- 17 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TAHAMMÜL MÜLKÜMÜZ YIKILDI
Herkes evlere çekilince bir ölüm kalıyor ıssız sokaklarda.
Yankılanıyor bir insanın yardım çığlığı ya da kan ile yıkanıyor kaldırım taşları.
Herkes evlere çekilince bir karanlık kalıyor bir de titreyen sokak lambası tenhalarda.
İnsanlar bakar kör olmuş. İzlemeyi öğrenmiş, suçlamayı, kınamayı, bedduayı öğrenmiş. Hayrı istemeyi, iyilikte yarışmayı, haksızın karşısında dimdik durmayı değilde haksıza göz yummayı öğrenmiş.
Dünya zalimlikten inim inim inlerken, toprak kandan gözükmezken, mazlumların çığlığı sağır ederken kulakları, gökyüzü akıtırken gözyaşlarını utanmaz insanoğlu; ebabillerden medet umar, mehdiler bekler olmuş. Milyonlarca insan birleşip yek vücut olamamış, üstelik; ne yapabiliriz, bizim elimizden ne gelir diye söylenmekten ar etmez olmuş.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diye diye zalimleri cesaretlendirmiş rahatına düşkün insanoğlu, dur durak bilmeden arttırarak zalimliklerini, dünyaya sığdırmaz etmişler insanları.
Bizim elimizde ise bin ah ile bir vah kalmış.
Kıyamet çarşafını taşıyan elçiler yetiştirmiş adı ana baba olan sorumsuz bireyler.
Toplumun dengesini, psikolojisini alt üst etmiş, küçük cehennemi dünyada yaşatmayı hedefleyen bir nesil türetmiş yine bizim türden canlılar.
Sabahlara enerjik başlıyor ve saatler sonra patlayacak bir bomba gibi oluyoruz hepimiz.
Ha koptu ha kopacak fırtına diyerek, yüreğimizdeki gök gürültüsü ile izleyip, dinliyoruz haberleri. Sayıp sövüyoruz bir sürü, yanıyor ciğerler, öfke soluyor ciğerlerimiz. Peki ya sonra ne oluyor?
Birinden güzel bir haber alıyor ya da güzel bir şey oluyor algımız başka yöne kayıyor ve uçup gidiyor tüm o duygular. Evet alışkanlıklar ve rutinlere hapsoluyoruz yeniden ve yine.
Bazen bir balona taşınıp gökyüzünde yaşasam diyorum. Bütün hırsları, kırgınlıkları,küslükleri,yasaları, kaygıları her şeyi her şeyi bırakıp bir kenara süzülsem gökyüzünün o sakinliğinde. İzlesem insanların beş para etmez kavgalarını, savaşlarını ve ne kadar gereksiz gürültü içinde yaşadıklarını. Ve anlasam bende her şeyin geçici olduğunu, anlasam dünü ve geleceği atıp kafamdan anın tadını çıkarmam gerektiğini. Aslında herkes ara sıra gözlerini kapatıp bir balon ve uçağa bindiğini hayal edip, susturup zihnindekileri ve çevreyi gezintiye çıkmalı. Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, kâh inerim yeryüzüne seyreder alem beni diye boşuna dememişler. Belki kendimizi dünya yüklerinden kurtarıp bir nebze rahata kavuşuruz.
Konuya dönecek olur toparlarsak eğer;
Aklı başında olan, olup bitenlerin farkında olan ve çevresindeki olayları dehşetle gözlemleyen, sessiz kalamayan bizler yazıp çiziyoruz işte kalemimizin yettiği kadar.
Acizliğimden utanarak başka bir şey yapamamaktan sızlanıyorum. Elimden ne gelir ki deyip yine kaleme gücüm yetiyor, anlatıyorum çaresiz kağıtlara meramımı.
Diyecek çok şey yok, dünyanın sonuna doğmuş, tüm rezilliğin olduğu çağ denk gelmişiz. Ne diyebiliriz ki, duygular aynı düşünceler farklı yazıp çiziyoruz, okuyucusu bile azınlıkta olan yazılarımızı.
Nerden tutsak elimizde kalan bir neslin elinde çürüyoruz. Ne ilacımız var bizi iyileştirecek, ne şifamız var derdimize derman olacak. İflah olmaz bir topluluğun vicdan zindanında ızdırap çekiyoruz.
Tahammül mülkümüz yıkıldı.Yaşanacak gibi de değil bu gezegen, can emanet çıkışımız yok. Şirazesi kaymış insanlığın içinde köşe kapmaca oynuyoruz azraille.
Deyin bana nolur halimiz. Aminlerle suladığımız dua bahçesi yeşerir mi bir gün?
Zifiriye çalan gecelerin tan yeri ağarır mı?
Yoksa kıyametin çığlığı yakın mı?
Akıbetimiz ne olur, halimiz nerde kalır bilmemekle birlikte. Duam şudur ki:
Allah bizleri ve bizden süregelecek nesli ahir zamanın dehşetli alametlerinden korusun. Ve bizleri daha fazlasına şahit kılmasın🤲
Yazar:Ayten Demirel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.