Saygıdeğer Çocuk
Yavaş Çekim Hızlı Ölümler
Kelimelerin kendi anlamını yok ettiği bir macera gibi hayatımız. Nerde ikiyüzlülük varsa fazlasını gördük ekranlarda. İster dört mevsim ister iki mevsimli iklimlerde yaşayalım eğer normal insan ömrünün yarısını görsellerle geçiriyorsanız hızlı bir ölümü hak ediyor olmalısınız.
Bir anın bir ömre bedel olduğu hafızamızdakiler de yok olmuştur kendi içinde. İmkansızdır yenilenmesi veya güncellenmesi. Gençliği ararken buldum oynadığım oyunların reklamlarında. Bizim gençliğimizde de böyle teknoloji olsaydı sanırım farklı düşünür ve farklı yaşardık. Lakin dediğimiz gibi zamanın yenilenmesi ve güncellenmesi imkansız.
Bir baygınlık veya kusma hissi veriyor ekranlardakiler. Tek tip her şey. Haberler, filmler ve diziler gibi gözümüzün önündeki parklarda, iş yerleri de, marketler de, doğa da, gökyüzü de yenilemiyor ve güncellenemiyor hafızamızda. Aynenlik, tıpkılık, fotokopi yaşamları taklitten öteye geçemiyoruz halk olarak. Yeni halkların da tanımı yeniden yapılmak zorunda. İnsanın da tanımı yenilenmeli artık bundan sonra.
Eğer gücüm olsaydı bir anlık öfkeyle şu dünyayı içindeki tüm yaşayanlarla birlikte savururdum sanki uzayın boşluğuna. Yeni bir macera olsun diye.
Teras katından halı silkelerken düşmüş insan.
Evinin önünde oynayan çocuğa bir kurşun isabet etmiş.
21 yaşında bir genç 18 yaşındaki bir genci bıçaklamış atmış.
Kimi siyasiler şöyle demiş, kimi böyle demiş.
Spor sporcu ve moda modacı manken haberleri üzerine ise kusmak istiyorum.
İki füze, üç silah, 15 ölü 40 yaralı haberleri hep aynı.
83 yaşında bir insandan haber alınamıyormuş.
Uzaydan yeni görüntüler gelmiş.
Tren devrilmiş, iki araba kafa kafaya çarpışmış, zincirleme şeklinde 5 arabadan 5 ölü çıkmış.
Ekonomi haberleri de tek düze.
Tapıcıların haberleri de.
Yeni fosillerin de bulunduğu varmış.
Yeni bir antik kent bulunmuş.
Nesli tükenmekte olan bir hayvan görüntülenmiş.
Hala okumaktan bahsedenlerin yerine yeni nesillerin olay, örgü, kavram, yaşam formu, renk, ses vb vs üzerine kuracağı yeni hayalleri kalmamış. Hayalleri kalmamış derken her yaşta farklı geçilen bir dönem değildir kastımız, insanın en üretken olması gereken zaman çerçevesinde bir yenilik yoktur.
Heyecanlanır mısınız, en son ne zaman heyecan kattınız yaşamınıza. En büyük heyecan ölümle burun buruna gelmek veya yeni tecrübeler, yüksekten atlamak paraşüt ile suyun altında 1 saat falan durmak veya lunaparkta hızlı hareket eden makinelerde rüzgârı hissetmek.
Bir mermer ocağında çalışan bir grubun bir günü nasıl geçerse aynı geçiyor bir binada mesai tamamlayanların günü de veya hareket halinde tren görevlileri ile uzun yol şoförleri için de geçerli hepsi.
Bu çağ; ya kendini yine barbar kuşakların yaptığı gibi savaşlarda tüketecek ya da buna bile gerek duymadan delirecek yavaş yavaş. Aşağı yukarı 25 yıldır aynı tip eleştirileri okuyorum, aynı tip hayalleri, aynı tip serzeniş ve öfkeleri. Yok mudur bunların yenisi.
Geçenlerde şiire benzeyen bir şey okudum, yeni nesil bir şiirdi; son mısrasında annesine lanet ediyordu kendini dünyaya getirdiği için.. Evet bu sitede okudum, kimse beğenmemişti, ben de siteye giriş yapmadan rastgele bir şiir okuyayım derken karşılaşmıştım beğenemedim şiiri, kimse beğenmemişti. Yeni nesil daha çok isyan edecek, gördükleri gerçeklere uymuyor çünkü ve uymayacak belki bir yüzyıl daha. Dikkat edin gençler tarafından parçalanabilirsiniz, en yakınlarınız tarafından. Bu çağ biraz da bu yöne doğru gidiyor. Sakin ama acımasız bir yaşam şekli, kendinden emin ve sonunun önemsiz olduğu bir yaşam şekli.
Kimseye acıyamıyorum şu dünyada, uzaydan seyrediyorum bu boklu dünyayı lakin içinde kendimi de görüyorum.
Evvelin akıllıları kendi akıllarıyla öğüt verirken, en güzel sözleri etmişler, her gün bir yerden bir yere göç etmek ne güzel deyü. Lakin artık günümüzde her yer birbirinin biraz biraz fotokopisi değil mi?
5 kişi tutuklanıyor bir yerde, suçları ise intihar kapsülü yapmak.
Vahşi hayvanları epey epey dünyadan sildik, tek tük kaldı vahşi öldürücüler, öldürmeye programlanan canlılar çevremizde, geriye zehirli bitkilerin kökünü kurutmak mı kaldı. Yani dünyayı kendi yaşam formumuza uygun hale getirmek için epey epey değiştirdik lakin yetmiyor daha, denizleri çözemedik sayılır daha. Deniz yaşamına çok fazla vakıf değiliz. Gerisi epey epey yaşanıp geçiyor ekranlarda veya yaşam serüvenimizde.
Hey sen bulunduğun yerde değilsen her yerde olman lazım, olamıyorsan niye bu nefes alıp vermek.
Hey sen öğrenci; toplumun veya kurumların müfredatlarına aldanma artık. Hepsi seni sisteme entegre etmek için bir akıl boyamaca sadece. Yok yok seni düşündüğümden de değil, yeni doğan bebelerin üzerinden para devşiren çetelerin ve sağlık sisteminin olduğu yerde bağırsaklarında yasaklı madde taşıyan insanları yadırgamak bile nafile. Devletler her bakımdan çok geri kaldı bu çağda. Her kurumda bir bağnazlık bir eskilik bir zapturap altına alma programları. Yani sistemde doğanı sistem kullanır ve öldürür gibi ..
Zulüm devletler eliyle dayatılıyor yaşamlarımıza. Son rahlede artık yedi bin üzerindeki tüm alışverişler de internet veya bankalar üzerinden olmak zorunda. Sevgili genç işte seni böyle adım adım robotlaştıracaklar.
Bir zamanların robotlaştırma kavramları Tanrı, türevleri ve dindi, sonra doğu batı kuzey güney oldu, farklı yaşam düşünceleri izmler istler kullandılar, sonrası işte elektronik yaşam formuna geçiş gibi değil mi? En sonunda da aldığın nefes kayıt altına alınarak ondan nemalanma ve yararlanma çağına bir geçiş öngörülebilir mi?
Sevgili Genç, kendini bizden ve eski uygarlıklardan korumanın yolu damarlarındaki asil kanda mıdır, zihnindeki hayallerde midir bilmem. Lakin koru kendini eski kuşaklardan.
En sevenlerine emanet ol.
Y.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.