bir zincir vuruyor ruhuma. ben ise naçar bir seyyah, kalemime tutunarak yürüyorum. ahmet arif’in hasreti, nazım’ın devrimci düşleriyle yarım kalmış mektupları kırıp yol alıyorum. yalnızlığın eşiğinde, düşlerimi dindirmeye çalışıyorum. kahraman değilim belki, ama yüreğinde devrimler taşıyan bir sevdalıyım.
sevgiler..
Gülüm Çamlısoy
her daim de ince ve o naif d/okunuşlarla kalemimi mutlu eyleyen değerli bir dost.
bu bağlamda varlığınıza müteşekkirim sevgili Can.
kuytularda değil ayan beyan yanan bir ateş.
sözcüklerle eşleşen o kıyam her ne kadar içim kıyılsa da aldırış etmeden yazdığım yaşadığım...
teşekkür ederim.
içten selam sevgimle dost yazarım değerli gönül dostum sevgili kardeşim