- 125 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Günahlar Ve Sevaplar- Meselesi
İki Melek çıkmış iki omzuma ve yazmışlar ak alnıma kara kalemle. Birisi de geçip karşıma bunları okumuş…
(Falcı mıdır ne!)
Kaç kişinin (birkaç kadın mesela) ahını almışsam, günahım çokmuş. Aman ne çok. Aldık mı başımıza belayı! Mesele böyle ise öldükten sonra ben Cehenneme giderim.
O Cehennem ki, kızıl alevler, kor ateşler içindeymiş. Her yer cayır cayır yanarken Cehennem Zebanileri ensemden tutup beni oraya sokarlar, kucaklayıp kaynar kazana atarlar, kemiklerimden ayrılmış etlerimi her kim yiyecekse…
Diğer omzumdaki Melek de boş durmamış, o da hep yazmış. Çok kişinin (çok çok) duasını almışım ve sevaplarım da çokmuş. O halde ben, ölünce Cennete giderim.
O Cennet ki, güllük gülistanlıkmış. Her yer yeşillikler, çiçeklikler içinde. Şarap akan ama içeni sarhoş etmeyen ırmaklar, bilmem kaç kişinin el ele tutuşup saramayacağı kalınlıkta ve üst üste binmiş bilmem kaç devenin tepesine erişemeyeceği uzunlukta ağaçlar, özünden bal damlayan çeşit çeşit meyveler, mis kokular, yazın serin kışın ılık havalar, harcı bilmem ne madeninden saraylar, ne biçim tahtlar, sıcacık hamamlar, daha daha anlatmakla bitmeyecek ne güzellikler… Gün yüzü görmemiş ak tenli bakire Huriler elimden tutup beni oraya götürür ve orada ölümsüz bir şekilde mutlu bahtiyar yaşar giderim…
Buyur bakalım! Bir omzumda bir Melek; yazmış durmuş günahlarımı. Değer omzumda başka bir Melek; o da yazmış sevaplarımı. İyi de hangisinin dediği olacak? Zebani ensemden iter Cehenneme, Huri elimden çeker Cennete. Kaldık mı iki aradaki bir derede! Yani ne Cennet ne Cehennem; galiba kısmetime düşen Araf denilen o ara yer…
Ama öyle değilmiş. Orada hassas bir terazi varmış, adını unuttum şimdi. Elektronik kuyumcu terazisinden daha hassas. Onunla tartım yapılacakmış ve günahı ağır basan Cehenneme, sevabı ağır basan Cennete…
Oldu mu şimdi! Adalet mi bu yani! Günahım bir gram ağır bastı diye Cehenneme gitmem (Bir günle kaybedip on yedi yıl sonra emekli olacaklar gibi) sizce hakkaniyetli mi? Mesela bir gramla kaybedip Cehennemlik olmuş ben, üç gramla kazanıp Cennetlik olmuş birinden iki gram borç isteyip (ya da çalıp) mekân değiştirsem hakkımdır değil mi? (Sınavdan sonra mülakat da mı var acaba?)
Valla bu iş benim aklıma yatmadı. “Gidip de geldim, gezdim, gördüm, duydum” diye anlatan bir kişi bile yokken; “Benim yattı” diyen buyursun gelsin…
Öleni götürüp gömüyorlar. Ne öteki dünya denen yere ne Cennet ve Cehenneme; ölen gitse gitse kara toprağın altına gider…
Ama tarifi yapılan o Cennet ve Cehennem denilen yerler bu dünyada var haliyle. O yerler ölmezden önce yaşarken var ve oralara sevap günah hesabıyla değil para pul meselesine göre gidilir. Paran çoksa yolculuk Cennet’e, yaşa orada gönlünce. Paran yoksa yallah Cehenneme, yan orada kaynar kazanlar içinde…
“Doğrusun” diyene de “yanılıyorsun” diyene de eyvallah. Ben, aklımın bana söylediklerini yazdım sadece…
Ağzında dili var, konuşmuyorsa; elinde kalem, yazmıyorsa o insan delirir. Bence bu sözüm şiddetle dikkate alınması çalışır bir aklı olan herkes için çok lüzumludur…
Kasım başı/2024 Koruköy