- 95 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Heterodoks Vekayiname ve Zeyl
Türk coğrafyalarının nüfuz bölgesi, tampon ve sömürge olma nedenleri:
Bir dost yazmış Rusya’nın olmadığı bir Avrasya birliği olabilir mi, filan diye...
Onlar, yani Ruslar olmaz ise, Çin veya Hindistan emperyalizmi olur.
Büyük ve tek.. siyasi ve ekonomik Türki birliğine bakıyoruz
Bu elan Vahidov, Galiyev ve Rıskılov tezlerine eklektik değil diyalektik bakmayı da gerekli kılıyor.
Gaspıralı/Akçura tezleriyle mukayeseli yeni teorik öğeler ekleyeceksek, yapılması gerekli olan şeyler listesine böyle başlamalıyız.
Bildiğimiz.. Türk illerinde ünitarist/federalist çekişmesi, cedidci/kadimci zıtlaşmasıdır.
Soyculuk, boyculuk, aşiret asabiyesi ise bizzatihi tecrübeyle sabittir...
Türk uruklarındaki bilinçaltı ziyan, feodal dinastist yaklaşımların temel kaynağıdır diyebiliyorum.
Feodal/geri bir alt toplumsal asabiyel yerine; ilerici ulus toplumsal birlik değişimi, üst başkalıkta bir teorem oluyor.
Çok eski kökleri olan diyebileceğimiz feodal geri, aşiret hatta, sülaleci gelenekte ısrar...
Oğuz, Aşina, Yaglakar yönetsel kurucu aileleri gibi.. Oğuz’un efsanevi kurucu ve kurgucu dip ata olması gibi...
Ama şuraya da kısmi geçiş yapabilmişiz, Türk ve Türkmen gibi bir ilerlemeyi kastediyorum.
Kısmidir, ama sosyolojik bir boyutta ve evreli oluşuyla da umut veriyor.
Birinin kır, diğerinin kent olmasa da, en azından kasaba toplumsallık içermesi hali gibi.
Arada Yörük, Yatuk, Manav, Yabanlı, Tülek vs..vd..gibi ilginç orijinde yatay öşri sınıfsalcıklar bile görülüyor.
Ak ve karabudun dikey sınıflarda görülüyor..sünük/kemik ilintili olması çok gerçekçidir.
Şunlar da yok gibi duruyor ama; konargöçer, avcı, tarımcı toplumsal sınıfların, kast statü sistematik belirginliği de yok!
Neyse, dağıtmadan sıralı ve evreli gidelim...
Oğuz, Aşina, Yaglakar, Mahmud-u Gaznevi vb.. rivayet/vekayinamelerde anlatılan Osman-ı Kayı, Selçik-i Kınık, Hasan-ül Dıraz-i Bayındıri gibi, Nadir Avşari, Kaçariler gibi, Karayülük/Karakoyunlu ve daha çokça uzatabilinecek bir dinastist listede olduğu gibi.
Hepsi bir şekilde ve hikmetinden sual olunmaz gerekçeli ulvi(!) şecerenameyle işi çözmüşlerdir.
Nota bene :
Sorunun zora gidiyor bir diğer kısmı da.. ulusal sorunun bilinen en eski bengü taşlara kazınan şekline baktığımızda görülüyor.
Türk versiyonu uluslaşma, işte bu dinastist/asabiyel kolaylıktan dolayı, inkıtaya uğramış şekilde bir uluslaşma inkılabına yansıyor !
Şimdiki gibi.. hep sorunsal olan inkılabın ve inkıtası dizgelidir.
Öyle ki, bin küsur yıllık (730/1923) Türk budun adının ihmal ve yok sayılmış haliyle...
Bir de bununla beraber Batı merkezli devrimci uluslaşma modeli şeklinde olanı var..
Yani, onların sosyolojik sınıf ve kavramlarıyla yapılmış ulusal demokratik devrimler şablonuna, yukarı da genel hatlarıyla yazdığımız Türkofon feodal/dinastist ’ulusal’ımsılıkla mukayeseli bakmak..
Bu iki yöntemden çıkacak teorik/pratik işleyebilirlik, daha bir Türk özgün/yeni ulusal sorun çözüm modeli üzerine çalışmayı mümkün kılacak.
Ahmet Kutlu Ayyüce
02 Kasım 2024